I'll tell you Çeviri Türkçe
25,846 parallel translation
I'll tell you what's wrong with me.
- Derdin ne o zaman?
I'll tell you, as soon as you give me 10 minutes with him, face to face.
Anlatacağım en kısa sürede bana onunla on dakika verin yüz yüze.
I'll tell you what I know as soon as I know you're safe.
Güvenliğini sağlar sağlamaz bildiklerimi anlatacağım.
You show me you can be trusted, and I'll... tell you everything you want to know.
Güvenilir olduğunu bana gösterirsen bilmek istediğin her şeyi sana anlatırım.
I'll tell you later.
Sonra anlatırım.
I'll tell you what, I took her to dinner, too.
Bakın ne diyeceğim, onu akşam yemeğine de çıkardım.
Check with the prison ; they'll tell you I've made dozens of requests for visitation.
Hapishaneyi kontrol edin onu ziyaret etmek için defalarca talepte bulundum.
Well, tell me what you want done to Sam and I'll do it.
Peki, Sam'i bitirmek için ne yapmam gerektiğini söyle ve yapayım.
Didn't know if this was gonna be a good time to tell you, cos I'm not sure when I'll see you again.
Söylemek için doğru zaman mı bilmiyoru ama, seni bi daha ne zaman görürüm bilmediğim için.
Listen, if your mind is starting to go, just tell me and I'll mercy break your neck, so you don't end up in Psych.
Hey, keçileri kaçırmaya başladıysan söyle bana. Ben de boynunu kırma güzelliği yapıp, seni tımarhaneye göndertmeyeyim.
I'll tell you when I see you.
- Seni gördüğümde anlatacağım.
I'll tell you everything in time, but there are rules, a playbook.
Zamanı gelince her şeyi söyleyeceğim ama oyunun kuralları var.
I'll tell you who you are.
Sana kim olduğunu söyleyeceğim.
You show me you can be trusted, I'll tell you everything you want to know.
Güvenilir olduğunu bana gösterirsen bilmek istediğin her şeyi sana anlatırım.
- Yeah, I'll put it down when you tell me what the hell you're doing with my computer.
- Bilgisayarımla ne halt ettiğini söylediğinde indireceğim silahımı.
If by the end of the dinner you feel that you still want to call Coombs and tell her about my mistake, I'll handle the consequences.
Yemeğin sonunda yine de Coombs'u aramak ve hatamı söylemek istersen sonuçlarına katlanırım.
You tell me and I'll tell you!
Sen söylersen ben de söylerim!
Look, I'll tell you what I know.
Bak. Bildiklerimi anlatacağım.
What's going on? All right, I'll tell you.
Tamam, söyleyeceğim.
I'll tell you when to stop.
Sana ne zaman duracağımı söyleyeceğim.
But I'll tell you...
Ama sana söyleyeceğim...
I'll tell you what happened.
Neler olduğunu söyleyeceğim.
In fact, I'm gonna tell you just how smart you are, in case you don't already know.
Hatta bunun farkında değilsen ne kadar akıllı olduğunu belirtmek isterim.
Now, when I tell you, you'll open your envelopes and you'll find a card which will have up to nine sororities on it.
Şimdi size söylediğimde zarfları açacak ve dokuz eve kadar seçenek göreceksiniz.
Don't worry, I'll tell all your hippie friends that you fought them off with flowers and rainbows.
Merak etme, hippi arkadaşlarına çiçekler ve gökkuşağıyla savaştı derim.
I'll tell you what.
Bak ne diyeceğim.
You tell me or so help me God I'll...
Bana söyle yoksa Tanrı yardımcın olsun...
- I'll tell you if you gimme a ride.
- Bir tur verirsen anlatırım.
And I'll kill you if you tell him I was.
Burada olduğumu söylersen asıl ben seni öldürürüm.
I'll tell you what... It's a good thing Thawne was so organized.
Ama yine de, Thawne'ın düzenli biri olması çok iyi olmuş.
Tell me that this is all heading somewhere, and I'll stay with you.
Bunun bir yere varacağını söylersen seninle kalırım.
I'll tell your brother the thing you never could, the reason you're really down here.
Asla yapamadığın şeyi, burada olma sebebini kardeşine söylerim.
When your parents walk through it, I promise I'll tell you.
Annen baban içeri girdiğinde söz sana söyleyeceğim.
I'll never tell you.
- Sana asla söylemeyeceğim.
Oh, I'll tell you.
Söylerim tabii.
I'll tell you.
Ben söylerim.
I'll tell you what's going on.
Anlatacağım.
- Mmm. - I'll tell you right here, right now, the way to make a perfect martini.
Şimdi sana, burada mükemmel martininin nasıl yapıldığını söyleyeceğim.
And I'll tell you right here, right now, your story is bullshit. Your martini's bullshit.
Ben de şimdi sana, burada hikâyenin palavra olduğunu anlatacağım.
I'll tell you everything, all right?
Her şeyi anlatacağım.
All right, I'll tell you again, if it'll make you leave.
Buradan gitmeni sağlayacaksa bir kez daha anlatacağım.
I just need to know what you were trying to tell me about being a lifeguard, and then, I'll leave and you'll never see me again.
Cankurtaranlıkla ilgili hikâyeni öğrenip gideceğim ve beni bir daha görmeyeceksin.
And I'll tell you what we're gonna do.
Ne yapacağımızı söyleyeyim.
- I'll tell you what, I'll grab an Uber. - Richard, what...
- Aslında var ya, Uber çağırayım.
I'll tell you again.
Bir kere söylemiştim, tekrar söyleyeceğim.
I'll tell you a story that'll put you to sleep.
Seni uyutacak bir hikaye anlatayım.
I'll tell you what, why don't I spruce it up for you. Huh?
Senin için çeki-düzen vermeme ne dersin peki?
Okay, I'll tell you the truth- - as long as you answer a question first.
Tamam, gerçeği söylüyorum ; ama önce bir soru soracağım. - Tamam.
You know what? I'll just have to get, Uh, experts to tell me what kind of make and model.
O zaman ben de hangi model bu sesi çıkarır diye bir uzmana danışayım.
Well, I'll tell you what's happened with it.
Ne olduğu söyliyeyim.
Phil, I'll tell you what happened.
Phil, Ne olduğu söylim.
i'll tell you later 223
i'll tell you when i see you 17
i'll tell you a secret 44
i'll tell you that much 52
i'll tell you everything i know 24
i'll tell you what 1535
i'll tell you a story 22
i'll tell you when 27
i'll tell you something 227
i'll tell you about it later 36
i'll tell you when i see you 17
i'll tell you a secret 44
i'll tell you that much 52
i'll tell you everything i know 24
i'll tell you what 1535
i'll tell you a story 22
i'll tell you when 27
i'll tell you something 227
i'll tell you about it later 36