How'd you know that Çeviri Türkçe
873 parallel translation
But what I'm here to tell you is that you'd better watch out pretty close for me the next couple of days because I wanna do what I gotta do without committing any real big sin because I know how you feel about stealing.
Ama sana asıl diyeceğim önümüzdeki birkaç gün bana göz kulak olsan iyi olur çünkü yapmam gerekeni günah işlemeden yapmak istiyorum çünkü hırsızlık hakkında ne hissettiğini biliyorum.
But if he was burnt to a crisp how'd you know that it was Davis?
Yanıp kömür olmuşsa, onun Davis olduğunu nereden biliyorsunuz?
Even if you came with peaceful intent how can we know that you would not spread the word of our treasures to the outside world?
Barışçıl amaçlarla gelmiş olsanız bile bizim hazinelerimizden dış dünyaya söz etmeyeceğinizi nasıl bilebiliriz?
How'd you know that?
Bunu nereden bildin?
How did you know I'd be on that road?
O yolda olacağımı nasıl bildin?
How was I to know that you'd be the most wonderful girl in the whole world?
Dünyadaki en mükemmel kızın sen olduğunu nasıl bilebilirdim ki?
Son, that trigger's tied back with rawhide and if you don't know how to fan a gun, don't put it on.
Evlat, tetik deriyle bağlıdır... ve silah çekmesini bilmiyorsan, sakın takma.
I'd just like to tell you that I know how it is with you and Vic.
Sadece Vic ile aranızdakilerden haberimin olduğunu söylemek istiyorum.
Do you know how long we'd last out here without that raft? Without the rifle?
O sal olmadan burada ne kadar yaşayacağımızı biliyormusun, tüfeksiz?
How'd you know that?
Nereden bildiniz?
How'd you know that sidewinder was gunning for me?
- Bana o yardakçıların ateş edeceklerini nereden biliyordun?
Jolie, how'd you know that -
Jolie, nasıl anladın -
- How'd you know that?
- Nasıl anladın?
Now that's a nice effect, I'd love to know how you did it.
Bu güzel bir efekt. Nasıl yaptığını bilmek isterdim.
I think they'd be very interested to know how long you kept that money.
Sanırım, O parayı ne kadar alıkoyduğunu öğrenmekle ilgileneceklerdir.
How d'you know about that?
Sen nereden biliyorsun?
How'd you know that fellow was in the loft?
Adamın çatı arasında olduğunu nereden bildin?
I don't know how the word got out that I'd sent for you but somehow it did.
Nasıl oldu bilmiyorum ama seni çağırdığım duyuldu.
- Well, how'd you know that?
- Nereden biliyorsunuz?
Ariana, how'd you know about that beekeeper?
Ariana, arıcı hakkındaki bilgileri nasıl bildin?
You know how far I carried that bag in 30 years?
30 yıl o çantayı ne kadar taşıdım, biliyor musun?
How'd you know that?
- Nereden biliyorsun?
How'd you know that?
Bunu nereden biliyorsun?
How'd you know that's the way I like them?
Böyle sevdiğimi nereden bildin?
You're not gonna know how to live out there any more than that woman will.
Dışarıda yaşamayı bu kadından daha iyi bilemezsin.
Of course, Scotty, I'd like to show him the ship, just to show him that we're... We're on the level, but you know how it is.
Tabii ki ona gemiyi göstermek istiyorum, sadece düzeyimizi göstermek.
- How'd you know I look like that?
- Böyle göründüğümü nereden biliyorsun?
I don't know how I'd get you to that canyon if you did.
Beni öldürürsen, sizi o kanyona nasıl götürürüm sonra?
- Well, how'd you know that?
- Nereden biliyorsun?
Do you know how far? That'd help.
Cevabı biliyor musunuz?
We thought that you'd love to know how fond everybody is of you.
Biz insanların seni çok sevdiklerini bilmenden hoşlanacağını düşündük.
How'd you know that?
- Bunu nereden biliyorsun?
Now, how'd you know that?
Nereden biliyorsun?
[Man] How'd you know that, Ben?
Bunu nereden biliyorsun, Ben?
That's how I'd be frightened of you, you know.
Senden bu şekilde korkabilirim.
- How'd you know that?
- Sen bunu nereden biliyorsun?
Yeah. How'd you know I wrote that?
Evet, şarkı bestelediğimi nereden biliyorsun?
Now, how'd I know you was gonna say that?
Böyle söyleyeceğini nereden biliyordum acaba?
- How'd you know I was on that train?
- Bu trende olduğumu nerden bildin?
How'd you know about that?
Sen nereden biliyorsun?
How'd you know about that?
Bunu nerden biliyorsun?
How'd you know it went like that?
Bu şekilde olduğunu nereden biliyorsun?
See, you shouldn't have a contact with the outside world... because how do I know that there isn't something up in that room?
Gördün mü, dış dünyayla bağlantı kurmamalıydın. Çünkü yukarıdaki odada bir şey olmadığını nereden bileceğim?
I don't know how you're gonna feel about this, but... Walker thinks that you'd make a fine governor in this state.
Şimdi söyleyeceğim için ne düşüneceğinizi bilmiyorum ama Walker bu eyalet için sizin iyi bir vali olacağınızı düşünüyor.
How'd you know that?
Nereden anladın?
How'd you know that Peskoe was involved?
Ne dersin Peskoe karıştığını biliyor musun?
How'd you know about that?
Bunu nereden biliyorsun?
How could you know when you were being so rotten to me that I'd turn out to be a client?
Bana karşı berbat davrandığında, bir müşteri olarak döneceğim aklına gelir miydi?
Now how'd you know that?
Nereden biliyorsun?
How d'you know that?
Evet. Nerden biliyorsunuz?
How'd you know that?
Nasıl bildin?
how'd you sleep 96
how'd you get this number 35
how'd you meet 17
how'd you find me 195
how'd you guess 32
how'd you get in 55
how'd you two meet 18
how'd you know 362
how'd you get it 45
how'd you find us 47
how'd you get this number 35
how'd you meet 17
how'd you find me 195
how'd you guess 32
how'd you get in 55
how'd you two meet 18
how'd you know 362
how'd you get it 45
how'd you find us 47