English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / I'd

I'd Çeviri Türkçe

343,886 parallel translation
During your bereavement leave, you traveled extensively, but I'd like to focus on the time you spent in Myanmar three years ago, during which time you became... quite familiar with Edward Delgado, the man who would later become
İznin sırasında sıkça seyahat etmişsin, ama ben üç yıl önce Myanmar'da geçirdiğin süreye odaklanacağım. Bu sürede Edward Delgado ile yakınlaştın, kendisi daha sonra Qalea'daki soruşturmanın odağı haline geldi ve seninle olan karışık ilişkisi ekibinde...
Honestly, I don't think you'd ever betray the mother of your child.
Açıkçası çocuğunun annesine asla ihanet edeceğini sanmam.
I'd wish you the best, but I don't think you'll need it.
Size şans dilerdim ama ihtiyacınız yok.
Tom, I said it's no one we know.
Tanıdığımız biri değil, dedim.
I don't know why he'd make any of this up.
Bunları uydurması için bir neden göremiyorum.
I'm a businessman from out of town.
Ben şehir dışından geldim, iş adamıyım.
I'll admit to him I was wrong, and then maybe you guys could go out a couple more times, and just break up normally?
Ben hatalı olduğumu kabul edeceğim siz de birkaç kez dışarı çıkarsınız sonra da normal bir şekilde ayrılırsınız.
The man that I knew... he could barely raise his voice in anger, much less escalate to murder.
Benim tanıdığım adam cinayet işlemeyi geçtim...
I'd also like the bodies of Keri Lodel and Aron Sabri brought back here so Agent Jarvis can conduct supplemental autopsies.
- Keri Lodel ve Aron Sabri'nin cesetlerinin de buraya getirilmesini istiyorum, böylece Ajan Jarvis otopsi yapabilir.
Unit Chief, earlier you mentioned, if I'm not mistaken, that the Kurjik Foreign Minister was one of the folks who had asked for the IRT's help in this matter.
Birim Şefi, yanılmıyorsam Kurjik Dışişleri Bakanı'nın da UMT'den yardım istediğini söylemiştin.
I'd only ask your indulgence.
Senden hoşgörü bekliyorum.
I swear, he'd never hurt anyone.
Yemin ederim kimseye zarar vermez.
Look, if we're right about Delgado, and he did discover the KNP's dirty little secret, if he's the man that I remember, he would have hedged his bets on the evidence.
Delgado konusunda haklıysak ve KUP'nin kirli bir sırrını keşfettiyse, benim tanıdığım kadarıyla kanıtları garantiye almıştır.
Agent Montgomery, I'd like to direct your attention to the events that took place after Mr. Delgado's death.
Ajan Montgomery, dikkatini Bay Delgado'nun ölümünden sonra olan olaylara çekmek istiyorum.
I'd do it again, and I'm now prepared to accept the consequences of my actions.
Yine olsa yine yaparım ve yaptıklarımın bedelini ödemeye hazırım.
I'd like you to be accountable.
- Hesap vermenizi istiyorum.
I'm not letting you out.
Dışarı çıkmana izin vermiyorum.
Because I knew you'd have qualms.
Şüphelerin olacağını düşünüyordum çünkü.
I've called a meeting tomorrow, for the Congressional Black Caucus, to discuss our positions, both foreign and domestic, before Monday's presidential vote.
Pazartesi günkü oylamadan önce iç ve dış meselelere dair görüşlerimizi masaya yatırmak için Kongre Siyahiler Kurulu'nu topladım.
Well, all I can say at this time, that the most important thing is unity... and the public's faith in the institution of democracy.
Şu anda sadece şunu söyleyebilirim, en önemli şey birlik, beraberlik ve halkın demokrasi kurumuna olan inancıdır.
I'd like to know, where does the attorney general stand on this?
Başsavcı bu konuda ne diyor?
Well, even if it's gum, I still prefer to step outside to chew it.
Sakız bile olsa çiğnemek için dışarı çıkmayı yeğliyorum.
Before we begin, I'd just like you to know that the president and the former president are on the line.
Başlamadan önce Başkan ile eski başkanın hatta olduğunu belirtmek isterim.
I'd like to see an Underwood administration.
Bir Underwood hükûmeti istiyorum.
Ted and I promised young Benjamin here we'd find him an adult beverage.
Ted'le ikimiz Benjamin'e yetişkin içkisi bulmaya söz verdik.
- I'd rather not.
- Almasam daha iyi.
I thought you'd stay out there campaigning till your dying breath.
Son nefesine kadar kampanyaya devam edeceğini sanırdım.
I'd like your support.
Destek vermeni isterim.
After 30 years of military service, you'd think I'd arrive prepared.
30 yıllık askeri hayattan sonra hazırlıklı olmam gerekirdi.
I'll need to run this by my State Councilor for Foreign Affairs.
Dışişleri Müsteşarı'ma danışacağım.
But I'd also like to round up the tariff to 20 %.
Ayrıca tarifeyi % 20'ye yuvarlamak istiyorum.
I can't agree to the terms without the approval of my State Councillor for Foreign Affairs.
Dışişleri Müsteşarı'mın onayını almadan kabul edemem.
You think I'd... make a good... transportation secretary?
İyi bir ulaştırma bakanı olacağımı mı düşünüyorsunuz?
Honestly... I know this sounds weird... There's no place I'd rather be.
Açıkçası... tuhaf geleceğini biliyorum... ama olmak istediğim tek yer orası.
I'd like to hold off on that.
Bunu ertelemem gerekecek.
Oh, I'd say it's a little more than that.
Biraz daha fazlasını.
Secretary of State. That's what I wanted.
Dışişleri Bakanlığı.
I'd say you were just in time to make your grand entrance.
Şaşaalı girişini yapmak için tam zamanında geldin.
I thought I'd stay a little while longer.
- Biraz daha kalırım diyordum.
I'd say they were about 15 minutes apart.
Aralarında 15 dakikalık mesafe var.
- Truck's GPS is offline.
- GPS'i çevrim dışı.
I'd rather not speculate, sir.
Tahmin yürütmek istemiyorum.
You know, you keep deciding who I am and you keep reading me wrong.
Sürekli beni tanıdığını sanıyorsun ama hep de yanılıyorsun.
I have information from abroad, from private contractors...
Yurt dışından, özel askeri şirketlerden bilgi aldım.
- I thought you'd gone to bed.
- Yattığını sandım.
I saw Francis out there.
Dışarıda Francis'i gördüm.
I'd recognize him anywhere.
Onu nerede görsem tanırım.
Because if Bob or Terry were the ranking member, I'd be talking to them.
Bob veya Terry kıdemli üye olsaydı onlarla konuşurdum.
For the good of the party, I'd prefer Mr. Walker not testify.
Parti için Bay Walker'ın tanıklık etmemesini yeğlerim.
- I'd like you to leave my office.
- Çık odamdan.
When you have a moment, I'd like to sit down and ask you some questions about Lisa Williams.
Vaktin olduğunda sana Lisa Williams'ı sormak istiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]