I'm all over the place Çeviri Türkçe
253 parallel translation
The rumors of the relationship between you two were all over the place and everyone was talking about you two. So, I'll just relay the stories that I've heard from others.
İnsanların orada burada konuştuğunu görüp duyduğum dedikoduları sana anlatacağım.
She was all over the place. I had to help her.
Dağılmıştı.Yardım ettim.
And I'm spreading sunshine all over the place
# Güneş ışığını saçıyorum her yere...
So now I'm all over the place.
Yani her yerde olacağım.
I ran all over the place trying to catch up to you.
Seni bulmak için her tarafı aradım.
I've been all over this country, looking for the exact right place and right people, so once I got stopped, I wouldn't have to be moving again.
Doğru yer ve kişileri bulmak için bütün taşrayı dolaştım, böylece bulunca, bir daha gitmek zorunda kalmayacaktım.
I wandered all over the place, but wound up back here like this.
Her yeri dolaştım, Ve sonunda buraya geldim.
I hate to see my things lying around all over the place.
Eşyalarımın etrafta dolanmasından nefret ederim.
I looked all over the place for her. Where is she?
Her yeri aradım.Nerede o?
I'm striking out all over the place.
Hey bütün mekanı gezdik işte.
I catch you here again, I'm gonna wipe you all over the fucking place.
Seni bir daha burada yakalarsam, evire çevire bir güzel döverim.
When I get back there, I'll kick some ass all over the place!
Oraya bir geleyim... etrafı dağıtacağım!
Jake thinks I'm all over the place looking for you.
Jake her yerde seni aradığımı sanıyor.
Alice, I'm down in the pantry with whipped cream and eggs - all over the place.
Alice, kilerdeyim ve her yerde kaymak ve yumurta var.
I've been looking all over the place for you.
Her yerde seni aradım.
I'm getting my ass kicked all over the place!
Beni her yerde dövüyorlar!
I mean, what are my friends going to think when they come over and see mousetraps all over the place?
Demek istediğim, arkadaşlarım geldiğinde her tarafta fare kapanı gördüğünde ne düşünecekler?
I gotta have shelves in the closet or she'd have them all over the place!
Tuvalette rafım olmalı yoksa mekânın tamamına sahip çıkacak!
- I'm not jumping all over the place.
- Olaylara yüzeysel bakmıyorum.
I'm shedding all over the place.
Tüyler her yere dağılıyor.
I'm going all over the place with you.
Seninle sonuna kadar gitmek istiyorum.
Maybe I should stick the barrel up my nose and blow my thoughts all over the place.
Belki de namluyu burnuma dayayıp düşüncelerimi heryere savurmalıyım.
I am not going to run all over the place trying to fix things you should have fixed years ago.
Sizin yıllar önce yapmanız gereken şeyleri düzeltmek için oradan oraya koşmayacağım.
- I been lookin all over the place for you.
- Her yerde seni aradım.
The breeze which contains the fragrance of your breath the land which has been walked all over by you - - how can I leave that place?
Havada senin nefes kokun var burada ikimiz adım adım yürüdük buradan nasıl giderim ben?
He's got a quiet suit, and I'm whooshing all over the place!
Onun takımı sessiz, ve ben etrafta svışşarak dolanıyorum!
All over the place. And I ended up here.
Her yeri dolaştım, sonunda burada karar kıldım.
Yeah, I'm going to shock the world by spreading "caca" all over the place.
Evet, her yere kaka saçarak tüm dünyayı şoka sokacağım.
You know, your man has the head of a fly and he's chasing his wife all over the place, she's trying to hide the jam so as he won't get stuck in it... – I have to stop you there.
Biliyorsun, senin adamda sinek kafası var... her yerde karısının peşine düşüyor, kadın da... kocası reçel kavanozuna düşmesin diye reçeli saklamaya çalışıyor... - Orada dur bakalım.
I feel like I'm flopping all over the place.
Her tarafım hopluyor gibi.
I'm the accountant in the place and it is me who is going down with you You get caught by blabbing your big mouth all over the place
O çeneni şayet tutmazsan, seninle beraber iflas edecek olan da benim.
I got guys out there all over the place looking for this kid.
Dışarıda her yerde adamlarım var, bu çocuğu arıyorlar.
You stick her, and then I'll shoot her before it erupts all over the place.
Hemen yap ben de o şey ortaya çıkmadan önce onu vuracağım.
I'm not the one teleporting all over the damned place!
! Bu lanet yerde oradan buraya ışınlanan ben değlim!
- I've been looking all over the place for you.
Her yerde seni aradım.
When you're through giving the place the Johnny Depp-over I hope you have the cash to pay for all this.
Eğer sonunda burayı Johnny Depp'e vereceksen umarım tüm bunları ödeyecek nakit paran vardır.
I'm putting out fires all over the place.
Ben de tüm yangınları söndürüyordum.
Look, honey, I know I've been all over the place about this, and I'm sorry.
Sürekli fikir değiştirdiğimi biliyorum. Ve özür dilerim. Ama ne olacak.
When I see it I'm going to wave it all over the place. - Are you sure?
- Döndüğümde hepsini dağıtacağım.
I've been all over the place
Çok dolaştım
Previously, a month before, I think, the Rolling Stones had been down there using that same studio, and they'd been dishing out money all over the place, you know, to keep everybody happy.
Gözlerine baktım ve ciddi olduğunu anladım. Daha önceden, galiba bir ay önce... Rolling Stones aynı stüdyoyu kullanmak için buraya gelmiş ve milleti mutlu etmek için, her yere para dağıtmışlar.
I'm going to pop, ping pong all over the place if I don't tell you.
Olanları sana hemen anlatmazsam, heyecandan ölürüm. - Neymiş?
I'm shaking all over the place, man.
Her yerim titriyor.
I'll be mobed by fans all over the place, yahooooo...
* Başıma üşüşecek * Her yerde hayranlarım
I'm just... I'm all over the place.
Herşey benim sorumluluğumda.
We see it all over the place today, but I think he originated the idea, the emotional connect to a product or service.
Bugün bu düşünce herkese malum olmuş durumda,... ama sanırım ilk fikir ondan çıktı. Ürün veya hizmete duygusal bağlılık düşüncesi.
I've called all over the place... the dealership, everywhere...
- Her yeri aradım. - Lonnie Earl'ü bilirsin.
I go around sketching girls all over the place?
Etrafta kızlarla gevezelik yaptığımı mı düşündün?
We better move this Stroon because I got neighbors all over the place.
Bu işi halledelim. Çünkü etrafta komşularım var.
Whacked. So... so, I'm throwing these races all over the place for him, right?
Ben de bu yarışların her yerinde şike yapıyorum.
- And I know you're concerned, because I haven't really memorized anything, and I've been all over the place, but believe me, on the day- - well, you know, tonight- - yeah, I really think it's gonna be salty,
Evet. - Ve hiçbir şeyi... ezberlemediğim için endişelendiğini biliyorum... ve o yerin tamamında bulundum... ama inan bana, o gün... biliyorsun, bu gece... evet, gerçekten komik olacağını sandım.