I'm doing you a favor Çeviri Türkçe
247 parallel translation
So don't think you're doing me a favor by asking me to play in your ratty show... because I'm doing you one.
O işe yaramaz gösterinde oynamamı isterken bana iyilik yaptığını falan sanma. Asıl ben sana iyilik yapıyorum.
I'm doing you a favor by knocking him off.
Onu gebertmekle sana iyilik yapıyorum.
I am the doctor here, and I'm sick and tired of this attitude of doing me a favor by allowing me to keep you alive!
Burada doktor benim. Sadece sizi hayatta tutmama müsaade ederek bana iyilik yapıyormuş gibi davranmanızdan bıkıp usandım artık!
I don't know you either, but I'm doing you a favor. I'm gonna save your life.
Bende seni tanımıyorum, fakat sana bir iyilik yapıp hayatını kurtaracağım.
I'm doing you a favor.
Size bir iyilik yapıyorum.
And I said I wouldn't. Because it would be like doing you a favor.
Ve ben sana yapmayacağım çünkü bu sana iyilik olur demiştim.
I'm doing you a favor.
Sana bir iyilikte bulunuyorum.
I'm doing you a favor.
- Aslında sana büyük bir iyilik yapıyorum.
I'm doing you a favor.
Ben sana iyilik yapıyorum.
I'm doing you a big favor.
Sana büyük bir iyilik yapıyorum.
I thought I was doing you a favor.
Sana iyilik yaptığımı sanıyordum.
What makes you think I'm doing you a favor?
Hangi davranış, sana bir iyilik yapıyormuşum gibi gelir?
- I'm doing you a favor.
- İyilik yapıyorum.
Doris, I'm probably doing you a big Favor.
Doris, muhtemelen sana büyük bir iyilik yapıyorum.
- I was doing you a favor, remember?
- Sana yardım etmeye geldim.
- I'm doing you a favor.
- Sana iyilik yapıyorum.
I'm doing you a favor by telling you now instead of in court.
Bunu mahkeme yerine burada söyleyerek sana iyilik yapıyorum.
I'm pretty much doing you a favor, taking it off your hands.
Elinizden almakla size iyilik yapıyorum.
I don't wanna go out with you... and I'm just doing this as a favor to my dad, right?
Seninle çıkmak istemiyorum... ve bunu sırf babama iyilik olsun diye yapıyorum tamam mı?
I thought I was doing you a favor.
Size iyilik yaptığımı sanıyordum.
I thought I was doing you a favor.
Sana iyilik ettiğimi sandım.
I thought I was doing you a favor bringing you and your dad back together.
Seni ve babanı tekrar bir araya getirerek iyi bir şey yaptığımı düşünmüştüm.
- You know I'm doing you a favor, don't you...
Anne, geciktiğim için özür dilerim.
You know I'm doing you a favor, don't you? Keeping you on with a work performance like yours.
Bu performansla seni işte tutmakla iyilik yaptığımın farkındasındır.
I'm doing you a favor.
Sana iyilik yapıyorum ben.
Two, I wanted you to be in the position of doing me a favor,'cause I've done one for you by coming here today.
İki, seni bana iyilik yapacak duruma sokmak istedim çünkü buraya gelerek ben sana bir iyilik yaptım.
I'm doing you a favor.
Sana iyilik ediyorum.
- I thought I was doing you a favor.
- Sana iyilik yaptığımı sanıyordum.
I'm doing you a favor.
Size iyilik yapıyorum.
I'm doing you a favor.
Sana iyilik yapıyorum..
I'm not sure I'd be doing you a favor by putting you in charge down there.
Sana burada sorumluluk vereceğimi onaylamam konusunda, pek emin değilim.
I'm doing you a favor by finishing you off.
Sona yaklaşırken sana iyilik yapıyorum.
Young man... I'm just doing you a favor.
Genç adam sana iyilik yapıyorum.
You can't see it now, but I'm doing you a favor.
Şimdi anlayamazsın. Bu sana iyiliktir.
Hey, I'm doing you a favor.
Hey, sana iyilik yapıyorum.
I'm doing you a favor.
Sana bir yararı olmaz.
If I had walked out that night for our Double D, you wouldn't have been in the tunnel doing me a favor.
Eğer o gün yıldönümüzde çalışmıyor olsaydım... Sen de bana yardım etmek için o tünelde olmayacaktın.
Still trying to stop me, even though I'm doing you a favor...
Sana bir iyilik yapıyor olmama rağmen hala beni durdurmaya çalışıyorsun.
By killing you, I'm doing "barberism" a huge favor.
Seni öldürerek berberlik mesleğine katkıda bulunuyorum.
I'm doing you a favor.
Sana bir iyilik yapıyorum.
I was wondering if you'd mind doing me a favor?
Bana bir iyilik yapar mısın diye merak ediyorum?
Honey, you may not realize it right now... but I'm actually doing you a giant favor by making you spend time with me.
Tatlım, belki sen şuan fark etmiyor olabilirsin fakat seninle zaman geçirerek sana aslında büyük bir iyilik yapıyorum.
Jerry, I got eight guys out here, hung up, doing you a big favor.
Jerry, burada sekiz adamım var, hepsi sana büyük bir iyilik yapmak için bekliyor.
You see, I'm doing you folks a favor.
Gördüğünüz gibi size iyilik yapıyorum.
Then it sounds like I'm doing you a favor.
O zaman sana iyilik yapmış oluyorum.
I'm serious, you'd be doing me a favor!
Ciddiyim, iyilik edeceksin, kes bacağımı.
It's all gonna spoil anyway, so I'm doing you guys a favor.
Zaten bozulacaklardı. Sizlere iyilik yapıyorum.
I'm doing you a favor because I respect your father, a man who is clearly ten times the lawyer you are.
Babana olan saygımdan dolayı sana bir iyilik yapıyorum! Senden en az 10 kat daha iyi bir avukat olan babana saygımdan!
I'm doing you a favor. Two thousand and I'm paying for the removal.
Size iyilik yapıyorum. 2.000 ve taşıma masraflarını da ben karşılıyorum!
I'm doing you people a favor.
- Size iyilik yapmaya geldim.
I'm doing you a big favor, believe me.
Size aslında iyilik yapıyorum, inanın bana.