I'm listening to you Çeviri Türkçe
827 parallel translation
I'll tell her you asked me up here to play for you. Her future husband, the Baron, talking with a servant, listening to her sing.
Beni çağırıp şarkı söylettiğini, müstakbel kocasının hizmetçiyle oynaştığını anlatırım.
And the very fact that countless thousands of you are listening in tonight is proof to fling in the teeth of these cynics and skeptics that the public does care and does propose to do something about the appalling conditions I have tried to describe tonight.
Bu akşam binlerce kişinin dinliyor olması bile anlatmaya çalıştığım korkunç şartlara halkın duyarlı olduğunun ve bir şeyler yapmak istediğinin bir kanıtı.
But listening to you right now, I'm happy... yet I want to cry.
Ama şu an, seni dinlerken, mutluyum yine de ağlamak istiyorum.
I've been listening to Mr. Garmes and thought you might help me out.
Bay Garmes'ı dinliyordum ve bana yardım edebileceğinizi düşündüm.
I'm listening. - I'd like to talk to you not these characters.
- Seninle konuşmak istiyorum bu tiplerle değil.
- I'm sick of listening to you.
- Seni dinlemekten bıktım.
I'm listening to you.
Seni dinliyorum.
I was just listening to the music. - Well, do you like the way we play?
- Beğendin mi çalışımızı?
Oh, but I'm listening to you, Your Honour.
- Sizi dinliyorum efendim.
Mae never liked you, and she's right not to and I'm sick and tired of listening.
Mae seni hiç sevmezdi, çok haklıymış.. ... ve seni dinlemekten bıktım artık.
I hope a lot of you guys were listening because I have something I want you to do for me.
Çoğunuz dinliyorsunuzdur umarım. çünkü benim için yapmanızı istediğim bir şey var.
Sure, I'm listening to you, Pa.
Tabii ki seni dinliyorum baba.
You see, after listening to this fella you sent to fetch me... I stopped in at Morgan's on my way over here.
Beni çağırması için gönderdiğiniz adamı dinledikten sonra... buraya gelirken Morgan'ların oraya uğradım.
And now, my friends, here... and to the thousands of you listening across the nation... I have the privilege, yes... I have the great honor to introduce a legend in his own time... a great Texan... an outstanding American!
Şimdi, buradaki dostlarım ve ülkenin dört bir yanındaki binlerce dinleyicimiz büyük şeref duyarak daha yaşarken efsaneleşmiş bir adamı takdim edeceğim size.
- No, Pa, it's not, but I stopped listening to you.
Hayır baba, beni bunun için yetiştirmedin. Ama seni dinlemeyi bıraktım.
I'm tired of listening to you.
Seni dinlemekten bıktım.
I'm seeing it, that's the only reason I'm listening to you.
Görüyorum ve seni dinlememin tek sebebi bu.
Of course I'm listening to you.
Tabi dinliyorum.
For 24 hours I've been locked up in Little Switz listening to that seasick gorilla. I'm alibiing like crazy. - What are you alibiing for?
Yirmi dört saat boyunca, Küçük İsviçre'nin içinde hapis olmuş halde midesi bulunan bir gorilin iniltilerini dinlerken, sürekli mazeretler bulmaya çalıştım.
You're not listening to what I'm saying.
Söylediklerimi dinlemiyorsun.
I'm sorry to deprive you of the French girls and the other spoils of victory but, are you listening to me, Thomas?
Seni Fransız kızlarından mahrum bırakacağım için üzgünüm, zaferimizin diğer ganimetlerinden mahrum bırakacağım için üzgünüm ama... Beni dinliyor musun Thomas?
How is it that I spend most of my time listening to you?
Nasıl oluyor da zamanımın çoğu seni dinlemekle geçiyor?
Well, anyway, I stayed up all night listening to their songs and tonight you're hearing one of them.
Her neyse bütün gece orada kaldım. Onların şarkılarını dinledim. Ve bu gece onlardan birini ilk defa dinlediniz.
Now, you said you had something to tell me in confidence. Okay, I'm listening.
Gizli kalması şartıyla bir şey söyleyecektiniz.
You know that I can never tell when you're really listening to me.
Beni ne zaman dinlediğini asla anlayamadığımı bilirsin.
No... I hope you made no mistake, listening to a stranger.
Hayır... Yabancıyı dinleyerek umarım yanlış yapmadın Şerif.
I suppose after a lifetime's experience with women... you think our one ambition is to sit here all day... listening to gems from Carnegie Hall... and watch you demonstrate the art of cookery.
Sanırım kadınlarla olan bir ömür tecrübenden çıkarttığın sonuç ; tek amacımızın Carnegie Hall'dan değerli sanatçıları dinleyerek... oturmak ve seni yemek pişirme sanatını icra ederken izlemek olduğu. İyi kahırmış.
♪ I tell you my dreams ♪ And while you're listening to me
Sana rüyamı anlatırım, ve sen beni dinlerken,
I'm listening, if you want to go on.
Devam etmek istiyorsan seni dinliyorum.
- I'm listening to you... watching you.
Seni dinliyorum ve izliyorum.
I never said how I felt listening to you sobbing telling everyone how afraid you were.
Sana hiç anlatmadım neler hissettiğimi, sen hıçkıra hıçkıra ağlarken ve herkese ne kadar korktuğunu anlatırken.
I'm listening to you.
- Seni dinliyorum.
I'm listening to you.
Seni dinIiyorum.
Sometimes I even think you're listening to me... when I'm talking on the telephone.
Bazen beni, ben telefonda konuşurken... bile dinlediğini düşünüyorum.
I wish you'd hush, Pa. I'm tired of listening'to you.
Seni dinlemekten sıkıIdım.
I'm sick of listening to you babble commandments... and spout gibberish.
Saçma sapan vaazlarını ve anlamsız dırdırlarını... dinlemekten bıktım usandım.
Are you listening to what I'm telling you?
Sana anlattıklarımı dinliyor musun?
I hope to hell you're listening.
Umarım duyuyorsunuzdur.
- I'm listening to you, Lilly.
- Tabii ki dinliyorum, Lilly.
Martha Clark Kent, are you listening to what I'm saying?
Martha Clark Kent, beni dinliyor musun?
Are you listening to what I'm saying?
Söylediklerimi dinliyor musun?
I'm not listening to you.
Seni dinlemiyorum.
I'm listening to the plants breathing, can't you hear it?
Ağaçların nefes alıp vermesini dinliyorum Duyabiliyor musun?
- I'm tired of listening to you!
Yeter artık.Yettiniz. Ben 20 yaşındayım
I'm not listening to anything and I'm not giving you your job back.
Birşey duymak istemiyorum. İşinizi de geri vermeyeceğim.
I didn't think you were listening to anything I was saying way back then.
Sanırım sen benim orada söylediğim hiçbir şeyi dinlemedin.
- I'm tired of listening to you.
- Seni dinlemekten usandım, Diane.
Until you apologise to my husband, I'm not listening to any of your gossip.
Özür dileyene kadar dedikodularını dinlemeyeceğim.
No, I'm listening to you.
Hayır, seni dinliyorum.
I'm Steve LaBeau, and you're listening to 50,000 watts of rock and roll at tower of power over the City of Angels.
Ben Steve LaBeau ve siz Meleklerin Şehri'nde yükselen vericimizden 50,000 vatlık rock'n'roll dinliyorsunuz.
Then I'm going to wait a few seconds, like I'm listening to you, and then I'll say :
Sonra sanki seni dinliyor gibi bir kaç saniye bekleyeceğim ve şöyle diyeceğim :
i'm listening 1328
listening to you 24
to you too 24
to you 1078
to your 24
to your knowledge 54
to your positions 16
to your health 109
to your mother 18
to your family 22
listening to you 24
to you too 24
to you 1078
to your 24
to your knowledge 54
to your positions 16
to your health 109
to your mother 18
to your family 22
to your place 20
to your right 61
to your left 71
to your father 32
to yourself 36
i'm larry 20
i'm late 792
i'm leaving soon 26
i'm lying 82
i'm losing it 52
to your right 61
to your left 71
to your father 32
to yourself 36
i'm larry 20
i'm late 792
i'm leaving soon 26
i'm lying 82
i'm losing it 52
i'm looking for a job 19
i'm leaving right now 35
i'm late for school 19
i'm leaving 1647
i'm leaving tonight 38
i'm late for class 22
i'm looking forward to it 134
i'm lost 234
i'm leaving today 16
i'm leaving town 29
i'm leaving right now 35
i'm late for school 19
i'm leaving 1647
i'm leaving tonight 38
i'm late for class 22
i'm looking forward to it 134
i'm lost 234
i'm leaving today 16
i'm leaving town 29