I'm not sure i do Çeviri Türkçe
1,223 parallel translation
I'm not sure what to do about it.
Ne yapacağımı bilmiyorum.
I'm sure you have quality people do not need...
Eminim insanların fark etmediği bir çok güzel yönün...
I've been thinking. I'm not sure it's a good idea you coming to the tennis do this evening.
Düşünüyordum da belki de bu akşamki tenis kulübüne gelmen iyi bir fikir değildir.
I'm not sure I want to do anything.
Birşey yapmak istediğimden emin değilim.
Well, right now I'm not sure I'm gonna do anything.
Şey, şu anda bir şey yapacağımdan emin değilim.
I'm not sure I can do this.
bunu yapabileceğimden emin değilim.
Obviously, whatever I do I'm not doing enough of, that's for sure.
Ne önemi var, yeterince başarılı olamamışım.
I'm not sure I can do makeovers.
Makyaj yapabileceğimden emin değilim.
I'm not sure if I can do that.
- Hayatının sonuna kadar saklayacak mısın
INSTANCE him, the harm they have done to him. Sure, I believe do not know the name of the Lord.
- Bu adamın bir ismi var mı?
I'm not sure I should do this.
Bunu yapmalı mıyım bilmiyorum.
But with someone eating our social security like you do, I'm not sure I'll live'till Christmas!
Ama emekli maaşımızı senin gibi tüketen biri varken Noel'e kadar hayatta kalacağımızdan şüpheliyim!
I'm not really sure that I do.
Hayır. Ne düşündüğümü bilmiyorum bile.
Maybe it was fear. I'm not sure if he was too shy, or someone threatened him. I don't know.
Sandro do Nascimento 1 Ocak 1999'da 26. bölgeden firar etti.
I'm not totally convinced we should open as a restaurant and if we do - and I'm not entirely sure -
Ben restoran açmamız gerektiğine tamamen ikna olmuş değilim.
Not since... I mean, I'm sure it's not usual to get a chance to stop something like... I need to do something.
Demek istediğim, böyle bir şeyi engellemek için genelde fırsatın olmaz. Bir şey yapmak zorundayım. Durumu düzeltmeye mecburum.
I'm not sure now what I was going to do, but... when I saw him with the heroin next to him... I knew nothing had changed.
Ne yapacağımı bilemedim ama onu yanında eroin ile gördüğümde hiçbir şeyin değişmediğini anladım.
And I'm not sure you want me to do something like that.
Öyle bir şey yapmamı istediğinizden emin değilim.
'Cause I'm not a hundred percent sure it's the right thing to do.
Çünkü yapılacak en doğru şeyin bu olduğundan yüzde yüz emin değilim.
You do not like I kill this man. I'm sure he was a... very bad person. - Hmm.
Bu adamı öldürmem hoşuna gitmedi.
I'm not sure how to do that. I've never been in love, so...
Bunun nasıl olduğunda emin bile değilim, demek istediğim daha nice hiç aşık olmadığım...
"Well, but I'm not sure I really want to do anything about it."
"Ama bu konuda gerçekten bir şey yapmak istiyor muyum, emin değilim."
Do it again, please! I'm not quite sure what other way there is to say'no walnuts in the salad except to say'no walnuts in the salad.'
Yeniden yap lütfen. "Salatanın içinde ceviz olmayacak" cümlesini başka türlü nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.
I have to do something, and I'm not sure exactly where to draw the line.
- Tanrım! - Bir şeyler yapmak zorundayım. Nerede sınır koyacağımı bilmiyorum.
I'm not sure if there's an exact definition for what we are... but I do think it falls somewhere in the bizarro friends-ish realm.
Ne olduğumuzun tam bir tanımı var mıdır bilmiyorum, ama garip bir arkadaşlığımız olduğunu düşünüyorum. Hadi kal.
I'm not sure what he's gonna do.
Ne yapacağını bilmiyorum.
But I'm still not sure what this has to do with me.
Ama bunun benimle ilgisi ne?
I'm not sure what I'm gonna do, but this is your chance to get some answers.
Ben ne yapacağım bilmiyorum, ama senin olayı çözmen için fırsatın var.
I'm just not sure I wanna do it with you
- Evet, sağ ol. - Değil aslında. - Pek değil.
It was always the thing that I was gonna do if I didn't find Mr Right and I'm just not sure that I'm ready to give up on that yet
Evet, bacaklarımı tıraş etmeme gerek kalmıyor.
I do not know what subject he is in England that can be sure of his life or anything he calls his own.
Burada neyin daha önemli olduğunu bilmiyorum. Bir kralın hayatı mı yoksa bir ulusun geleceği mi?
- I'm not sure I do.
- Emin değilim.
I'm not sure what else I could do.
Yapabilecek başka bir şeyim yok mu.
I know you don't approve... and I'm not saying that you do... but were you absolutely sure... without a shadow of a doubt... that you weren't craning a little to see?
onaylamadığınızı biliyorum... ve onayladığınızı söylemiyorum... ama hiç bir kuşkuya yer bırakmaksızın birşeyler görebilmek için başınızı uzatmadığınızdan kesinlikle emin misiniz?
You're not... Well, given the chance, I'm sure Irwin would do a better job at selling himself...
Değilsiniz... eminim Irwin kendini satmakta daha iyi bir iş çıkarabilir.
- ¹ Always has. - Do not be so sure I ³.
Bundan emin olmazdım.
I'm not sure I can do this.
Bunu yapabildiğime emin değilim.
I'm not sure if you do, but I got five says I beat you.
O kadar paran var mı bilmem ama ben beş dolar koyuyorum.
And, frankly, I'm not exactly sure what it is you do around here, Dr Welles.
ve, açıkçası, burada dolaşarak tam olarak ne yaptığınızdan emin değilim, Dr. Welles.
This one, jessie set me up on. I'm not sure she told him what i do.
Bu seferkini bana Jesse ayarladı, ne iş yaptığımı söyledi mi emin değilim.
- Leo, I'm not sure I can do this.
- Leo, bunu yapabileceğime emin değilim.
I do but I'm not sure
Hatırlıyorum, ama emin değilim.
and I spend a long time, sat there, crying, not sure what to do.
Ve uzunca bir süre ağlayarak, ne yaptığını bilmez bir halde oturup kaldım.
I'm not sure what you think I can do about that.
Ne yapabileceğimi düşündüğünüzden pek emin değilim.
I'm not sure why you're asking me to do this.
Neden istediğinizden pek emin değilim.
And I'm not sure I do, either.
Ben de emin olamıyorum.
Short of helping him arrest the demon, I'm not sure what we can really do.
Onu ben gerçekten ne yapabilirim emin değilim iblis, tutuklama yardım kısa.
I'm not sure what you thought before, but the last thing I wanted to do is to play God.
Daha önce ne düşündüğünü bilmiyorum, ama isteyeceğim en son şey Tanrı`yı oynamak.
I'm not so sure you do.
Ben çok emin değilim.
- I'm not sure what to do with the others.
- Geri kalanı ne yapacağımdan emin değilim.
I really appreciate the thought... but I'm not so sure a launch party is the way to go. What do you mean?
Bu çok güzel bir düşünce, ama parti vermenin doğru olacağını sanmıyorum.