I'm going up there Çeviri Türkçe
397 parallel translation
We're going in there, and you'll back me up on everything I say or do.
İçeri giriyoruz, orada her dediğimi veya yaptığımı destekleyeceksin. - O güzel kafana girdi mi?
And I'm not going to give you up unless there's a darn good reason.
Ortada iyi bir neden olmadıkça senden kolay kolay vazgeçmeyeceğim.
I'm going to put a bronze plaque right up there.
Bronzla kaplatacağım.
I'm going to write you a note to the caretaker up there...
Bekçiye vermen için bir not yazacağım.
- No, I'm not going up there.
- Oraya gitmiyorum.
I'm going to look up at six o'clock, and there he'll be.
Saat altıda başımı kaldırıp bakacağım, ve orada olacak.
I'm going up to a meeting there now.
Toplantıya gidiyorum. Onlarla konuşana dek bekle.
Because if you would, I'm going up there Friday afternoon.
Çünkü eğer isterseniz, bu cuma günü öğleden sonra oraya gidiyorum.
I'm going to stay up there for a while try and pick up a couple of baby gorillas. Make the trip pay for itself.
Orada biraz daha kalıp bir iki yavru goril yakalamaya çalışacağım.
I'm terribly sorry, Tim. Speak up. I had no idea Geoffrey was going to be there and that we would get into such a big hassle.
Geoffrey'nin orada olacağını ve tartışmaya gireceğimizi bilmiyordum.
I'm simply going up there to visit my niece. And while I'm there, I'll get a look at my orphan. But -
Sadece yeğenimi ziyaret edeceğim ve hazır gitmişken, yetimimi göreceğim.
It's the only chance I've ever had and I'm going up there to get it, even if I have to crawl, now will you leave me alone?
Dünyada elime geçen tek şans bu ve oraya çıkıp o parayı alacağım, sürüne sürüne de olsa, şimdi beni yalnız bırakacak mısın?
Doc, I'm going back over there and tell Bart about this whole mess if I have to hit him over the head and tie him up.
Doktor ahıra döndüğümde eğer kafasına vurup Bart'ı sakinleştirebilirsem bütün bu meseleyi anlatacağım.
Come on, lads. Well, if there's nothing to see up on deck, I'm going back to bed. Good night.
Görecek bir şey yoksa ben yatağıma dönüyorum.
I'm going to come up there and help you.
Oraya gelip sana yardım edeceğim. - Aptal olma.
- I'm going up there to see something.
Bir şeye bakacağım.
I'm going to give you all the hell in the Bible, and if you don't like it, fix it up with the Lord because the Lord put it there.
İncilin söyledikleriyle sizleri azarlayacağım, eğer hoşunuza gitmezse, bunu Tanrı ile halledin. Çünkü bunları oraya koyan Tanrının kendisi.
I think there's going to be news up at Kyle Manor.
Sanırım Kyle malikanesinden haberler alacağız.
I'm not going to stay up there all alone,
Yukarıda tek başıma kalmayacağım.
I'm marching up and I'm gonna knock and find out what's going on in there.
Eve gideceğim, kapıyı çalacağım ve orada neler döndüğünü bulacağım.
Dr. Floyd, I hope you don't think I'm being too inquisitive but perhaps you can clear up the big mystery about what is going on there.
Dr. Floyd, belki fazla meraklı olduğumu düşüneceksiniz ama oradaki muammayı belki siz çözersiniz.
Well, sir if I'm going up there, I don't know why...
Şey, efendim eğer oraya gideceksem, ve nedenini bilmezsem...
What am I going to do up there with two girls?
İki kızla birlikte ne yapacağım ben orada?
I'm not going to sit there locked up like a rat.
Orada kapana kısılmış fare gibi oturmayacağım.
You pick up the bags, I'll go see if there's another flight going out.
Sen çantaları al, ben de gidip başka uçuş var mı, bir bakayım.
Right, I'm going up there anyway
Doğru, ama yinede bilmem gerekiyor.
Nothing going in or out. I'm sitting there in this crummy officers club and this guy comes up to me and says...
Ona her baktığımda kusmam geliyor.
- I ain't going back up there.
- Bir daha uçmam bayım.
Even so, I'm afraid she's not going to be happy to see me up there.
Ama yine de, korkarım ki beni orada görmekten pek memnun olmayacak.
- I'm going up there.
- Ben oraya gidiyorum.
See, I lost my I.D. In a flood... and I was wondering, since you're going in there anyway... could you pick me up some Old Harper's... hard stuff?
Bakın, hüviyetimi selde kaybettim de... nasıl olsa oraya girdiğinize göre, belki... bana biraz Old Harper alır mısınız... alkollü içki?
I'm going up, my little girl is there too
Ben yukarı çıkıyorum, küçük kızım da orada
I'm going up there.
Ama oraya gideceğim.
And comes November 14, I'm going to be standing up there at the annual CCA management meeting.
14 Kasım geldiğinde, CCA'nın yıllık yönetim toplantısında ayağa kalkıp şöyle diyeceğim :
I think the answer is something fishy's going on up there!
Bence yukarıda tuhaf bir takım dolaplar dönüyor.
So I'm going back up there to Somafree.
Bu yüzden Summer Free'ye yine gideceğim.
I'm going to go over and tell her there's a time to put up and a time to shut up.
Oraya gidip küçük bayan Chambers'a, bir ifade etme zamanı, bir de susma zamanı olduğunu söyleyeceğim.
I'm going up there, Elliot.
Yukarı gidiyorum Elliot.
In a few years I bet you're even going to immortalize us... by putting our pictures up there on your wall.
Kalıbımı basarım, birkaç yıla kalmadan bizi ölümsüzleştirip... resimlerimizi duvarına asacaksın.
Just then... Just then was when I got up there, and I saw Lisa going towards Father, and all of a sudden a huge wave hit the side of the boat, and he was washed overboard instantly.
Tam o sırada... oradan kalkmıştım ve Lisa'nın babasına doğru gittiğini gördüm büyük bir dalga aniden tüm tekneye vurdu ve Ethan aşınmıştı.
I'm going up there this weekend if I have to bust into the place.
Bu hafta sonu baskın yapıp, oraya gideceğim.
- I'm going up there.
- Ben yukarı gidiyorum.
- I'm not going there. If I can't get him to change that mark you'll make it up in summer school.
Notunu değiştirmezse, yaz okuluna gidersin.
I'm going up there.
Ben oraya gidiyorum.
Seriously speaking, if I'm going in to bag somebody there's nobody I'd rather have backing me up.
Şaka bir yana, ortağımı seçme şansım olsaydı hiç tereddütsüz yine onu seçerdim.
And you don't have to tell me how terrible I'm going to feel if I'm not there to pick up the pieces.
Ve bana durumu toparlamak için orada olmazsam ne kadar berbat hissedeceğimi söylemene gerek yok.
I'm going up there.
Oraya gidiyorum.
The minute I get up there, she's going to bet that I can't strike like she did, and she'll be right.
Buradan kıçımı kaldırdığım anda onun gibi oynayamadığımı düşünecek ve haklı da.
What's she going to say when I don't show up for dinner for the next 20 years to life? [DOORBELL RINGS] There's the long arm of the law!
Oh, sanırım dışarı çıkıp eski günlerin hatırına birkaç popo koklayacağım.
Even it is a ruin up there I'm still going back.
Orası bir yıkıntı bile olsa, geri dönmeliyim.
So shaking all over, I went to the construction site of a building... going up on 2nd Avenue and signed a lease... on a two and a half bed-sitter apartment... that isn't even there yet.
Caddede yükselen bir inşaata gidip... henüz ortada olmayan... iki buçuk odalı bir daire için... sözleşme imzaladım.
i'm going home 825
i'm going out tonight 18
i'm going to sleep 71
i'm going to work 99
i'm going to die 127
i'm going to take a shower 34
i'm going crazy 146
i'm going to school 41
i'm going home now 31
i'm going to kill you 225
i'm going out tonight 18
i'm going to sleep 71
i'm going to work 99
i'm going to die 127
i'm going to take a shower 34
i'm going crazy 146
i'm going to school 41
i'm going home now 31
i'm going to kill you 225
i'm going to bed 414
i'm going to bed now 24
i'm going to go home 29
i'm going to the bathroom 78
i'm going to 311
i'm going out 251
i'm going to tell you something 34
i'm going now 157
i'm going away 71
i'm going anyway 19
i'm going to bed now 24
i'm going to go home 29
i'm going to the bathroom 78
i'm going to 311
i'm going out 251
i'm going to tell you something 34
i'm going now 157
i'm going away 71
i'm going anyway 19