I'll tell you a secret Çeviri Türkçe
181 parallel translation
I'll tell you a secret...
Sana bir sır vereyim...
I'll tell you a secret.
Size bir sır vereyim.
I'll tell you a secret, sir.
Sana bir sır vereceğim.
I'll tell you a secret about my brother Michael.
Kardeşim Michael hakkında size bir sır vereceğim.
I'll tell you a secret.
Sana bir sır söyleyeceğim.
- I'll tell you a secret.
- Bir şey daha söyleyeceğim.
- I'll tell you a secret.
- Sana bir sır vereceğim.
Well, you should. I'll tell you a secret. That first waltz you remember...
Sana bir sır vereceğim, ilk valsin sana bir şey hatırlatıyordu hani...
- I'll tell you a secret.
- Sana bir sır vereyim.
Well, if you won't get mad, I'll tell you a secret.
Kızmazsan bir sır vereyim.
Did I tell you a secret? - I'll tell you a secret.
Şimdi sana bir sır vereceğim, oğlum.
And I'll tell you a secret.
Sana bir sır vereyim, Doc.
OK, I'll tell you, but keep it a secret.
Tamam söyleyeceğim ama sır olarak sakla.
I'll tell you a secret.
Oradaki bendim ama...
I'll tell you a secret.
Sana bir sır vereyim.
I'll tell you a traitorous secret.
Size haince bir sır vereyim.
I'll tell you a secret :
Sana bir sır veriyim mi?
I'll tell you a secret.
Geçekten arkadaş olduğumuza göre, sana bir sır vereceğim.
I'll tell you what the secret is to a good omelet.
Sana iyi bir omletin sırrının ne olduğunu söyleyeyim.
Hey, I'll tell you a secret.
Hey, sana bir sır vereceğim.
I'll tell you a secret no one knows, not even my parents.
Hiç kimsenin bilmediği bir sır vereceğim sana, ailemin bile bilmediği.
I'll announce what secret it is to look for and give you a clue... which will tell you what to do and where to go on shore.
Hangi sır için bakacağınızı açıklayacağım ve size ipucu vereceğim... Ne yapacağınızı ve kıyıda nereye gideceğinizi bu açıklayacak.
I'll tell you a secret if you promise never to tell anyone in the world.
Eğer kimseye söylemeyeceğine söz verirsen sana bir sır veririm.
I'll tell you a secret : I don't need two women driving me up a wall :
Sana bir sır vereyim.Beni delirtecek iki kadına ihtiyacım yok.
I'll tell you a little secret now about my life.
Sana hayatımla ilgili bir sır söyleyeceğim.
Isn't that obvious that I want to stay alone with you? I'll tell you a secret. I like you.
Bu açık değil mi ki, seninle yanlız kalmak istiyorum? Sana bir sır vereceğim.
Later, I'll tell you a terrible secret about Charles
Biraz sonra Charles hakkında korkunç bir sır anlatacağım.
I'll tell you a little secret.
Sana küçük bir sır vereceğim.
I'll tell you a secret.
Sana bir sır anlatacağım.
I'll tell you a little secret.
Sana küçük bir sır vereyim.
When you learn to keep a secret, I'll tell you.
Sır tutmaya öğrendiğinde sana da söylerim.
I'll tell you a secret.
Sana bir sır vereceğim!
I'll tell you a secret, boys.
Özlediniz demek?
If you want to pay money, you loan me one million yen... to be paid back in a year, no interest... then I'll tell you the secret of my soup free.
Madem para vermek istiyorsun, bana, bir yılda geri ödemem üzere bir milyon yen kredi ver, faizsiz tabii. Bunu yap, sana çorbamın sırrını söyleyeyim.
I'll tell you a secret.
Size bir sır söyleyeceğim.
- I'll tell you a little secret.
- Sana küçük bir sır vereyim mi?
So I'll tell you a secret.
Sana bir sır vereceğim.
I'll tell you a secret.
Sana bir sır vereyim mi?
I'll tell you a secret, Giganti.
Sana bir sir vereyim, Giganti.
I'll tell you a secret I've never told anybody before.
Sana daha önce kimseye söylemediğim bir sırrımı söyleyeceğim.
Let me go, I'll tell you a secret.
Bırak beni! - Sana bir sır vereceğim.
Come here, I'll tell you a secret.
Gel, sana bir sır vereyim.
I'll tell you a secret.
Sana bir sır vereceğim.
I understand you're not very skilled yet in the secretarial arts but I'll tell you a secret :
Sekreterlik konusunda henüz çok tecrübeli değilsin ama sana bir sır söyleyim :
I'll tell you a secret..
Sana bir sır söyleyeceğim.
I'll tell you a secret..
Bir sır söyleyeceğim.
I'll tell you a secret.
Bir sır söyleyeceğim.
I'll tell you a secret, if you promise not to tell anybody.
Kimseye söylemezseniz, size bir sır veririm.
I'll tell you a little secret.
Sana bir sır vereyim.
I'll tell you a secret, Bart. Every time I'm worried about Mom and Dad...
Sana bir sır vereceğim Bart. Ne zaman babam ve annem hakkında endişelensem...
Well, I'll tell you a secret, Mr. Edward Jordon.
Peki, Bay Edward Ürdün, bir sır söyleyecektir.