Hydrogen Çeviri Türkçe
1,131 parallel translation
As well as our hydrogen collectors.
Aynı hidrojen toplayıcılarımız gibi.
That hydrogen exhaust sure put on a nice light show.
O hidrojen salınımı gerçekten güzel bir ışık gösterisi sundu.
A substance composed of two atoms of hydrogen...
Yapısında iki hidrojen atomuyla...
It may be due to the envelope over the structure, causing hydrogen-carbon helix patterns throughout.
Yapının üzerini saran kubbe, hidrojen karbon helezon dizilimlerini boylu boyunca dağıtıyor olabilir.
You know, the hydrogen bomb.
Bu bir hidrojen bombası.
I don't even know what hydrogen is.
Hidrojenin ne olduğunu bile bilmiyorum.
I could sell you anything from a boil to a hydrogen bomb.
Sana sivilceden, hidrojen bombasına kadar her şeyi satardım.
Shall I tell you why people buy hydrogen bombs?
Niye hidrojen bombası almalısınız söyleyeyim mi?
Water is a clean-smelling substance, lacking taste, colourless, and composed by two atoms of hydrogen and one atom of oxygen.
Su tatsız, renksiz ve iki hidrojen atomu ile bir oksijen atomundan oluşan temiz kokulu bir maddedir.
Hydrogen.
Hidrojen.
Sulphur dioxide, methane,... hydrogen sulphide.
Sülfür dioksit, metan,... hidrojen sülfit
Liquid hydrogen.
Sıvı hidrojen.
Please send up gauze pads, tape and hydrogen peroxide.
Lütfen bize biraz gazlı bez, bandaj ve hidrojen peroksit yollayın.
The advent of algae farms, which now produce nonpolluting hydrogen fuel, has unquestionably helped the environment.
Doğayı kirletmeyen işlenmiş su yosunu ile hidrojen yakıtı üretimi,... çevreye şüphesiz olarak yardımı dokunacaktır.
However, this heat... given off by the river's vapour... and the herds of cattle... which exhale ammoniac... nitrogen, hydrogen, oxygen...
Yine de, nehirden kaynaklanan, buhar nedeniyle nem hissedebilirsiniz. Ayrıca, amonyak kaynağı büyük ve küçükbaş hayvanları unutmamalı. Çıkardıkları tüm o azot, hidrojen, oksijen ve kıyılara taşınan humuslu toprağı da eklemek gerek.
Though filled with explosive hydrogen gas...
İçi patlayıcı hidrojen gazıyla dolu.
Watch out for that Zeppelin. It's full of hydrogen.
Zeplin'e dikkat, içi hidrojen dolu.
Jenny, this thing's full of hydrogen.
Jenny, bu zeplin hidrojen dolu.
Fucking men like you built the hydrogen bomb.
Senin gibi lanet olasıca adamlar... hidrojen bombasını yarattılar.
Sensors indicate a hydrogen-helium composition with a frozen helium core.
Algılayıcılar hidrojen helyum bileşimi ve... donmuş helyum çekirdeği saptıyor.
42 seconds into the test, there is a sudden rise in the level of hydrogen alpha-emissions.
Testin 42. saniyesi, hidrojen alfa yayımlarında ani bir yükselme var.
This is a hydrogen atom.
Bu hidrojen atomu.
If hydrogen mixes, for example, with calendenium, it can be very volatile.
Hidrojen, mesela kalendenyumla karışacak olursa, çok parlayıcı olabilir.
But would the message mean that they have hydrogen - or they want hydrogen?
Ama bu mesaj, hidrojene sahip olduklarını mı,... yoksa istediklerini mi söylüyor?
Then we should release hydrogen into the rift, hoping they are able to detonate it.
O zaman yarığa hidrojen salmalı, ve onların bunu patlatabilmesini ümit etmeliyiz.
We have only enough power to emit hydrogen for that long.
Sadece o kadar hidrojen salacak gücümüz var.
" The bombardier beetle squirts a lethal mixture of hydroquinone and hydrogen peroxide into the face of its enemy.
" Topçu böcek, avcısının suratına hidrokinon ve hidrojen peroksitten oluşan öldürücü bir karışım püskürtür.
Here we have some hydrogen peroxide and here is some hydroquinone, and this is what's going to explode violently when we... just a minute
Burada elimizde bir miktar hidrojen peroksit ve hidrokinon bulunuyor. Ve korkunç bir patlamaya sebep olacak olan şeyler bunlarmış..
We will start with hydrogen peroxide.
Hidrojen peroksitle başlıyoruz...
The true story is that hydrogen peroxide on its own does decompose to form oxygen and water, but it needs a catalyst under the normal conditions to do that.
İşin aslı, hidrojen peroksit gerçekten de tek başına ayrışarak oksijen ve su oluşturur. Ama bunu yapması için normal şartlar altında bir katalizöre ihtiyacı vardır.
But if you put a catalyst into a weak solution of hydrogen peroxide then you're going to get a little bit of bubbling and it is a little bit warm.
Ama katalizörü zayıf bir hidrojen peroksit solüsyonuna katarsanız, o zaman biraz fokurdama olur. Ve biraz da ılıklaştı.
A bit more concentration of hydrogen peroxide And that's distinctly warm. That would work more effectively against a predator.
Biraz daha yoğun bir hidrojen peroksit konsantrasyonu ile yaparsak, belirgin şekilde ısınır ve bu da avcı üzerinde çok daha ekili olacaktır.
And by moving gradually up the slope, gradually increasing the concentration of hydrogen peroxide, we can end up with -
Ve yokuşu kademeli bir şekilde çıkarak, yani hidrojen peroksitin yoğunluğunu kademeli olarak artırarak, sonunda bunu elde edebiliriz.
Obviously, the first thing we think of when we think of bad effects of technology is hydrogen bombs and all the other ghastly inventions of destruction.
Teknolojinin kötü etkilerini düşündüğümüzde aklımıza kesin olarak ilk gelen hidrojen bombaları ve diğer korkunç yıkıcı etkili icatlardır.
- Hydrogen?
- Hidrojen?
Reconfigure hydrogen-plasma mixture to include 30 percent nitrium.
Hidrojen-plazma karışımına yüzde 30 nitrium katarak tekrar ayarla.
Elevated quantities of hydrogen, helium and trionium.
Yüksek Hidrojen, helyum ve triyonyum düzeyleri.
When the hydrogen droplets have ceased, we will live undetected amongst the blunt skulls.
Hidrojen damlaları durduğunda, yassı kafaların arasına karışıp yaşamamız gerek.
All the hydrogen sulfide down there really eats up the concrete.
Aşağıdaki tüm hidrojen sülfit insanın zihnini bulandırıyor.
I knew a hydrogen-breathing Lothra who fell in love with an Oxygene.
Hidrojenle nefes alan Lothra'nın, oksijenle yaşayan birine aşık olduğunu biliyorum.
This will cause a cascade effect that will transform the star's carbon and oxygen into elemental hydrogen.
Bu yıldızın içindeki karbon ve oksijenin hidrojen elementine dönüşmesi için zincirleme bir etki yaratacak.
I put 150 milliliters of hydrogen peroxide solution in this water bottle.
Bu su şişesine 150 mililitre hidrojen peroksid koyuyorum.
So we'll just mix this with the hydrogen peroxide solution.
Bunu hidrojen perokside katıyorum.
The outer shell is composed primarily of gaseous hydrogen and helium surrounding an icy mantle.
Dış kısmı temel olarak gaz halindeki hidrojen ve helyumdan oluşuyor ve içerideki buz kabuğu çevreliyor.
It describes the metabolism... from hydrogen sulfide into silicon dioxide.
Hidrojen sülfürü, silisyum dioksite çeviren bir metabolizmadan bahsediyor.
This ship is full of hydrogen gas!
Bu gemi hidrojenle dolu!
The hydrogen cells!
Hidrojen bölmeleri!
About those atmospheric specifications you requested for the Yalosian Ambassador... 60 percent nitrogen, 10 percent benzene and the rest hydrogen fluoride, as I recall.
Yalosian büyükelçisi için istediğin atmosferik özelikler neydi? % 60 azot, % 10 benzen, geri kalanı hidrojen florürdü hatırladığım kadarıyla.
It's drifted inside an ionized hydrogen cloud.
İçeriye iyonize olmuş hidrojen bulutu sürüklenmiş durumda.
Agreed, and I don't want to fly blindly into a hydrogen cloud either.
Kabul edildi, ve aynı zamanda o hidrojen bulutu içinde, kör bir şekilde uçmak istemiyorum.
Two part hydrogen, one part oxygen, you'll get water every time.
İki hidrojen, bir oksijen, elde var su, her zaman.