How dare you say that Çeviri Türkçe
124 parallel translation
How dare you say that!
Ne cüretle bunu dersin!
- How dare you say that!
- Bunu ne cüretle söylersin? !
How dare you say that?
Ne demek istiyorsun?
How dare you say that?
Nasıl böyle bir şey söylersin?
How dare you say that!
Bunu söylemeye nasıl cesaret edersin?
Quiet! How dare you say that?
Nasıl böyle söylemeye cesaret edersin?
How dare you say that!
Bu ne cüret!
You bitch, how dare you say that!
Onun hakkında konuşmak sana mı kalmadı!
Jew, how dare you say that to me!
Yahudi, bunu söylemeye nasıl cesaret edersin!
How dare you say that about my son?
Bunu sen mi söylüyorsun? Bu ne küstahlık oğluma nasıl hakaret edersin!
How dare you say that?
Ne cüretle bunu söylersiniz?
How dare you say that?
Doğru, değil mi?
How dare you say that to me when I've given you my royal word.
Sana bir kraliyet sözü vermişken bunu bana söylemeye nasıl cüret edersin?
How dare you say that!
Ne yüzle bunu söylersin!
- How dare you say that.
- Bunu nasıl söyleyebilirsin!
How dare you say that.
Ne cüretle bunu söylersin!
How dare you say that about an officer of the United States Army, sir?
Birleşik Devletler Ordusu subayına nasıl böyle dersiniz, efendim?
How dare you say that word to me?
Benim için o kelimeyi nasıl kullanabilirsin?
- How dare you say that? !
- Bunu nasıl söyleyebilirsin?
Fool! How dare you say that to me?
Salak karı, ne hakla bana böyle diyorsun?
How dare you say that!
Ne cüretle bunu dersiniz ;
How dare you say that when your rotten hotel is full of rats anyway?
Şu berbat otelinin her tarafı fare kaynarken ne cüretle böyle bir şey söylersin sen?
- How dare you say that.
Sakin olmamı söyleme bana!
How dare you say that to my face?
Bunu söylemeye nasıl cüret edersin?
How dare you say that to me.
Bunu ne cesaretle söylersin?
How dare you say that to her?
Ona bunu ne hakla söylersin?
What! How dare you say that!
Ne cüretle böyle bir şey söylersiniz?
! How dare you say that.
Ne cüretle böyle bir şey söylersiniz?
How dare you say that?
Bunu ne cüretle söylersin? !
God, how dare you say that about me and Michael?
Tanrım! Bunu söylemeye nasıl cüret edersin.
Mother, how dare you say that!
- Anne, bunu ne cesaretle söylersin?
- How dare you say that?
- Bunu nasıl söylersin!
How dare you say that!
Ne cesaretle bunu söylersin?
How dare you say that, when I never got over my father's death.
Daha babamın hatırası taze iken, bunu söylemeye nasıl cesaret edersin.
How dare you say that in front of him?
Bunu onun önünde söylemeye nasıl cüret edersin?
HOW DARE YOU SAY THAT TO ME AFTER BEING TOGETHER FOR NINE MONTHS?
Birlikte geçirdiğimiz dokuz aydan sonra böyle bir şeyi nasıl söylersin?
How dare you say that!
Bunu nasıl söyleyebilirsin!
How dare you say that?
Ne cüret bunu söylersiniz?
How dare you say that?
Bunu nasıl söylersin?
- How dare you say that- -?
- NasıI böyle dersin?
How dare you treat God like that!
Ne cesaretle Tanrı'yı böyle sayıyorsunuz!
How dare you say that.
Millet insan ruhunu anlayabilmiş nadir ressamlardan birisi. Bunu nasıl söylersin?
How dare you say a thing like that?
Ne cesaretle böyle bir şey söylersiniz?
Oh, how dare you to say that?
Nasıl bunu söylersin? Ben elimden geleni yapıyorum.
How dare you face a customer and say that!
Ne dedin? Müşterinle ne hakla böyle konuşursun? !
How dare you say something like that!
Böyle bir şey söylemeye nasıl cürret edersin!
How bloody dare you say that?
Bunu ne cüretle söylersin?
How dare you stand there and say that to me?
Nasıl orada dikilip de bana bunu söyleyebiliyorsun?
How dare you say something like that to me!
Nasıl bana böyle bir şey söylersin!
How dare you to say that to my face?
Gözümün içine baka baka nasıl bunu söylersin?
How dare he say that to you?
Söylediği şeye nasıl güvenebilirsin?