Hosting Çeviri Türkçe
869 parallel translation
Says the guy who's, like, hosting orgies and standing in the middle of the street in a skirt.
Bunu söyleyen de grup sekse evsahipliği yapan ve caddede... - eteklikle dolaşan bir adam.
Because we're hosting President Novales today.
Bugün Başkan Novales'e hizmet vereceğiz.
Oh, Rupert what ladies do you have hosting for you nowadays?
Rupert bu günlerde hangi kadınlar burada?
I've got three men here, maybe four, hosting large, free-moving, apparently pathogenic, abdominal growths that nobody I've tried can identify.
Karnında hareketli şişlik sorunuyla karşı karşıya üç, belki de dört tane hastam var. Fakat kimse teşhis koymayı denemedi.
Months, the most holyish reign of Abraham, the Kabbaah has now become a house of idology hosting no fewer than 360 different gods
Bir zamanlar tek Allah fikrine inanan Hz. İbrahim ve müminlerinin hac ve ibadet yeri olan mukaddes Kabe şimdi taştan ve tahtadan putların ve onlara tapanların yuvası olmuştu.
In the past, when I was hosting Germans in the Jumen region, there was real food!
Geçmişte, Yumen bölgesinde Alman varken, gerçekten yiyecek yoktu.
It's a real honor hosting with you guys.
Sizlere evsahipliği yapmak benim için büyük bir onur.
I am your host for this evening, Max Quordlepleen, and I have come straight from the very, very other End of Time, where I've been hosting a show at the Big Bang Burger Bar, where we had a very exciting evening, ladies and gentlemen,
Ben, sunucunuz Max Quordlepleen, zamanın tam olarak öbür ucundan, bir program sunduğum Big Bang Burger Bar'ından geldim.
Since Li Luo Yang is hosting an exhibition
Li Luo Yang açık artırmaya ev sahipliği yaptığından
Rudy del Fuego hosting a bunch of assassins isn't my idea of a party.
Rudy del Fuego bir grup kiralık katile, verilme sebebini bilmediğim bir parti veriyor.
I am at the Club Creole... where Elias Taylor, one of the Resistance heroes... is hosting this Liberation Day celebration... in his new and already successful cabaret.
Direniş kahramanlarından Elias Taylor, sahibi olduğu bu yeni ve gösterişli gece klübünde Özgürlük Günü partisi düzenliyor.
He's hosting a reception for the city's wealthiest art patrons, but access is a tough nut to crack. Nobody gets in without an invitation.
Konsoloslukta şehrin en zengin müzecilerine bir resepsiyon veriyor ama içeri sızmak kolay değil.
Who's hosting here, ed?
Burayı kim idare ediyor, Ed?
Anyway, he's hosting this charity auction - real blue bloods, and won't that be funny?
Bir yardım müzayedesine ev sahipliği yapıyor. Elit tabakayla bu eğlenceli olur değil mi?
I'd like to express my appreciation to you, Capt Picard, for hosting these negotiations.
Size, bu pazarlıklara ev sahipliği yaptığınız için... teşekkürlerimi iletmek istiyorum Kaptan Picard.
The way to get through talking with people you have nothing in common with is to pretend you're hosting your own little talk show.
Ortak noktanız olmayan kişilerle konuşabilmenin yolu kendi küçük sohbet programınızı sunuyormuş gibi yapmak.
The Enterprise has the honour of hosting the first meeting of the Federation with a mysterious race known as the Legarans.
Atılgan, Federasyon'un... gizemli bir ırk olan Legaranlılarla... ilk buluşmasına ev sahipliğiyle onurlandırıldı.
If I'm hosting next week, I've gotta have that new material.
Gelecek hafta gösteriye çıkacaksam yeni malzeme bulmak zorundayım. Mecburum.
It was the night of October 1st, and we were hosting a fundraiser for Senator O'Neils re-election campaign.
Ekimin biri, geceleyin, o gece bir yardım kampanyasına evsahipliği yapıyorduk, Senatör O'Neils'in seçim kampanyası için.
During the journey, we will be hosting a special guest.
Yolculuğumuzda özel bir konuğa da ev sahipliği yapacağız.
His access to information was his close relationship to Hedda Drescher, wife of Horst Drescher, a social-climbing young Nazi who ingratiates himself to his superiors by hosting elegant parties in his beautiful home.
Bilgiye ulaşmasını sağlayan Horst Drescher'ın karısı olan Hedda Drescher'a olan yakınlığıydı. Bu güzel evinde gösterişli yemekli partiler düzenleyerek üstlerinin gözüne girip yükselmeye kararlı bir Nazi.
We're hosting a ceremony for Gotham's Humanitarian Industrialist of the Year.
Bu gece Gotham'ın bu yılki en insancıl sanayicisi ödülü için bir seremoni düzenliyoruz.
Mr Gage is hosting a gathering tonight in his suite at nine.
Bay Gage bu akşam saat dokuzda bir parti veriyor.
My mother's hosting a mah-jongg tournament, and she wanted me to be there.
Annem bir mah-jong turnuvası düzenliyor ve benim de orada olmamı istiyor.
You're hosting a tournament in your house?
Evinizde turnuva mı düzenleniyor?
By the way. The college president is hosting... his annual Christmas party this evening... and I'm afraid I'm more or less obliged to put in an appearance.
Bu arada, üniversitenin başkanı, bu akşam bir Noel partisi düzenliyor ve korkarım, benim orada bir süreliğine de olsa görünmem gerek.
Anyway, I'm hosting a Halloween charity fundraiser tonight for women who killed their husbands just to watch them die.
Her neyse, bu akşam bir Cadılar Bayramı yardım toplama gecesine ev sahipliği yapıyorum. Kocalarını ölürken izleyerek onları öldüren kadınlar için.
We're hosting this year's palio.
Bu senenin Palio yarışlarına ev sahipliği yapıyoruz.
The poet will have happy memories of Italy and its government... which is hosting him in a place which will remind him of home.
Şair onu evinde hissettiren İtalya ve hükümeti... hakkında iyi anılara sahip olacak.
We are hosting a Gratitude dinner in the wardroom.
Bu akşam subay salonunda Şükran Yemeği verdiğimizi belki unutmuşsundur diye.
If there's anything even remotely resembling the trouble you had at the Governor's Ball... you're gonna be hosting the Lotto drawing on public access the rest of your career.
Eğer Vali'nin balosunda yaşanana benzer en ufak birşey bile olursa kariyerinin geri kalanı boyunca, kablolu TV'de loto çekilişi sunarsın.
Have you ever considered hosting your own talk show?
Hiç kendi talk-şov'unu yapmayı düşündün mü? Evet.
Oh, excellent. I'm hosting a tasting tonight for the wine club Niles and I belong to.
Bu akşam Niles'la beraber bizim şarap kulübü için şarap testi yapacağız.
I'm hosting a dinner, so have to be there.
Bir yemeğe yetişmeliyim.
- I was here hosting a party.
- Burada parti verdim.
We're not hosting an intergalactic kegger down here.
Burada intergalaktik bir çöp varili işletmiyoruz.
"We're not hosting an intergalactic kegger."
"Burada intergalaktik çöp varili işletmiyoruz."
The board is hosting a gala preview here tomorrow night.
Yarın akşamki sergi hazırlıkları tamamlandı.
As a rule I'm terribly nervous hosting these things, but it seems to be going well, doesn't it?
Genelde böyle organizasyonlara ev sahipliği yapmak beni gerer. Ama gayet iyi gidiyor, değil mi?
On behalf of the Seattle Theatre Ensemble, I would like to thank Dr Frasier Crane for hosting tonight's benefit.
Seattle Tiyatro Topluluğu adına ev sahipliği için Doktor Frasier Crane'e teşekkür ediyorum.
Thank you again for hosting the benefit. Oh, well, thank you again for chairing.
Yardım partisine ev sahipliği yaptığın için tekrar teşekkürler.
By the way, I'm hosting a little get-together tonight in honour of my little financial upturn.
Dinle, mali durumumun iyiye gitmesini küçük bir partiyle kutlayacağız.
And I just got a news bulletin that says Matty and John Builds-the-Fire... are hosting a Fourth of July party at their house.
Şimdi bir haber bildirimi aldım, Matty ile John Builds-the-Fire... evlerinde 4 Temmuz partisi düzenliyor.
Next Monday the hospital is hosting... a medical seminar-slash-retreat... for the Fellowship of the American College of Gynecologists.
Önümüzdeki pazartesi hastanemiz Amerika Jinekoloji Derneği'nin tıp seminerine ev sahipliği yapacak.
Right now he's hosting a cocktail party for Rebo and Zooty.
Şu anda Rebo ve Zooty için bir kokteyl veriyor.
- I will be hosting a study session in this classroom at 3 : 00.
- Saat 3.00'te bu sınıfta bir çalışma seansı düzenleyeceğim.
My art foundation is hosting the opening ofthe Salazar installation.
Sanat vakfim Salazar sergisinin açılışını yapacak.
Thanks for hosting me an extra night.
Bir gece daha kalmama izin verdiğiniz için teşekkürler.
My sister's hosting a dinner.
Ablam yemek veriyor.
I'm hosting the new show on health issues.
Sağlık konularında yeni bir program yapmak için işe alındım.
We're hosting a party.
Şurada parti veriyoruz.