I'm going to get you Çeviri Türkçe
2,363 parallel translation
Look, I'm not going to let the fact that Damon is going Keep you from an opportunity to get some answers.
Damon da gelecek diye hakkındaki gerçekleri öğrenme fırsatına engel olmayacağım.
I'm going to do whatever it takes to get you to tell me the truth.
Doğruyu söylemen için ne gerekiyorsa yaparım.
So, sorry, you don't really get to tell me what I'm going to do.
Yani affedersin, bana ne yapacağımı söyleyemezsin.
Jeffrey, I'm sorry that you couldn't make it, but I'm going to send gallons of Diet Coke over to you as soon as I get your check.
Jeffrey, gelemediğin için üzgünüm ama çekini alır almaz sana litrelerce diyet kola yollayacağım.
I have to say I'm impressed that I could get you with everything that's going on.
Bu kadar şey olup biterken seninle konuşabildiğime şaşırdım.
I'm going to go to the sickbay and I'm going to get you some morphine and adrenaline and amphetamines.
Revire gidiyorum.. ... sana biraz morfin, adrenalin ve amfetamin getireceğim.
Well, considering I'm going to your place right now to get a mixer... What do you think?
Şu anda mikser almak için sizin eve gittiğimi dikkate alırsak sence?
Assuming we don't wind up in a compactor, when we get back, I'm going to step on you.
Eğer kendimizi sıkıştırıcıda bulmazsak geri döndüğümüzde üstüne basacağım.
I'll get it... I'm making you guys so happy, I want to keep it going.
Sizi öyle mutlu ediyorum ki bunu sürdürmek istiyorum.
All right, okay, you sit there and think, and I'll get back to work and find out just exactly what the hell is going on with the logo meeting.
Pekâlâ, sen orada otur ben de işime dönüp şu logo toplantısı konusunda ne işler dönüyor ona bakayım.
Look, I really didn't want it to get back to you this way. But it's no secret this place is going through financial troubles.
Bakın bu şekilde size sırtımı dönmek istemezdim ama finansal sıkıntılarla boğuştuğunuz da bir sır değil.
I'm going to get you my notes.
- Sana notlarımı vereyim.
[sharon walker] : Do whatever you need to do To get yourself back home,'cause I'm going to be here.
Eve dönmek için ne yapman gerekiyorsa yap çünkü ben burada olacağım.
Get under here or I'm going to have to kill you!
Gir altına yoksa seni öldürmek zorundayım.
- Ed and I were just going to get one if you want to join? - Oh, oh...
- Ed ve ben bişeyler içecektik, katılır mısın?
And I'll have you know I've already spoken to the warden, and in light of your actions today, I think there's an excellent chance you're going to get your job back.
Bilmeni isterim ki, müdürünle konuştum ve bugün yaptıkların göz önüne alındığında sanırım işini geri alabilmek için harika bir fırsat yakaladın.
If I don't do this, he might, so I'm going to go through with this until you get here.
Ben yapmazsam o yapabilir. Yani siz gelene kadar biraz oyalamaya çalışacağım.
You're just going to have to sodding well get used to it, or I'll make your every waking hour a complete blinking misery!
Ya alıştığın çimlerde otlamaya devam edersin ya da ayakta olduğun her dakikayı zindana çeviririm, anladın mı?
I'm going to get you home, all right?
Seni evine götürmek için geldim tamam mı?
I'm not going to ask why because you get angry.
Niye demeyeceğim sinirleniyorsunuz doktorum.
Where am I going to get a warrant, you wanker?
Nereden arama izni alayım, serseri?
- Hm. - Benny, I'm going to call your grandma to come get you, okay?
Benny, büyükanneni arayacağım ve gelip seni alacak, tamam mı?
I'm trying to get some rapport going here, you know...
Burada dostça bir ilişki kurmaya çalışıyorum.
It's about as close to a lunch date as you and I are ever going to get, isn't it?
Bu birlikte çıkacağımız öğle yemeği ile alakalı bir şey, değil mi? Sonra görüşürüz.
I'm going to get you out of there.
- Seni oradan çıkaracağım.
I hope you weren't planning on going home tonight,'cause we got, like, 900 pages to get through, and now we're a man down.
Umarım bu gece eve gitmeyi düşünmüyordun çünkü bitirmemiz gereken 900 sayfa var ve bir adamımız eksik.
So I'm just going to tell you straight up, guys in my house want me to get information about your cookout.
Tamam, peşinen söyleyeyim. İstasyondaki elemanlar sizin piknikle ilgili bilgi sızdırmamı istedi.
I don't want to see you like this so I'm just going to keep my eyes closed until we get the antidote.
Panzehiri alana dek gözümü kapalı tutacağım. Tamam mı?
I'll do anything to get him back, and I'm not going to take you down with me.
Onu kurtarmak için her şeyi yapacağım. Seni de ateşe atamam.
I'm going to get you my shawl.
Sana şalımı getireyim.
So my parents, they just started arguing about who's going to get me, and I just decided, you know what, I'm not going to get caught up in the middle of their marital issues.
Ebeveynlerim beni almaya kimin geleceğini tartışmaya başladılar. Bende onların evlilik sorunlarının tam ortasında kalmayı istemedim.
I get to go home and study for a test that I'm going to fail or you could blow it off, and we could go grab food.
Eve gitmeliyim ve başarısız olduğum bir testi çözmeliyim. Ya da görevden kaçabilirsin ve yemek yemeye gidebiliriz. Sadece iki arkadaş olarak.
Mom, I'm just worried that you're never going to get home.
Anne, eve hiç dönemeyeceğinden endişeleniyorum.
I'm going to talk to my boss, I'm going to get you involved.
Patronumla konuşup seni buna dahil edeceğim.
As much as I'd love to count the ways he took a dump on my life for you, I really need to get going before the lack of natural light and air in here irreparably damages my circadian rhythm.
Her ne kadar babamın hayatımın içine sıçma şekillerini sana saymak istesem de buradaki doğal gün ışığı ve havanın eksikliği günlük ritmime geri dönüşümü olmayan bir zarar vermeden evvel buradan gitmem gerek.
You know, I've been so frazzled, it's hard for me to tell, but I have got to get going because I really, really, really want to catch that specialist.
Çok yıprandım ve bunu söylemek zor. Ama gitmem lazım çünkü o uzmanı yakalamayı gerçekten çok istiyorum.
Well, I'm going to get undressed and re-dressed, - and I'll see you in a couple of minutes. - All right.
Gidip üzerimi değiştireyim, bir kaç dakika sonra'seninle'görüşürüz.
I'll tell you what, this is what I'm going to do. I'm gonna get an arrest warrant and I'm gonna have every cop on the street looking for him and Ruskin.
Tutuklama emri çıkartacağım ve sokaklardaki bütün polislerin onu ve Ruskin'i aramalarını sağlayacağım.
Henry, whatever your problem is, and I am guessing there is one, you will get over it, just like I am going to get over this somehow.
Henry, her ne sorunun olursa olsun, sanırım şuan birtane var, inan bana bunu çözeceksin... Tıpkı benim bunu bir şekilde çözeceğim gibi.
I'm going to get you back!
Sizi ele geçireceğim!
I'm going to need you to get your source To agree to a trade for the video fast.
Senden hızlı bir şekilde kaynağın ile konuşmanı ve videonun takası için anlaşmanı istiyorum.
I'm going to get married again today. You what?
Bugün tekrar evleniyorum.
That's why I'm going to do whatever it takes to get him out of wherever you two put him.
İşte bu yüzden siz ikiniz onu nereye koyduysanız ve ne gerekiyorsa elimi korkak alıştırmadan yapacağım.
I'm going to leave this room, and then I'm going to get Gabe out of West Campus, and we're going to get out of here and far, far away from you, and there's nothing, nothing
Şimdi bu odayı terk edeceğim ve Gabe'i de Batı Kampüs'ünden kaçırdıktan sonra buradan çıkacağız ve sizlerden çok ama çok uzaklara gideceğiz. Ve beni durdurabilmek için yapabileceğiniz hiç ama hiçbir şey yok.
Listen, you get divorced, I'm going to be the one nine months from now in the maternity ward telling you to breathe and taking all the abuse.
Dinle, sen boşanırsan 9 ay sonra doğumhanede nefes al diyen ve bütün küfürleri yiyen ben olacağım.
You and I are going to have a long talk later, you understand? Get him up!
- İkimiz sonra uzunca bir konuşma yapacağız, anladın mı beni?
I'm going to my car to get a chainsaw and when I get back, you're going to tell me which one of you is the undercover cop.
Elektrikli testere almak için arabama gidiyorum. Döndüğümde hanginizin sivil polis olduğunu söyleyeceksiniz.
Claudia, if you don't get out of my way, I'm going to have to kill you.
Claudia, eğer yolumdan çekilmezsen seni de öldürmek zorunda kalacağım.
If you don't get out of my house right now, I'm going to call the police.
Eğer evimden hemen çıkmazsanız polis çağıracağım.
Fucking hell, I'll buy you a new glass if you're going to get so menstrual about it.
Lanet olsun, bu kadar dırdır yapacaksan sana yeni bardak alırım.
I'm working on. And you're going to get that by proving the founding fathers built an atom bomb, which you cannot produce.
O kurtarma notunu Kurucu Babalarımız'ın icat ettiğini söylediğin ama bir türlü ortaya çıkaramadığın atom bombasıyla mı alacaksın?