Host Çeviri Türkçe
4,715 parallel translation
The host body isn't affected at all.
Konak vücut etkilenmiyor.
Feel the heavenly host reach out to embrace you.
Sizi kucaklayan cennetin gücüne ulaşın.
A host of angels died en they fell - -
Düşerken birçok melek öldü.
Only by the host, right?
Sadece o bedenin sahibi tarafından değil mi?
Just as it will host yours.
Tıpkı sizinkileri barındıracağı gibi.
All I do is help the emos get into their human host.
Benim tek yaptığım emo'ların insan bedenlerine geçmesine yardım etmek.
Yo, don't forget the host.
Ev sahibini unutmayalım.
We had a sleepover and then Dad said that he was OK for us to host a massive party at my house.
Aptal değilim. Pijama partisi yaptık ve sonra babam bizim evde büyük bir parti vermemizin sorun olmayacağını söyledi.
This year, we get to host the Pawnee-Eagleton tip-off classic.
Bu yıl, geleneksel Pawnee-Eagleton hava atışına biz ev sahipliği yapıyoruz.
Needless to say, young Vincent Noone did not want to host many slumber parties when he was a child.
Tabii ki, genç Vincent Noone daha çocukken bir sürü pijama partisi vermek istemedi.
Tuesdays they would host... American history triviology.
Salı günleri Amerikan tarihi tribolojisini konuk ederler.
The squirrels replicate inside a host.
Sincaplar bir taşıyıcının içinde ürüyorlar.
Come on, he's a retired kids show host. That's even worse.
Yapma, adam emekli çocuk programı sunucusu.
Some viruses "sleep" inside host cells for years before reproducing, as they did inside the helmet... the initial source.
Kimi virüsler tekrar çoğalmadan evvel taşıyıcı hücrenin içinde yıllarca uyurlar. Miğferin içinde yaptıkları gibi. İlk kaynak oydu.
I didn't think it possible a virus could alter its host's molecular density and polarity.
Bir virüsün, taşıyıcısının yoğunluğunu ve kutuplarını değiştirmesinin mümkün olduğunu sanmıyordum.
Viruses die without a host body.
Virüsler konak bir beden olmazsa ölür.
In order to survive, it needs a new host.
Hayatta kalmak için yeni bir konağa ihtiyaç duyar.
The show's host, Sean Martin, will act as moderator.
Show host, Sean Martin, moderatör olarak hareket edecek.
I did my duty as a host, that is all.
Görevim ev sahibeliğiydi, hepsi bu kadar.
Ichabod, we must find our gracious host.
Ichabod, Kibar ev sahibini bulmalıyız.
When we finally met our host, he was charming, warm, intelligent... everything Washington said he'd be.
Sonunda ev sahibiyle karşılaşmıştık o çekici, sıcakkanlı ve zekiydi Washington'un söylediği gibi.
But what better host Than a fellow italian?
Fakat, İtalyan bir dosttan daha iyi ne olabilir?
Earth, the only known planet to host life.
Dünya, üzerinde yaşam barındırdığı bilinen yegane gezegen.
But there are not just planets that could host life, there are also moons.
Ama yaşam barındırabilecek olanlar sırf gezegenler değildir, uydularda da yaşam olabilir.
I'm the host, Brian-Brian.
Ben hostunuz Brian Brian.
Because I met with the publishers of The House On The Hill, and The Paradise will host the launch to the final instalment.
Çünkü Tepedeki Ev'in yayıncılarıyla görüştüm. The Paradise son sayının dağıtılmasına ev sahipliği yapacak.
The larva forms a tumor in the subcutaneous zone of the host, using my flesh to convert itself into a bot fly.
Larva, yerleştiği alt deri bölgesinde bir tümör oluşturur ve etimi kullanarak kendini bir Botfly'a dönüştürür.
And Dr. Hodgins'love of entomology makes his desire to be an insect's host quite reasonable.
Dr. Hodgins'in entomolojiye olan aşkı bir böceği barındırmayı arzu etmesi oldukça makul. Evet.
You should be host to bugs all the time.
Böceklere her zaman ev sahipliği yapmalısın.
There's got to be something in the rule book about playing host to an insect.
Kural kitabında bir böceğe ev sahipliği yapmanın bir kuralı gibi bir şey olmalı.
I've arranged for a very well-regarded family In paris to host you for as long as you need.
Paris'te seni ihtiyacın olduğu süre kadar misafir edecek iyi bir aile buldum.
We want to thank our special guest host today for joining us at the Talk Table.
Bugünkü özel konuğumuz The Talk Table'la bize katıldığı için çok teşekkür ediyoruz.
It is a great privilege for our province to host the shogun.
Shogun'un eyaletimize gelmesi bizim için büyük bir ayrıcalık.
Well, then, as a good host, I won't drink, either.
Peki o zaman iyi bir ev sahibi olarak ben de içmem.
They're announcing the host city of the'88 Olympics soon.
Bir sonraki ay 88 Olimpiyatları için ev sahibi ülkeyi seçecekler.
Alone in the house without a host also feels weird.
Evde yalnız kalınca insan kendini biraz garip hissediyor.
- I'm trying to host a siege here.
- Burada bir kuşatma sunmaya çalışıyorum.
One of the many things a virus or bacteria needs to thrive is a live host.
BiRCOK ViRUS VEYA BAKTERi GELiSMEK iCiN CANLI BiR KONAGA iHTiYAC DUYAR.
I think they're spreading a pathogen, and they need a healthy host.
BANA GORE BiR PATOJEN YAYIYORLAR VE ONLARA SAGLIKLI BiR KONAK LAZIM.
Access cards to Medisonus, issued on Mikkel Høst.
Mikkel Høst adına çıkarılmış Medisonus'a giriş kartı.
- I'm the one who told you about Høst.
- Size Høst'tan bahseden bendim.
- How many people know about Mikkel Høst?
- Mikkel Høst'tan kaç kişinin haberi var?
- He could be Mikkel Høst.
- Mikkel Høst o olabilir.
Oliver's Mikkel Høst.
Mikkel Høst, Oliver'dı.
Here's the times for Mikkel Høst's pass.
Burada Mikkel Høst'un giriş yaptığı saatler var.
Høst used the card five minutes before we called.
Mikkel Høst biz aramadan beş dakika önce kartı kullanmış.
These are the times Mikkel Höst used his access card.
Bunlar Mikkel Høst'ün Medisonus'ta giriş kartını kullandığı saatler.
At some point during that time span, Mikkel Höst used his card.
Tüm bu zaman zarfında Mikkel Høst giriş kartını kullanmış.
- What didn't we find? Mikkel Höst...
Mikkel Høst hakkında bulduklarımız burada.
We've got nothing on Mikkel Höst. But there are connections to Medisonus.
Mikkel Høst hakkında hiçbir şey bilmiyoruz ama Medisonus ile bağlantılar var.
I mean, serving as host for one of Mother Nature's miracles.
Doğa Ana'nın mucizelerinden birine ev sahipliği yapıyorum.