I'm not here Çeviri Türkçe
15,018 parallel translation
- Even when I'm not here to protect you.
- Seni korumak için burada yokken bile.
I tried to catch your eye at the crem, but obviously you had a lot on your mind, and I realise you probably might not want me here, but I just wanted to say sorry, again, about that other business.
Törende göz göze gelmeye çalıştım ama tabii işin başından aşkındı ve beni burada istemeyebileceğini fark ettim ama yine de özür dilemek istedim diğer işle ilgili.
Not all, ma'am. But now I'm here, may I be of service?
Hayır hanımefendi ama o ki buradayım, yardımcı olabilirim.
Luckily for you, I'm not here for the pie.
Şansınıza, buraya turta için gelmedim.
So if you've come here to talk about Mother again, I'm not interested.
Yine annem hakkında konuşmaya geldiysen hiç ilgilenmiyorum.
Not only will I walk out of here, but you will make sure I leave safely.
Buradan çıkmakla kalmayacağım, güvenle çıkmamı da sağlayacaksın.
I'm not here to watch TV, Robin.
Tv izlemek için burada değilim, Robin.
I'm not actually here for a reading.
Buraya fal baktırmaya gelmedim.
I'm not here, but you know the deal.
Burada değilim ama olayı biliyorsunuz.
I gave you your space, but your prescriptions are still coming here, which is how I know you're not taking them.
Müsamaha gösterdim. Ama ben de onları almadığını reçetelerin gelmeye devam etmesinden anladım.
And when this cover opens, I'm not gonna be here..
Kapak açıldığında, burada olmayacağım.
You're not drinking your ale, John, which you said you wanted, but I'm sat here looking at the top of your head.
Bira içmek istediğini söylediğin hâlde içmiyorsun, John ama burada oturmuş kafana bakıyorum.
I'm not going to be able to get an I.D. here, Jack.
Buradan bir kimlik çıkaramayacağım Jack.
But that's not why I'm here.
Ama benim burada olma nedenim bu değil.
I'm not here to threaten you.
Buraya seni tehdit etmeye gelmedim.
I'm not sure what I'm doing here, but these things really make me itchy.
Burada ne işim olduğunu bile bilmiyorum ama bu hırka beni çok kaşındırıyor.
- I'm not here to talk about that.
- Bunun hakkında konuşmak için gelmedim.
I'm not here to judge.
Buraya yargılamaya gelmedim.
Because I'm not here to interrogate anyone.
Çünkü ben buraya kimseyi sorgulamaya falan gelmedim.
Uh, I'm not even sure I should be here right now.
Şu an burada olmalı mıyım ondan bile emin değilim.
So, basically, you came here to remind me that with NZT I'm helpful, but without it, I'm not. You know what?
Yani buraya NZT ile işe yarar olduğumu ama NZT olmadan olmadığımı hatırlatmaya geldin.
I'm sorry. The senator's not here.
Kusura bakmayın, senatör burada değil.
I'm not looking for a job reference here.
Burada işe alım yapmıyorum.
I'm the one here to interview you, not the other way around.
Röportajı yapan benim, sen değilsin.
Look, I'm not here to fight, or upset you, Or make anything worse.
- Bak, kavga etmeye, seni üzmeye ya da kötü bir şey söylemeye gelmedim.
I'm not letting you walk out of here.
- Çıkıp gitmene izin vermeyeceğim.
You don't want to believe me, then, fine. But I'm not gonna sit here and...
Bana inanmak istemiyorsan tamam ama burada oturup...
I'm here, and I'm not going anywhere.
Buradayım ve hiçbir yere gitmeyeceğim.
I got her a note that says we're here.
Ona burada olduğumuzu söyleyen bir not ulaştırdım.
Hey, I'm not the enemy here, people.
Hey, burada düşman ben değilim, millet.
I got 75 grand in here and, I swear to god, If it's not here, I'm gonna...
Burada 75 bin vardı ve Tanrı şahidim ki burada yoksa...
I'm here to save this town, to save my town, whether you like it or not.
Buraya bu kasabayı, benim kasabamı kurtarmaya geldim. İsteseniz de istemeseniz de.
Except I'm not here ; I'm in Kentucky.
Ancak burada değilim, Kentucky'deyim.
I can play for you if you want, but that's not why I'm here.
İstersen senin için çalabilirim ama onun için gelmedim.
Oh, you gonna talk about me like I'm not even here?
Oh, sanki burada değilmişim gibi benim hakkımda konuşacaksın ha?
I'm dating myself here, but he's a not so fine, not so young cannibal...
Kendimi tartıyorum, ama o ne çok iyi, ne de çok genç yamyam...
I may not be one of you... but I stuck around for this shit show because we are all duly fucked here.
Sizlerden biri olmayabilirim ama bu sidik yarışının ortasında kaldım çünkü hepimizin işi burada görülüyor.
SETH : Look, I know you're not exactly thrilled to see us, but we're just trying to save your people here, OK?
Bizi gördüğüne tam olarak heyecanlanmadın biliyorum ama burada senin halkını kurtarmaya çalışıyoruz, tamam mı?
My sister wants me to... meet somebody, and she says that I'm not doing it here.
Kız kardeşim birileriyle tanışmamı istiyor ve bunu burada yapamayacağımı söylüyor.
So I figured, you know, while I'm here, why not take a look, you know?
Sonra dedim ki, madem buradayim neden baktirmayayim?
I'm not here just so you can pimp my ride or to help you around the house.
Buraya sadece yeni bir araç almaya ya da evi toplamana yardım etmeye gelmedim.
I'm not gonna let him bleed out down here.
Kanamadan ölmesine izin vermeyeceğim.
I told you, I'm here because Rachel begged me to help you... not because I give a shit about what happens to you.
Sana söyledim, buradayım çünkü Rachel sana yardım etmem için yalvardı... Sana olacakları önemsediğimden değil.
Scottie, I'm not here to argue with you.
Scottie, burada seninle tartışmak için değilim.
So Anita Gibbs sent you here to tell me that if I go to prison, I'm not gonna come out the same.
Anita Gibbs seni buraya eğer hapse gidersem... aynı şekilde çıkamayacağımı söylemen için yolladı yani. Haklısın.
She'll be fine, but... coupled with her spectrum disorder, I'm afraid self-harming is not something that we're equipped for here.
O iyi olacak, ama speckrum bozukluğu ile birlikte... kendine zarar verme durumu, korkarım ki burada donanımlı olduğumuz bir durum değil.
Could I get you a drink? I'm not gonna be here long enough to finish it.
Size içecek bir şeyler getireyim mi?
But I'm not just here to apologize for what happened between us.
... ama buraya sadece aramızda geçenler için özür dilemeye gelmedim.
He's not in here because of what I did. He's in here because of what you did.
Benim yaptıklarım yüzünden içeride değil, senin yaptıkların yüzünden içeride.
I am... but not if it puts people I care about in jeopardy, which is why I'm here to tell you that when Donna offers you her 401 ( k ), you're gonna tell her you don't need it anymore.
Öyleyim ama eğer sevdiğim insanları tehlikeye sokuyorsa risk almam bu yüzden buraya eğer Donna sana 401 bin dolarını teklif ederse ona artık ihtiyacın olmadığını söylemen için geldim.
I'm not here about the associates.
Buraya stajyerler için gelmedim.
i'm not here for you 43
i'm not here right now 22
i'm not here to hurt you 61
i'm not here to kill you 21
i'm not here to judge 23
i'm not here to judge you 26
i'm not here for that 22
i'm not here to fight 18
i'm not sure 2759
i'm not 8792
i'm not here right now 22
i'm not here to hurt you 61
i'm not here to kill you 21
i'm not here to judge 23
i'm not here to judge you 26
i'm not here for that 22
i'm not here to fight 18
i'm not sure 2759
i'm not 8792
i'm not perfect 83
i'm not good enough 20
i'm not gay 270
i'm not lying 421
i'm not talking to you 216
i'm not hungry 746
i'm not interested 449
i'm not crazy 409
i'm not gonna lie 224
i'm not ready 311
i'm not good enough 20
i'm not gay 270
i'm not lying 421
i'm not talking to you 216
i'm not hungry 746
i'm not interested 449
i'm not crazy 409
i'm not gonna lie 224
i'm not ready 311