I'm not sure about that Çeviri Türkçe
548 parallel translation
I'm not sure, but whatever you folks were imagining about this magistrate, he will be less than that.
Bu yargıcı ne sandığınızı bilmiyorum ama öyle biri değil.
I'm not sure about that myself, but since the dawn of history, we've coexisted with humans.
Doğrusu, ondan ben de emin değilim. Ama... tarihin doğuşundan beri insanlarla birlikte var olduk.
I'm not so sure about that.
O konuda şüphelerim var işte.
It's just that I'm not quite sure about the whole idea.
Sadece olayın tüm görünüşü bakımından emin değilim.
- That I'm not sure about.
- Bundan emin değilim.
It's just that I'm not quite sure enough about myself.
Sadece duygularımdan emin değilim.
I'm not so sure about that.
Bundan pek emin değilim.
I'm not so sure about that.
Bundan o kadar da emin değilim.
- I'm not sure about that.
- Bundan emin değilim.
I'm not too sure about that, but he's a very kind young man.
O konuda pek fikrim yok, ama çok iyi kalpli birisi.
I'm not too sure about that.
Bu konuda o kadar emin değilim.
I'M NOT SO SURE ABOUT THAT.
Ben bundan pek emin değilim.
You know, I'm not entirely sure about that woman.
O kadın konusunda bazı şüphelerim var.
- I'm not sure about that.
- Kral onun unutulmasını istiyor.
I'm not so sure about that.
Emin değilim.
I'm not even sure about that.
- Bu konuda ben bile emin değilim.
About Sunday, that's most kind, but I'm not sure I'll be free.
Pazar hakkında, çok naziksin, ama boş olacak mıyım bilmiyorum.
I'm not too sure... but I know it's not that phony picture... you're talking about.
Emin değilim, ama bahsettiğin o sahte fotoğraf olmadığına eminim.
- I'm not so sure about that.
- Bundan çok emin değilim.
I'm not too sure about that either.
Bundan da pek emin değilim.
I'm not so sure about that.
Bundan emin değilim.
I'm not so sure about that, dear.
Ben bundan pek emin değilim, tatlım.
Well, sir, I'm not quite so sure about that.
Şey, efendim, o konuda ben pek emin değilim.
- That's another thing I'm not sure about.
- Bundan da pek emin değilim. - Neden?
I'm not sure that I'll know for a while, but I'm sorry about the way it worked out.
Bir süre bileceğimi sanmıyorum, Ama olanlar için üzgünüm.
- I'm not so sure about that.
- Bundan pek emin değilim.
I'm not sure about this, but I suspect... that he's better in bed with my girl than I am!
Emin değilim ama... onun yatakda benden daha iyi olduğuna dair şüphem var!
Well, I don't know anything about film stars, Miss Giles, but if this gathering is any indication of her local interest, I'm sure that Miss Gregg won't disappoint her fans. I do hope not.
Film yıldızlarını tanımıyorum, ama bu toplantı bölgedeki hayranları içinse, onları hayal kırıklığına uğratmayacaktır.
Think of the fact that there is not one state in the 50... that has the death penalty for speeding. Although I'm not sure about Ohio.
Ama iyi tarafı şu... 50 Eyalet içinde bir tanesinde bile hız yüzünden ölüm cezası uygulayan yasalar yoktur mamaafih Ohio'dan emin değilim.
- That, I'm not sure about. - What do you mean?
Emin değilim ama harika görünüyorsun.
Now I'm not saying that Sheriff Dawson knew anything about this. But he sure should have.
Şerif Dawson'ın bundan haberi olduğunu söylemiyorum ama olmalıydı tabii.
Well, now I'm not so sure about that.
Bu konuda pek emin değilim.
I'm not quite sure about that.
Bundan pek emin değilim.
I'm not sure about that
Ben öyle düşünmüyorum.
- I'm not too sure about that one.
- Ondan emin değilim.
Now, I'm sure both of you know a great deal about monsters, but that's not the issue here.
Şimdi, ikinizin de canavarlar hakkında çok şey bildiğinizden eminim ama konumuz bu değil.
I'm not sure about the temple that I planned to go.
Daha gideceğim tapınaktan bile emin değilim.
I'm not so sure about that.
Ben bundan çok emin değilim.
I'm not sure about that.
- Bundan pek emin değilim.
Mmm, I'm not so sure about that.
Bundan pek emin değilim.
With Jessie in custody and Megan in town no one's talking about the Flash anymore. TINA : I'm not sure I like that.
Gelecekte bir gün, Barry, zamanda geriye gidip o geceye dönecek.
Now that I think about it, I'm not sure he's a doctor.
şimdi düşünüyorum da, onun doktor olduğundan emin değilim.
I'm not sure about that.
Bundan pek emin değilim.
I'm not sure how I feel about that.
Bu konuda ne hissedeceğimi bilmiyorum.
Well, I'm not sure about that.
Ben bundan pek emin değilim.
Well, I think... about 15 degrees N-NE coaxial alpha-9, but I'm really not sure, so don't hold me to that...
Sanırım yaklaşık 15 derece kuzey-kuzeydoğu eşeksenli alfa dokuz ama pek emin değilim o yüzden benim sözüme güvenmeyin...
I really don't mind if you know all this about me I'm just not too sure that I want to know.
Benim hakkında her şeyi bilmenize gerçekten aldırmıyorum Bilmek istediğime de çok emin değilim.
I'm sure there are more substantial ways I could be of help... that you're not telling me about.
Eminim, sana yardım için yapabileceğim ve bana söylemediğin daha önemli şeyler vardır.
Well, can I think about that question, because I'm not sure about it?
Bir daha düşünebilir miyim? Emin değilim de.
I'm not so sure about that.
Ben olsam bundan bu kadar emin olmazdım.
I'm not so sure about that.
Ona da. Bundan emin değilim.