How'd you find it Çeviri Türkçe
72 parallel translation
How'd you ever find it?
Burayı nasıl buldun?
How'd you find out about it?
Bunu nasıl öğrendin?
Spock, it won't be too long before the Vians come back. You'd better find out how that thing works and soon.
Vianlar yakında geri gelecekler, nasıl çalıştığını bul, hemen.
I'm gonna see how long it takes you to find your way out.
Bakalım dışarı çıkman ne kadar zaman alacak, göreceğim.
I don't know how to describe it, but I'm sure that I'd find what I'm looking for with you.
Nasıl açıklayacağımı bilmiyorum ama.. .. aradıklarımı sende bulacağıma eminim.
How the hell'd you find it?
Nasıl bulabildin bunu?
But you'd be surprised how many citizens find it hard to just even say those two words... and they've turned these hearings into one royal pain in the butt!
Bu iki kelimeyi söyleyemeyecek kadar zor bulan kaç insan vardır bilseniz şaşırırdınız ve bu duruşmaları büyük bir ızdıraba dönüştürürler.
I know how much you'd like to have your rifle with you, at this moment, but I think you'll find that I've got a much better idea. Stick it in his belt.
Şu anda tüfeğinin yanında olmasını... ne kadar arzuladığını biliyorum, Bay Quigley, ama daha iyi bir fikrim olduğunu birazdan göreceksin.
I don't think you're stupid. How'd you find out? I figured it out, okay?
- Aptal değilsin, nasıl anladın?
You'd love to find out how I did it, wouldn't you?
Nasıl yaptığımı öğrenmeye can atıyorsun, değil mi?
Rose... how'd you find out I didn't do it?
Rose... benim yapmadığımı nasıl öğrendin?
How'd you find it?
NasıI buldun?
You can't even see it. How'd you find it?
- Nasıl fark ettin?
And how did she know you'd - you'd find it?
Ve o senin bunu bulabileceğini nereden bildi?
And now I find it so amazing to see how strong you are, how well you carry yourself, how I'd give anything to wake up and watch you read the paper.
Ama şimdi ne kadar güçlü olduğunu fark ettim.
How'd you find it?
Burayı nasıl buldun?
How'd you find it? Jack told me about it. Said it was the perfect place for-
Matt'in senin oyuncu olduğunu düşünmesini istiyorsan odaklan, sert ol, topa saldır.
- Yeah. How'd you find it?
- Evet, nereden buldun?
How'd you find it?
Nereden buldun bunu?
- How'd you find out about it?
- Nasıl öğrendin?
How'd you find it?
Adresi nasıl buldun?
How'd you find it?
Burayı nasıl buldunuz?
- Then how'd you find it?
- O zaman, nasıl buldun?
How'd you find it?
Onu nereden buldun?
Maybe if you, uh, stopped working for a second and found a personal life, you'd see how rare and special it is to find what Monica and I have found.
Belki de bir anlığına işi bırakıp kişisel hayatına önem versen, Monica ve benim yaşadığımız şeyin ne kadar özel ve nadir olduğunu anlarsın.
How hard'll it be, and what methods'd you use to find out who these people are and where they live.
Ne kadar zor olur ve bu insanların kim olduğunu ve nerede yaşadıklarını ortaya çıkarmak için hangi yöntemleri kullanırsınız?
How'd you find it?
Nasıl buldun burayı?
How'd you find it?
Nasıl buldun?
And she said, " D'you know how difficult it is to find a man in this city?
Ve kız dedi ki... "Bu şehirde düzgün bir adam bulmak ne kadar zor biliyor musun?"
How'd you even find it?
Nasıl bulabildin?
Hey, could you guys find out how much it's going to cost to change that big sign out front from "The Montecito" to "The Samecito"?
Dışarıda ki büyük Montecito işretini Samacito olarak değiştirmek ne kadara patlar öğrenin.
- It's not. How did I know I'd find you here then?
O zaman seni burada nasıl buldum?
How'd it find you?
Sizi nasıl buldu? Sarah'ı nereden tanıyorsun?
Well, how'd you find out about it?
Bunu nasıl öğrendin peki?
How'd you find it?
Nereden buldun ki?
- How'd you find it?
- Yerini nereden bildiniz?
How'd you find it?
Nerden buldun?
You won't find the freedom you're looking for here, no matter how long you run around the courtyard. And you won't find it outside either... if you don't work for it.
Avluda kaç tur atarsanız atın, peşinde olduğunuz özgürlüğü, burada bulamazsınız hatta yeterince çaba göstermezseniz dışarıda da bulamayacağınız kesin.
She didn't tell anybody where the dungeon was, so how'd you find it?
Zindanın nerede olduğunu kimseye söylememişti. Nasıl buldun peki?
- How'd you find it?
- Nasıl buldun?
How'd you find it?
Nasıl buldunuz?
If it works, how long d'you think it'll be before they find us?
Hadi verdiler diyelim. Bizi bulmaları ne kadar sürer sanıyorsun?
If he was on the down low, how'd you find out about it?
Böyle bir ilişkisi varsa, nasıl farkettiniz?
Then how'd you find it?
O zaman nasıl aldın?
All I know is I didn't. This knife that you always carry... how did she know she'd find it on you as part of the set up?
Bir de şu, hep yanınızda taşıdığınız çakı yanınızda olduğunu nereden biliyordu da onu tuzağının bir parçası yaptı?
Well, go on, pay the man. First, how'd you find it?
- Öncelikle, arabayı nasıl buldun?
- How'd you find out it was me?
Ben olduğumu nasıl öğrendin?
How'd you even find out where it was?
Nerede olduğunu nasıl öğrendiniz?
You'd think they'd know it wasn't in their diet, but this is how they find out.
Ne yememeleri gerektiğini bilirler sanıyor insan ama böyle anlıyor onlar da işte.
How'd you find it on the petrol consumption?
Benzin tüketimini nasıl buluyorsun?
How'd you find it?
Nereden buldunuz?
how'd you sleep 96
how'd you get this number 35
how'd you meet 17
how'd you find me 195
how'd you two meet 18
how'd you guess 32
how'd you get in 55
how'd you know 362
how'd you get it 45
how'd you find us 47
how'd you get this number 35
how'd you meet 17
how'd you find me 195
how'd you two meet 18
how'd you guess 32
how'd you get in 55
how'd you know 362
how'd you get it 45
how'd you find us 47