I'll tell you when i see you Çeviri Türkçe
78 parallel translation
I'll tell you when I see you.
Görüştüğümüzde söylerim.
I'll tell you when I see the dough, maybe.
Mangırı gördüğümde belki sana söylerim.
I'll tell you when I see you.
Görüştüğümüzde sana söylerim.
I just wanted to call and tell you that you can expect the escrow to close around the 10th of February. - I'll believe it when I see it.
İşin, 10 Şubat gibi hallolacağını haber vermek istedim.
I'll tell you that when I see you in New York.
New York'ta görüştüğümüzde sana anlatırım.
I'll tell you when I see you.
Seni gördüğümde anlatırım.
Well, I'll tell you, I'd sure hate to see his review when you write it.
Yerin dibine batırırsınız herhalde.
No, I'll tell you when I see you.
Hayır, sizi gördüğümde söyleyeceğim.
You didn't tell me when I'll see you again.
Seni tekrar ne zaman görebileceğimi söylemedin.
I always hope that there, in the hollow of a wave, there'll be a... How do you tell, when you see,
Hep umut ediyorum orada, o dalganın içinde nasıl anlatayım, gördüğün anda...
When I tell you, you'll come and see me.
Ve sana haber verdigim zaman beni görmeye gelirsin.
And when I tell you, then you'll understand, and then you'll see that I'm right.
Birşey söyleyecem sana. Ve sana söylediğimde anlayacaksın, ve benim haklı olduğumu göreceksin.
I'll tell you all about that when I see you.
Görüştüğümüzde her şeyi anlatırım.
I'll tell you more when I see you.
Ayrıntıları görüştüğümüzde anlatacağım.
- I'll tell you when I see you.
- Anlaşıldı.
- I'll tell you when I see you.
- Telsizden olmaz. Görüştüğümüzde söylerim.
- l'll tell you when I see you.
- Görüştüğümüzde anlatırım.
I'll tell you when I see it.
Görünce ben haber veririm.
I'll tell you when I see you.
Döndüğümde anlatırım.
I'll tell you what when I open my own place this is exactly what you won't see.
Sana birşey söyleyim mi, kendi yerimi açinca böyle şeyler olmayacak.
I'll tell you the rest when I see you.
Geri kalanını seni gördüğümde anlatacağım.
Well, I came today to tell you, to see your face when I tell you that'll never, ever happen.
Bugün buraya şunu söylemeye geldim, bunu senin yüzüne söylemek istedim, bu asla olmayacak.
I'll tell you about it tomorrow when I see you.
Yarın görüşünce anlatırım. Hoşçakal.
When we see her I'll tell you.
Onu gördüğümüzde, sana söylerim.
I'll tell you when I see you.
Seni gördüğümde söylerim.
Unless they're acting, and I'd like to think I can tell the difference there comes that moment when, if you're looking if you're really looking you'll see exactly who she is.
Rol yapmadıkları sürece o an geldiğinde eğer bakıyorsanız eğer gerçekten bakıyorsanız onun gerçekten kim olduğunu görebilirsiniz.
I'll tell you when I see you.
Görüştüğümüzde anlatırım.
When I see that, I'll tell you what you want. But remember,
Gördüğüm zaman, istediğiniz şeyi söylerim.
Well, I'll tell you what, I'll see you when I get home.
Bak ne diyeceğim, eve gidince konuşuruz. Hoşça kal.
It's a little too early to tell, but I know when he wakes up, he'll be happy to see you.
Bunu söylemek için biraz erken, ama biliyorum ki uyandığında seni görmek onu mutlu edecek.
I'll tell you all about it when the kids and I come in to see you, OK?
Sean, bunları çocuklarla yanına geldiğimde anlatırım, tamam mı?
I'm sure you'll see that gratitude in her eyes when you tell her.
Ona söylediğinde kızın gözlerinde minnettarlık göreceğine eminim.
Well, I'll tell you, I know a lack of motivation when I see it.
Bak ne diyeyim, motivasyon eksikliğini görünce anlarım.
I'll tell you when I see you.
Gelince anlatacağım.
Uh... I'll tell you when I see you, but things... They didn't work out the way I planned at all.
Olanları yüz yüze anlatırım ama işler planladığım gibi yürümedi.
I bet you'll remember to tell him to go to hell... when you see him.
Eminim Sidney'i gördüğünde ona cehenneme gitmesini söylemeyi hatırlarsın.
Why don't you go home and when I see Juan I'll tell him to meet you there. That you're worried. Okay?
Sen eve git, ben de Juan'ı görünce senin yanına gelmesini ve çok endişelendiğini söyleyeyim.
- I'll tell you all about it when I see you.
Buluştuğumuzda her şeyi anlatacağım.
I know I shouldn't tell you, but you'll still be surprised when you see it.
Söylememem gerekirdi biliyorum, ama gördüğünde yine de şaşıracaksın.
You forget you ever saw us here, and I'll forget to tell Kathy about your "exchange" when I see her tomorrow.
Burada olduğumuzu unut ben de Kathy'e, yarın onu gördüğümde senin "ayarlama" fikrinden bahsetmeyi unutayım.
I'll tell you when I see you.
Seni tekrar gördüğümde söylerim.
He's--I'll tell you all about it when I see ya.
Aslında tüm bunları döndüğünde konuşuruz.
Not sure exactly. I'll tell you when I see her.
Olabilir, pek emin değilim.
I'll tell you about it when I see you.
Seni gördüğümde anlatırım.
I'll tell you when I see you next year.
Görürsem seni, Seneye söylerim.
I'll tell you when I see you, all right?
Gelince anlatırım, tamam mı? Tamam, dostum.
Um, you know, I'll tell Cam when I see her.
Cam'i gördüğümde ona söyleyebilirim mesela.
When I next see your dad, I'll tell him to collect you and take you there.
Babanı bir dahaki görüşümde,... seni oraya götürmesini söyleyeceğim.
When you see him, tell him I'll be there with the tapes.
Onu gördüğün zaman, kasetlerle orada olacağımı söyle.
'Cause I'll tell you what, I'm getting first dibs on this. And you'll see tomorrow if it's better when you come in here and you'll go, "Good God, who's been in here?"
Çünkü bu benim ilk seferim olacak ve yarın geldiğinde daha iyi mi değil mi göreceksin.
I'll tell you when we can't see.
Seni göremediğimiz zaman söylerim.