Hurdal Çeviri Türkçe
621 parallel translation
Come on, get up and fight, you shivering junkyard.
Hadi, kalk da dövüş seni titrek hurdalık.
862 items, some junks are included.
862 parça, bazıları hurdalık.
If any more of my stuff falls off those camels, I could start a magician's junkyard.
Develerden biraz daha eşyam düşerse bir büyücü hurdalığı açabilirim.
The mystery and dreams you find in a junkyard.
Bir hurdalıkta bulduğun gizem ve düşler.
Number 1 33 was sent to be dismantled.
133 numara parçalara ayrılmak üzere hurdalığa gönderilecekti.
You gonna open up a hockshop when you get home?
Dönünce hurdalık mı açacaksın?
Probably wind up throwing these parts into a junk heap.
Parçalarını toplayıp hurdalığa atarız herhâlde.
What makes you so big, you can call me up to this dump...
Seni bu kadar büyüten ne, beni bu hurdalığa çağırıp...
If you were the first skipper of the "Sea Tiger"... and you ordered her sent to the junkyard at nine... what would you be doing at six?
Eğer Deniz Kaplanı'nın ilk kaptanıysan ve onu sabah saat 9'da hurdalığa gönderme emrini de sen verdinse saat 6'da ne yapardın?
- I hate to take her to the junkyard.
Onu kendi ellerimle hurdalığa götürmekten nefret ediyorum.
I dumped it up the street.
Evet. Hurdalıktan çıkardım.
It's just an old junkyard.
Sadece eski bir hurdalık.
A thing that looks like a police box, standing in a junkyard,
Polis kulübesi gibi görünen bir şey, bir hurdalıkta duruyor ve...
I don't expect to find solved in a junkyard.
Bir hurdalıkta bulunduğunu sanmıyorum.
So that when we go out of that door, we won't be in a junkyard in London in England in the year 1 96 3?
Yani kapıdan dışarı çıktığımızda 1963 yılındaki İngiltere'nin, Londra şehrindeki hurdalıkta olmayacağımızı mı söylüyorsun?
We fix them and throw out the junk
Onları bir araya toplayıp hurdalığa atıyoruz.
I call that Dr. Stone's $ 90 million mash note to Uncle Sam.
Ben buna Dr. Stone'un, Sam Amca'ya verdiği 90 milyon $'lık hurdalık diyorum.
-... I ordered it. - Damn it, man the Poseidon is too fine a lady to be rushed to the junkyard.
- Lanet olsun adam Poseidon hurdalığa atılmak için fazlasıyla iyi.
Frieda Berk. What is this all about, Lieutenant?
Telefon kulübeye geldi, hurdalığa yönlendirildim.
He's an old 400 series I saved from the junkyard.
- Eski, model 400 serisi. Onu hurdalıktan kurtardım.
- Good thinking.
Hurdalığa ne dersin?
Could be the same junkyard. And...
Aynı hurdalık olabilir.
Got it from Sammy back at Coopers Junction.
- Sammy'den aldım, Cooper'ın Hurdalığı'ndan.
Down a scrap yard.
Aşağıda bir hurdalıktan.
So I had to scrounge most of this stuff out ofjunkyards and secondhand shops.
Bu yüzden, çoğunu hurdalıktan ya da 2.el dükkânlardan yürütmek zorunda kaldım.
The wrecking'yard.
Hurdalığa.
Your guy's heading for the junkyard.
Adamınız hurdalığa gidiyor.
And I don't want to see it end up on some Defense scrap heap before we know what it's really about!
Ve biz daha neyle ilgili olduğunu anlamadan bunun bir savunma hurdalığı olarak son bulduğunu görmek istemiyorum!
Darnell's junkyard is full of official antiques.
Darnell'in hurdalığı resmen antikalarla dolu.
You can smoke out in the junkyard.
Dışarıda hurdalıkta içebilirsin.
When I said, you could scrounge through that shitpile out back, l did not mean, you could build your whole fucking car with my stuff.
Hurdalıktan otlanabilirsin derken, kahrolası arabanın tamamını benim malzememle yapabilirsin demedim.
If you do that, you can raid my junk pile for whatever you want.
Bunları yaparsan, hurdalığımdan istediğini alabilirsin.
People usually go to a junkyard looking for a bargain.
İnsanlar hurdalıklara genelde pazarlık yapmaya giderler.
The thing about a junkyard is the treasure you find is liable to be something another fellow lost.
Hurdalıkla ilgili gerçek şudur, bulduğunuz hazine başka birinin kaybıdır.
D.A.R.Y.L. Goes to the scrap yard.
D.A.R.L.Y. hurdalığa gidiyor.
Got it out of an old car in a wrecking yard.
Hurdalıktaki bir arabadan buldum.
It used to be old junk.
Eski bir hurdalık vardı.
For a time, I considered sparing your wretched little planet, Cybertron.
Bir süre, hurdalığa benzeyen Cybertron gezegenine dokunmamayı düşünmüştüm.
The airplane junkyard.
Uçak hurdalığı.
- Junkyards, right?
- Hurdalıklardan ha? - Evet.
- Yeah. Junkyards, impound lots.
Hurdalıklardan, haciz mallarından.
I'm runnin'a salvage yard, not a day-care center.
Burası bir hurdalık çocuk bahçesi değil.
There's still time to get four cardboard boxes and sleep in the junkyard.
Hala dört tane karton kutu bulup hurdalıkta uyumak için zamanımız var.
YOU'RE the one selling stolen weapons out of a fake junkyard.
Çalıntı silahları, sanki sahte bir hurdalıkta satan sen değilsin de!
Oh, hey, hey, it's okay, I got the, uh... I got the number of that guy from the auto wrecking yard.
Sorun değil, hurdalıktaki adamın telefon numarası var.
That thing been in the junkyard now more than 15 years.
O araba 15 yıldan fazladır hurdalıkta.
It made our planet a junkyard for poisonous wastes.
Gezegenimizi zehirli atıklardan oluşan bir hurdalığa çevirdiler!
Into the yard, I can have it scrapped in one hour.
Hurdalıkta bir saat içinde parçalatırım.
I left about 7 : 30.
Komiser, ben hiç doğru oto hurdalığına gittiğimi söylemedim.
Columbo, what the hell are you doing?
Sanırın sahte kaçırmayı, fidye notunu, telefonu siz düzenlediniz ve sanırım Bay Deschler'i hurdalığa siz çektiniz ve sanırım onu siz vurdunuz.
You can take Satan back to the junkyard.
Şeytan'ı hurdalığa geri götürebilirsin.