English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ H ] / Hop to it

Hop to it Çeviri Türkçe

237 parallel translation
"Love Triumphant." Go on, hop to it.
İri puntolarla! "Aşk Galip Geldi." Hadi, iş başına.
Hop to it, you blokes.
İşe koyulun, millet.
If you want to tell the board I'm obstructing justice and ask them to revoke my license, hop to it.
Adalete engel oldugum gerekçesiyle... yetkimi almak için ugrasacaksaniz, durmayin.
Hop to it.
Hemen.
Come on, hop to it, on with it.
Haydi, kap ta gel.
Hop to it!
Ona göre davran!
Righto, I'll hop to it.
Tamamdır, hemen hallediyorum.
All right, hop to it.
Tamam, onu halledin.
Hop to it!
Çabuk ol!
"Captain EJ Smith." Deliver this to the bridge, and hop to it!
"Kaptan E. J. Smith." Bunu kaptan köşküne teslim et ve elini çabuk tut!
- Yeah, hop to it, now.
- Peki, hemen.
OK, kid, hop to it.
Tamam ufaklık, zıpla.
Better hop to it, the boss is calling for you.
Acele et, patron seni çağırıyor.
- Yes, sir. Giamo, Gomez, hop to it!
Derhal bayım, Achari ve Gomez, gidip o adamı çekin yoldan, çabuk.
Hop to it!
İşe sarıl!
You two just hop to it, and you get this place cleared up... and stop laughing at me.
Hemen burayı temizleyip adam edeceksiniz,.. ... gülmeyi de kesin!
Hop to it, man.
Atla be adam! Çalıştır şu makineyi!
Hop to it.
İvedi.
Let's hop to it.
İvediymiş.
Go on, hop to it.
Haydi, fırla.
No "buts," man! Hop to it! It's your mom!
- Hemen git, annen!
Hop to it, ladies. We've got a bent bird on our hands.
Haydi bakalım kızlar, elimizde yaralı bir kuş var.
Now, hop to it, boy!
Şimdi fırla evlat!
If I'm right, there'll be a lot of troops up this road and down that northern road too, so hop to it.
If I'm right, there'll be a lot of troops up this road and down that northern road too, so hop to it.
Whatever. Hop to it!
Hadi zıplayın!
- We'll hop right to it.
- Hemen başlıyoruz.
That's the first time I ever heard your mother tell you to do something... and you didn't hop to do it.
İlk defa annenin sana bir şey söylediğini ve senin hemen yapmadığını görüyorum.
- Hop it, both of you. - We've got a right to stay here as long as we like.
- İstediğimiz kadar kalabiliriz.
So I take you to dinner, buy you drinks, it gets late chewing the fat... you hop in your car and you're gone. Right?
Demek sana akşam yemeği ve içki ısmarlarım, sohbet ederek geç vakitleri buluruz ve sonra sen de arabana atlayıp kaybolursun.
"Clear off," I said to that king of theirs. "Hop it," I said.
"Defolun" dedim krallarına. "Yaylanın" dedim.
I'm supposed to hop a plane with a letter of introduction from you to her, is that it?
Senden bir tavsiye notuyla uçağa atlamam mı gerekiyor, bu mudur?
Now we choose the one to do it. Ibby-dibby hop.
Şimdi bunu kimin yapacağını seçelim. lbby-dibby hop.
It's getting late. Time for "dear boy" to get dressed and hop it.
Geç oluyor. "Zavallı çocuk" için giyinip yaylanma vakti.
It's a short hop to Australia.
Oradan Avustralya'ya kısa bir uçak yolculuğu.
- Hop to it.
- Elini çabuk tut.
Can't you spit it out? Or is it easier to hop in the hay with the first gorilla you meet?
Yoksa karşılaştığın ilk gorille yatmak daha mı kolay geliyor?
Now, hop it to the kitchen!
Şimdi, doğru mutfağa!
I know there's only one... but it looks like a pony ready for you to hop on.
Fidanın tek dalı var ama sanki sırtına binmen için özel olarak yapılmış küçük bir at.
To swallow it, my lady.
Bir kerede hop leydim.
You can swing, you can groove it, you can really start to move it at the hop
İster Swing yap, ister yavaş takıl Dansta gerçekten eğlenebilirsin
And if you want to hop off the train, it's a long hop to anywhere.
Eğer trenden atlamak istersen bayağı uzağa atlaman lazım.
I never go to sleep unless the whole pavement is jumping outside... and it's a hundred degrees and that drill is just going... And then I just go to sleep.
Kapının önündeki kaldırım hop oturup, hop kalkmıyorsa uyuyamam hava kırk derece olsun, matkap sesi gelsin mışıl mışıl uyuyuveririm.
I'll hop right to it.
Hemen getiriyorum.
Hop to it.
Haydi bakalım, işe koyul!
I think it's the man's responsibility to... oop!
Bir erkeğin sorumluluğu olduğunu düşünüyorum. hop!
You can really start to move it at the hop
Onu hareket ettirmeye başlayabilirsin.
It's just a hop down to the Caribbean.
Karayiplere doğru küçük bir yolculuk olacak.
Yeah, it's just a hop, skip and a jump from the office to the Ginza.
Evet, ofisten eğlenceye küçük bir adımla geçiveriyorsun.
I knew it, I knew it. This food could be trouble. They're all going to like it, and then they're going to look at me.
Hop-On moteline, küçük birer kaçamak yapmak için gittik... farklı zamanlarda, tabi ki.
Hey, we're up to eight syllables now, and the humanity has been squeezed completely out of the phrase, it's totally sterile now.
Hop, 8 heceye çıktık şimdi de ve insanlar suyunu çıkardı tamamen tabir dışı oldu tümüyle niteliksiz durumda şimdi.
What'll it take to persuade you to hop down to Anchorage on a mercy missión?
Seni Anchorage'a uçup geri gelmeye ikna edebilmem mümkün mü?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]