How's that going for you Çeviri Türkçe
82 parallel translation
You know, with everything that's been going on recently, I'm not sure how safe it is for a girl like yourself to be here. Alone.
Biliyor musun, son günlerde yaşanan olaylardan sonra... senin gibi bir kızın burada tek başına olmasının ne kadar emniyetli olduğundan emin değilim.
How's that going for you?
Nasıl gidiyor o iş?
- How's that going for you?
- Peki nasıl gidiyor?
- Well, how's that going for you?
- Peki o nasıl gidiyor?
How's that coma going for you there, pal?
Koma nasıl gidiyor, ahbap?
- How's that going for you?
- Nasıl gidiyor?
For the first time, he's trying to come to terms with his responsibilities ln two months, you are going to earn 100,000 from your acting, Aditya I don't care how you will do it, that's your problem
o ilk kez sorumluluk almayı deniyor. ona bu şansı vermemiz lazım iki ay sonunda eğer 100,000 rupi getiremezsen gidersin unutma, Aditya nasıl getireceğim benim problemim değil, bir anlaşma imzalayalım istersen baba - tamam kağıt kalem getir
- And how's that going for you?
- Peki nasıl gidiyor?
How's it going with that gal on the lacrosse team I picked out for you?
Senin için lekros takımından seçtiğim kızla aran nasıl?
How's that Tanglewood case going for you?
Şu Tanglewood davasında nasıl gidiyorsun?
How's that going for you?
- Öyle mi? Nasıl gidiyor?
And how's that going for you?
Peki, sizin için bu nasıl gidiyor?
What's going on here? How much did you get paid for that?
Ne kadar kazandın?
How's that going for you?
- Peki nasıldı?
I have to know that she's not going to testify... and the only way I can know this for sure is, uh - Let me tell you how we do this in Colombia, hey?
Tanıklık etmeyeceğinden emin olmam gerek,... ve bundan emin olabilmem için bir yol var sana bunun Kolombiya'da nasıl olduğunu anlatayım?
( Simon ) So All Those Darling Millions You Have For Charity... How's That Going?
Darlinglerin hayır işleri için verdiği onca milyonlarla işler nasıl gidiyor?
Got to the point where I felt I was ready to stop, so I did. - How's that going for you?
Bırakmaya hazır olduğumu hissettiğim noktaya gelmiştim ve bıraktım.
Devin, I'm the only other person who understands what you were willing to do for this job and how devastated you must be that you're not going to get it.
Devin, Senin bu işi almayı nasıI istediğini ve alamadığında da nasıI yıkıImış olabileceğini anlayacak tek kişi benim.
So how's that going for you?
Nasıl gidiyor?
And while that's happening, you're just going to sit here and think about every mistake you made, and how easy it's going to be for us to find them.
Hal bu iken, sen burada öylece oturup yaptığın hataları düşünürken onları bulmamız bizim için çok kolay olacak.
Aside from her lawyer making an official complaint to the attorney general... -... how is that going for you?
- Avukatının, başsavcıya yapmış olduğu şikayeti bir kenara bırakırsak bunu nasıl yapacaksın ki?
No, it's, it's just, how's that going for you?
Hayır da, şey... Bu... Peki nasıl idare ettin?
How is it going to make our relationship stronger for me to know that in the fifth grade they sent you to the therapist because you wouldn't stop chewing your hair?
Beşinci sınıftayken, saçlarını kemirmeyi bırakmadığın için, seni terapiste götürmüş olmaları, bize nasıl daha sağlam bir ilişki yaşatacak acaba?
So, how-how's that been going for you?
Sende işe yaradı mı bu peki?
- That's funny. So do I. How are you going to find the time for both?
- Her ikisine zamanı nasıl bulacaksın?
How's that going for you there, Gary?
Senin oradan nasıl duyuluyor, Gary?
How's that going for you, karev?
Senin işler nasıl gidiyor, Karev?
That's not how the judge put it. He ain't going to jail for you.
Bu yargıcı gözünde büyütme.
How's that going for you, Karev?
Senin işler nasıl gidiyor, Karev?
So how's that going for you, Doc?
Sen neler yaparsın, doktor?
So, how's that been going for you?
Nasıl gidiyor peki?
How's that going for you? Not good, but if I eat it,
- Nasıl gidiyor?
How's that going? I think it's hard for him, you know?
Sanırım onun için zor oldu,
Wonder how long Andy's going to jail for. Oh, Steve, about that, I just want you to know
Steve o meseleyle ilgili bilmeni isterim ki,..
You said my hair looked really cute, kind of like Megan Fox, and I said that's what I was going for, and then you were telling me about how you were thinking- - you cannot recall one thing about the surrogacy,
Saçımın çok güzel olduğunu Megan Fox'a benzediğimi söyledin ben de o yüzden yaptığımı söylemiştim sonrasında sen bana neden taşıyıcı- -
No one's pushing you to be a ho, but you have been going out for months. If you're not together in that way, how do you know you're together?
Sana sürtük gibi davran diyen yok, ama ikiniz aylardır çıkıyorsunuz eğer o anlamda birlikte olmadıysanız, birlikte olduğunuzu nereden anlayacaksın?
So... How's that going for you?
Bu, nasıl gidiyor?
And how's that going for you?
- Nasıl gidiyor bakalım?
How's that going for you?
İşler nasıl bakalım?
and it's going to be quite challenging for the butterfly to figure out how to handle all of this mass that you're attaching to the abdomen.
Ama deneyi dışarıya, araziye taşıdığımızda ve 30 kilometre hızla esen rüzgarlar olduğunda karnına bağladığınız bu ağırlıkla başa çıkmaya çalışmak kelebek için çok zor olacaktır.
And how's that going for you?
Nasıl gidiyor?
The worst part for someone who has spent a career training for every situation is knowing that there is nothing that you can do but grit your teeth and try to figure out exactly how bad the nightmare is going to be.
Bu kabusun en kötü yanı meslek hayatı boyunca her türlü duruma karşı hazırlıklı olmak için eğitilmiş birisi olarak dişinizi sıkıp kabusun ne kadar berbatlaşacağını öğrenmeye çalışmaktan başka bir çareniz olmadığını bilmektir.
# I popped my head out, and I just go... to let you know, that I was going to bail you out So I said, "How much for bail?"
- Benim o. Ben paçayı sıyırdım. Çünkü kefaletini ödeyip...
And how's that going for you?
NasıI gidiyor peki?
How's that going for you, by the way?
Sahi o iş nasıl gidiyor?
How's that going for you?
Nasıl gidiyor işlerin?
How's that "I'll never gamble again" thing going for both of you?
"Bir daha asla kumar oynamayacağım." olayı ikiniz için de nasıl gidiyor? - Süper.
I think that yesterday you decided to call him Hank, the day before that it was Orville, and that's pretty much how it's been going now, for almost a month.
Ne dersin? Sanırım dün ona Hank demeye, ondan önceki gün de Orville demeye karar vermiştin ve bu döngü neredeyse tam bir aydır devam ediyor.
Unfortunately, that's how it's going to be for you, too, you'll see.
Ne yazık ki, senin için de böyle olacak, göreceksin.
How's that going for you?
Nasıl geçiyordu?
It's pretty neat. You get in this plane that goes almost straight up for, like, 20 seconds, and then straight back down like it's going to crash, and they do it over and over again, you know, no matter how many times you throw up.
Bir uçak var, ona biniyorsun 20 saniye boyunca neredeyse dümdüz yukarı çıkıyor sonra da sanki çarpacakmış gibi yere iniyor ve bunu hiç durmadan sürekli yapıyorlar kaç kez kustuğunu umursamıyorlar bile.