Hunted Çeviri Türkçe
1,609 parallel translation
Unfortately, they were hunted to extinction in the'30s.
Ne yazık ki, 1930'larda nesilleri tükenene kadar avlandılar.
But if she survives, being constantly hunted by the Wraith is no life for a child.
Ama eğer kurtulursa Wraith'ler tarafından sürekli takip edilmek bir çocuğa göre bir yaşam değil. Bunu biliyorsun. Eğer onun gerçekten yaşamasını istiyorsan onu bırakman gerekiyor.
And even though Women deny it, they Want to be hunted.
Ve kabul etmemelerine rağmen kadınlar da avlanmak ister.
I was hunted once.
Bir keresinde avlamıştım.
I'm hunted cos I want to stop them taking over the galaxy.
Beni tüm galaksiyi ele geçirmelerini durdurmak istediğim için avlıyorlar.
Are otters routinely hunted in Hammersmith?
Hammersmith'de su samurları mı avlanıyor?
If this old Carl disappeared with the money you knew that I would have continued and even hunted.
Burada eski Carl eğer nakitle ortadan kaybolsaydı biliyorsunuz, onun arkasından gider, sonunda onu indirirdim.
Since then I've been shot at, beaten and hunted like an animal.
O zamandan beri, vuruldum, dövüldüm, bir hayvanmışım gibi avlandım.
Especially now they're being hunted by Uther.
Özellikle de şu an Uther onları öldürürken.
There is one more thing to be hunted.
Avlanmak için bir şey daha var.
I always thought you were the lamb to be slaughtered, when all along it is they who are hunted.
Senin avlanması gereken bir kuzu olduğunu düşünmüşümdür hep. ... ama avlanan daima avcılar oldu.
Those we missed, we hunted down.
Avlyamayıp kaçırdıklarımız bizi avladı.
When Cross leff the Fraternity, Sloan hunted you down.
Cross, Kardeşlik'ten ayrıldığında Sloan senin izini buldu.
"Satou's" are being hunted nationwide.
Bütün ülke "Sato" ların peşinde.
That he would be hunted. That his fate was tied to the fate of millions.
Av olacağını biliyorsanız Kaderinin milyonların kaderine bağlı olduğunu.
- He was the one that hunted her down.
Onun peşinden yüzlerce kasabaya gitti.
These trinkets, the furniture she hunted down...
Şu pılı pırtı, zorla aldığı şu mobilyalar...
Once hunted relentlessly, now only 10,000 or so remain.
Bir dönem dikkatsizce avlandıkları için, şimdi sadece 10.000 kadar kalmışlardır.
Usually I am the hunted.
Genellikle hep avdım.
My bloodhound-like instincts must have hunted them down while my other parts were throbbing to Duran Duran.
Bir yanım Duran Duran için atarken dedektif misali içgüdülerim onları buraya getirmiş olmalı.
You're the ones who started it. You hunted us.
Bizi avlayıp, bunu başlatan sizsiniz.
We're being hunted, and we have no idea by who. How, why?
Peşimizdeler ama kim olduklarını bile bilmiyoruz ya da neden ve nasıl olduğunu.
You think you deserve this, to be hunted, after all that you've done.
Yaptığın onca şeyden sonra, bunu hak ettiğini düşünüyorsun.
So you turn your back on your own kind while we're all out there being hunted down?
Hepimizi birer hayvan gibi avlarlarken, kendi türünden olanlara sırtını mı döndün?
You have no idea what it's like to be hunted to live on the street to break into the home of the last person on earth you'd expect to help you because she was your only hope
Birilerinin peşine düşmesinin, sokaklarda yaşamanın, ve tek çaren bu olduğu için sana yardım etmesini umduğum son kişinin evine zorla girmenin nasıl bir şey olduğuna dair, en ufak bir fikrin bile yok.
When you're being hunted, paranoia is inevitable.
Eğer avlanıyorsanız, paranoya kaçınılmazdır.
Well, if he's being hunted, he shouldn't be staying at your place.
Peki, eğer peşinde biri var ise, senin evinde kalmamalı.
When your father left the ninja for the sake of a few coins who hunted him down and killed him?
Baban biraz para için ninjalıktan ayrıldığında onu kim yakalayıp öldürdü?
I'm being hunted, like you.
Benim de peşimdeler, tıpkı senin gibi.
Someone must have hunted them down and killed them ten years ago.
Birisi onları on yıl önce avlayıp öldürmüş olmalı.
He found an old moose, and for three days hunted the moose until the moose tired and Buck brought him down. "
Geyik yorulana dek onu üç gün takip etti ve sonunda onu alaşağı etti. Geyiği öldürdü mü?
- Pieter Van Helsing hunted and killed two of the harpies.
- Pieter Van Helsing harpielerden iki tanesi öldürmüş.
HUNTED FOR THREE MURDERS
ÜÇ CİNAYETTEN ARANIYOR
I'll remember that next time I'm being bow-hunted.
Bir dahaki sefere geyik olarak avlanırsam, bunu hatırlayacağım.
Kahlan. I was a child that was hunted.
Kahlan ben de avlanan bir çocuktum.
He has hunted the remaining Confessors into their graves.
Kalan Confessorlerin hepsini öldürdü. Sen türünün sonusun, Kahlan Amnell.
You hunted it down?
Onu avladınız mı?
- I do that, we will all be hunted.
Bunu yaparsam hepimizi avlamaya gelirler.
He managed to delay everything yesterday while we hunted through Dunlap's life, but if we don't find this creep's partner.
Biz Dunlap'ın hayatını araştırırken bu sorunları erteleyebildi ama eğer o sürüngenin ortağını bulamazsak.
I heard you tell Charmaine you hunted down Heidi and now you've gone and brought Gimme out.
Charmaine'e, Heidi'nin peşine düştüğünü söylediğini duydum. Ve şu an neredeyse, Gimme'yi ortaya çıkarmak üzeresin.
That's about the same time that Okazaki was head-hunted by a government contractor.
Bu Okazaki'nin bir devlet müteahhidi tarafından torpille işe alındığı zamanlar.
He won't rest until he's hunted me down!
Beni öldürene kadar dinlenmeyecektir.
I've hunted the world's most dangerous game.
Dünyanın en tehlikeli hayvanını avladım.
Yeah. I mean, he climbed volcanoes, he swam with the sharks, He hunted wild bore.
Yanardağa tırmanmıştı, köpekbalıklarıyla yüzmüştü, yaban domuzu avlamıştı.
I hunted her down.
Onun peşine düştüm.
- Kate, Kate, he will tell the Sheriff and you'll be hunted.
- Kate Kate, Şerif'e anlattığı zaman seni yakalarlar.
When you're being hunted, hiding isn't something you can do effectively without help.
Çünkü peşinizde birileri varken, saklanmak,... birinden yardım almadan yapılacak bir şey değildir.
MURDERER HUNTED THROUGHOUT SWEDEN
TÜM İSVEÇ'TE KATİL AVI
But he is hunted throughout Europe.
Ama bütün Avrupa'da aranıyor.
He's hunted throughout Sweden.
Bütün İsveç onun peşinde.
Are you the one who hunted all these creatures?
Bu canavarların hepsini siz mi avladınız?