How could you know that Çeviri Türkçe
582 parallel translation
How could you know that if you never saw his face last night?
Dün gece yüzünü görmediyseniz bunu nereden bilebilirsiniz?
How could you know that?
Ne düşündüğümü nasıl bilebilirsin?
How could you know that? .
Nasıl anladın bunu?
How could you know that I've loved and respected you all these years?
Bunca yıl seni sevdiğimi, saydığımı nasıl anladın?
How could you know that?
Nereden bilebilirsiniz ki?
How... how could you know that?
Bunu nasıl bilebilirsiniz?
How could you know that was "Iron Balls" McGinty?
Onun "Demir Taşak" McGinty olduğunu nereden bilebilirdin?
How could you know that?
Bunu nasıl bilebilirsin?
- How could you know that?
- Nasıl bilebilirsin ki?
How could you know that?
Bunu nereden biliyorsun?
How could you know that?
Nasıl bilebilirsin ki?
Maybe, but how could you know that, seeing that you spent all your time here?
Olabilir, ama tüm zamanını burada geçirdiğine göre bunu nasıl bilebilirsin ki?
How could you not know after all these years together that I hate cranberries? !
Bunca sene benimle çalışıp yaban mersininden nefret ettiğimi nasıl bilmezsin?
Do you know how many pork knuckles you could eat for that!
300.000 frank! Bu parayla kaç tane domuz budu yenir acaba?
I know how you feel. And there's nothing I can say or do to help you, except that well, I wish it wish could have been me instead of Frankie.
Neler çektiğinin farkındayım ve acını hafifletmek için ne yapabilirim, ne söyleyebilirim bilmiyorum.
How could you believe that we could predict anything that we don't know nothing about?
Her şeyi görebildiğimize nasıl inanabilirsin? Bu olay hakkında hiçbir şey bilmiyoruz.
I know how you must feel about me, But I was hoping that in time I could change that.
Benim için neler hissettiğinizi biliyorum ama umarım bunu zaman içinde değiştirebilirim.
How could I know that all you saw in me was someone to risk his life to grovel, to dig?
Beni ; sürünerek, kazarak hayatını tehlikeye atan biri olarak gördüğünü nereden bilebilirdim ki?
How could you possibly know that the railroad was coming this way?
Demiryolunun buraya geleceğini nasıl biliyor olabilirsiniz?
But the kind of life you lead, I ─ I don't know that life... and how could I make sure it would work out?
Ama senin yaşadığın hayat... Ben bu hayatı bilmiyorum. Bunun yürüyeceğinden nasıl emin olabilirim?
If you could know how often I took that road.
Bu yolu kaç defa geçtiğimi bir bilsen.
How could you possibly know that we'll make it?
Başarabileceğimizi nasıl bilebilirsin?
I don't know how I ever could have thought that you...
Bilmiyorum nasıl daha önce o şekilde düşündüm...
How could you know a woman like that?
Böyle bir kadını nereden tanıyorsun?
You know how serious that could be?
Bunun ne kadar ciddi bir şey olduğunu biliyor musunuz?
How could you possibly know from that diary that man was your father?
O adamın baban olduğunu... o günlükten nasıl anlamış olabilirsin ki?
I'm sorry, but I know that you wouldn't believe me unless you could see how easy it was.
Üzgünüm, fakat onun ne denli kolay olduğunu görmeniz mümkün olmadıkça bana inanmayacağınızı biliyorum.
You know how things work in Italy by a hundred notes I could just buy that dumb magistrate...
İtalya'da işler nasıl yürür bilirsiniz.
How could you know when you were being so rotten to me that I'd turn out to be a client?
Bana karşı berbat davrandığında, bir müşteri olarak döneceğim aklına gelir miydi?
I could teach you how to work that bag someday, you know.
Bir gün torbayla nasıl çalışacağını sana öğretirim.
I really must play this thing for you one day... because you just can't believe that a group of people who don't know how to sing... could create something so beautiful.
Sana bunu bir gün muhakkak dinletmeliyim çünkü şarkı söylemeyi bilmeyen bir grup insanın bu kadar güzel bir şey yaratmasına inanamıyorsun.
And, I mean, I just - I just don't know how anybody could enjoy anything more... than I enjoy, uh, reading Charlton Heston's autobiography... or, uh, you know, uh, getting up in the morning... and having the cup of cold coffee that's been waiting for me all night... still there for me to drink in the morning... and no cockroach or fly has-has died in it overnight.
Yani bilemiyorum, nasıl olur da başka birisi benim Charlton Heston'ın otobiyografisini okurken aldığımdan daha fazla keyif alabilir veya sabah kalkmaktan ve bütün gece beklemiş soğuk, içinde hamam böceği veya sinek ölüsü olmayan bir bardak kahvenin sabah onu içmemi beklemesinden.
How do you know that what you said could hurt Olcha?
Söylediklerinin Olcha'ya zararı olabileceğini nereden biliyorsun?
I know how they trade off clothes and, well, is it possible that one of you could have worn those shoes?
Giysilerini nasıl takas ettiklerini biliyorum ve bu ayakkabıları giymiş olmanız mümkün mü?
You know how many hungry people that could feed?
Biliyor musun beslenmesi gereken kaç tane aç insan var?
How could you know about that?
Bunu nasıl bilebilirsin?
How could you be with someone that long, live with them, love them enough to want to marry them, and not know?
Biriyle birlikte olup onunla beraber yaşayıp evlenmeyi isteyecek kadar severken nasıl bilmezsin?
How could you be together that long and not know that?
O kadar uzun süre beraber olup nasıl bilemez?
How could you be in there and know that?
Orada dururken, bunu nasıl bilebiliyorsun?
How could you possibly know that, Blackadder?
Bunu sen nereden biliyorsun, Blackadder?
I mean, what else could it be except that she's- - she's not around any more, and- - and it's astonishing, isn't it... how, how, how, how much, you know, she's- -
Yani o ortalarda olmayınca ne olabilirdi ki zaten? Hayatımı nasıl etkiliyormuş, şaşırtıcı değil mi?
If we weren't married, how could I know... that you sleep in your dad's old flannel shirt?
eski, solmuş bir tişörtle uyuduğunu nereden bilecektim?
How could you know that?
- Bunu nasıl bilebilirsiniz?
How did you know you put that pass up high enough, I could slam it?
O pası atarken, smaç basabileceğimi nereden bildin?
We didn't know how you could get it or that it killed you.
Nasıl yakalanıldığını ve nasıl öldürdüğünü bilmiyorduk.
I wanted to tell you how much you've hurt me like that rabbit means the world to you call me, you know I could do something stupid...
Beni nasıl yaraladığını anlatmak istedim ki seni aramamı söylemiştin. Ben Jeanne Resnais. Tahmin ettiğin gibi aptalca birşey yaptım...
How could I know that you were standing here?
Senin burada olduğunu nerden bilebilirdim ki _
You know, Al, I know how you could spend that refund.
Biliyor musun Al, vergi iadesini nasıl harcayacağını biliyorum.
Everything. I admit how I was overpoweringly attracted to him... or whatever, but, you know, I point out that he could have... handled things differently, and he really did not know me at all.
Her şey.Ona nasıl bağlı olduğumu itiraf ettim ya da herneyse işte ama bilirsin, Bir şeylerle nasıl başa çıktığına ve beni gerçekten hiç tanımadığına dikkat çektim.
I don't know how I could have missed you in that shirt.
Bu gömlekle seni tanıyamadım.
I don't know how you could even consider that.
Bunu nasıl düşünebildiğini bile anlayamıyorum.