I'm not Çeviri Türkçe
349,544 parallel translation
Calm down. I'm not gonna ask you to help.
Sakin ol, senden yardım istemeyeceğim.
I'm not doing it anymore, Cam, okay?
- Artık bunu yapmayacağım Cam.
Oh, I'm... I'm not here to audition.
Seçmelere gelmedim ben.
Oh, cut it out, you faker. I'm not even touching you.
Bırak şimdi numaracı, sana dokunmuyorum bile.
I'm not actually doing anything wrong.
Yanlış bir şey yapmıyorum aslında.
If it's not the cat, I'm gonna be really upset about how you're teasing this out.
Kediye değilse, bunu açıklama şekline çok kızacağım.
Not really, but I'm gonna need the urn back.
Pek değil. Vazoyu geri istiyorum ama.
- I'm not... I'm s...
- Ama ben...
I'm not... - Are we going backwards?
- Geri mi gidiyoruz?
Um, I'm sorry. It's... It's not customary for a magician to reveal his secrets.
Üzgünüm ama sihirbazların sırlarını ifşa etmesi geleneklere aykırı.
Okay, yes, it's going to be hard because you're gonna be far away, so I'm not gonna get to see you all the time.
Evet, uzaklara gideceğin için çok zor olacak çünkü seni her zaman göremeyeceğim.
I'm not used to hearing that. I get why people try now.
İnsanların neden çabaladığını anladım şu an.
I don't know if you remember me or not.
Beni hatırlar mısın bilmem.
It was loud in the bar the night I met Carlos, and it turns out he is not a member of the legendary band, the Miami Sound Machine.
Carlos'la tanıştığım gece bar çok gürültülüydü. Meğerse efsanevi grup Miami Sound Machine'in bir üyesi değilmiş.
- I'm not going. - Honey, it's your last chance.
- Bu son şansın canım.
I'm not torching it before Naomi's sleepover.
Naomi'nin pijama partisinden önce yakmam.
I stayed away from mixers and I'm not hungover!
İçkilerin yanına yaklaşmadım ve geceden kalma değilim!
It's your uncle Cam... your real uncle, not that guy Mitchell, who's just somebody I met at a party.
Cam dayın geldi. Gerçek dayın. Bir partide tanıştığım yabancının teki olan Mitchell değil.
No. I'm not tired.
Hayır, yorgun değilim.
Phil, am I doing this or not?
Phil, yapacak mıyım yapmayacak mıyım?
I'm not faking anything.
Numara falan yapmıyorum.
I'm not strong enough.
Gücüm yetmiyor.
I'm not running from you.
Senden kaçıyor değilim.
- And I'm not folding that.
- Onu katlamayacağım.
Well, to show you how not needy I am, I... will pack your bag for you.
Sana ne kadar aciz olmadığımı göstermek için bavulunu ben hazırlayacağım.
I'm not gonna read something Larry King called "Crazy good"?
Larry King'in "manyak güzel" dediği bir şeyi okumayacak mıyım yani?
I'm not the one with the pen up her nose.
- Burnuna kalem sokan ben değilim.
- No, it wasn't good, but I'm not crying and you haven't called me "missy", so let's keep going.
- İyi değildi ama ben ağlamıyorum ve sen bana "küçük hanım" demedin. O yüzden devam edelim.
I'm sorry, I'm not interested in whatever it is you're selling.
Üzgünüm, her ne ise sattığınız ilgilenmiyorum.
- I'm not sure I can remember.
- Hatırlayabileceğimden emin değilim.
- I'm really not interested in...
- Gerçekten ilgilenmiyorum ne...
Yeah, I'm not sure he'd be happy with you playing them.
Evet, ama onları çalmandan memnun olur mu pek emin değilim.
Well, I guess what I'm saying is that you're not the only Dave, are you?
Yani, sanırım demem o ki, tek Dave sen değilsindir, değil mi?
No, I'm not.
Hayır, değilim.
Well, some say I am, some say I'm not.
Yani, bazıları olduğumu söyler, bazıları değilsin der.
I'm not the only Bob.
Tek Bob ben değilim.
Lois said so, and I'm not leaving.
Lois öyle dedi, ve bende ayrılmıyorum.
This is a hospital, I'm not a lawyer.
Burası bir hastane, avukat değilim ben.
I'm not gonna lose. Come on, kid.
Kütüphaneye gidelim de bunun aslını astarını öğrenebilecek miyiz bakalım.
I'm not sure it really matters.
Bence bunlar pek mühim değil.
I'm not your errand boy.
Ben senin ayakçın değilim.
- No. I'm not.
Hayır, ondan değil.
- Yeah, document it. Yeah. - I'm not judging.
- Evet, belgele bunu.
So here's a bunch of dials and switches. But I'm not gonna bore you with what they all do.
Burada da bir sürü kadran ve düğmeler var ama işlevlerini anlatmakla seni sıkmayacağım.
I'm not sure he's into it.
Devam eder mi emin değilim.
But I'm not that anymore.
Fakat artık öyle değilim.
My entire life, not one phone call, and all of a sudden you're Dad of the Year? I get it.
Hayatım boyunca bir telefon bile etmedin ama birden bire babam mı oldun?
- You may not know this, but I fought in the Great War.
- Siz bilmeyebilirsiniz, ama Birinci Dünya Savaşında savaşmıştım.
I'm not taking no for an answer.
Hayırı cevap olarak kabul etmiyorum.
Look, I will go in there, I will talk to him, and I will convince him to leave Rittenhouse and not become the monster he's supposed to become.
Bak içeri girip onunla konuşacağım, ve onu Rittenhouse'u bırakması ve dönüşeceği canavara dönüşmemeye ikna edeceğim.
And no, I may not have fought in the Great War, which, by the way, sounds like the most pointless war in the history of wars, but I have fought!
Ve hayır, Birinci Dünya Savaşında savaşmamış olabilirim, ki savaşlar tarihindeki en gereksiz savaştır bu arada, ama ben de savaştım!
i'm not sure 2759
i'm not perfect 83
i'm not good enough 20
i'm not gay 270
i'm not lying 421
i'm not talking to you 216
i'm not hungry 746
i'm not interested 449
i'm not crazy 409
i'm not gonna lie 224
i'm not perfect 83
i'm not good enough 20
i'm not gay 270
i'm not lying 421
i'm not talking to you 216
i'm not hungry 746
i'm not interested 449
i'm not crazy 409
i'm not gonna lie 224