I'm not there yet Çeviri Türkçe
191 parallel translation
There is nothing so nice as a new marriage. No psychoses yet, no aggressions, no guilt complexes. I congratulate you and wish you have babies and not phobias.
Yeni bir evlilik kadar güzel bir şey yoktur henüz psikozlar olmaz, hırçınlık ve suçluluk da sizleri kutluyorum, ve umarım çok güzel bebekleriniz olur.
Well, there's really no use talking about something that I'm not ready to talk about yet, until I know it's ready to be talked about.
Şu anda konuşmanın faydası yok bunun için konuşmaya hazır değilim, en azından ben hazır olana kadar.
I'm not sure yet that there'll be a wedding.
Bizimkinde yağmur vardı. Düğün olacağından emin değilim.
- Not yet, but I'm getting there.
- Henüz değil ama olacak.
not West. But I'll get there yet. You watch.
İstediğim Doğu'ya geri dönmek, Batı değil ve eninde sonunda oraya ulaşacağım, görürsün!
But I tell you this : There is a great truth we have not yet divined.
Ama sana şunu söylemem lazım ki... henüz kavrayamadığımız müthiş bir gerçek var.
You have not yet... - I was there.
- Efendim, ben oradaydım.
Well, I'm not quite there yet.
Daha o noktaya gelmedim.
I haven't been there for a long time and I'm not sure I'm ready to go back yet.
Uzun zamandır yoktum. ve geri dönmeye açıkçası emin değilim.
I'm not there yet.
Hayır, henüz olmaz.
I guess I'm not enough of an ass yet, if there's still a director who'll work with me.
Düşündüğüm kadar lanet biri değilmişim! Hâlâ benimle çalışmak isteyen bir yönetmen olduğuna göre.
- I'm not there yet.
- Henüz gelmedim.
I'm not there yet.
Henüz gelmedim.
I'm not given to unscientific belief, but I will admit that there are many things that science hasn't yet answered.
Bilimsel olmayan şeylere inanmam ama kabul etmeliyim ki bilimin cevaplayamadığı pek çok şey var.
There's no flame and yet I burn I'm not sure what I'm afraid of And yet I'm trembling
# Henüz ateş yok ama ben yanıyorum # korktuğumdan emin değilim # ama titriyorum.
I'm not there yet.
Daha oraya gelmedim.
I comforted myself with writing... yet I could not stay at Willowglen... nor was there any escape from the horror of my decayed teeth.
Yazarak rahatlıyordum. Willowglen'de kalamazdım ama çürüyen dişlerimin dehşetinden kaçabileceğim bir yer de yoktu.
Maybe someday I'll end up there, but not yet.
Belki sonunda orayı boylarım ; ama henüz değil.
I'm not there yet, but it's okay.
Henüz amacıma ulaşmadım, ama iyi yoldayım.
And I am both terrified and reassured to know that there are still wonders in the universe that we have not yet explained everything.
Evrende hâlâ açıklayamadığımız harikalar olmasından hem memnunum hem de korkuyorum.
I`m not there yet.
Ama henüz bitmedi.
- Yet you will go there. - I'm not a woman.
- Ve yine de siz gidiyorsunuz.
I'm not sure yet, but we don't have much time to get there.
Henüz emin değilim, ama oraya varmamız için yeterli zaman olmayabilir.
I'm not even there yet, Mark.
- Daha bitmedi.
I'm not there yet.
Ama şu an orada değilim!
I mean, this isn't really my ship. And you're not really my Captain, and yet, you are, and there's no difference, but I know there's a difference.
Demek istediğim, şu anda öyle olsa da, bu benim gerçek gemim değil, ve sizde benim, gerçek Kaptanım değilsiniz, bir fark yok, ama bir fark olduğunu biliyorum.
Mr. Tuvix... I'm not ready to assign you to the Bridge just yet, but why don't you join the senior staff for our noon briefing, and we'll see how it goes from there.
Bay Tuvix... size Köprü'de görev vermeye henüz hazır değilim, ama bugün öğleden sonra kıdemli subaylarla yapılacak olan toplantıya katılıp, nasıl olduğunuzu orada görürüz.
Of course, this is the first volume. There's another five I have not had a chance to read yet.
Daha 5 tane daha var Henüz onları okuma fırsatım da olmadı.
I know where we're going, I just don't know how to get there. Not yet. Trust me, OK?
Elbette biliyorum sadece, nasıl gidileceğini bilmiyorum yâni şimdilik, güven bana tamam mı?
- I'm just not there yet.
Gelmek istediğim yere gelemedim.
I guess I'm just not quite there yet.
Sanırım buna tam olarak hazır değilim.
Don, I'm trying. But I'm not all the way there yet.
Don, çaba harcıyorum ama daha o kadar değil.
I'm not there yet.
Henüz orada değilim.
Not yet but I'm getting there.
Daha değil, ama ilerleme kaydediyorum.
There's someone that I'm not quite ready to see yet.
Görmek için henüz hazır olmadığım biri var.
See, it's there, and I'm just not seeing it... yet. But I will.
Bakın, orada da bişey var, ve ben göremiyorum... şimdilik.
Well, I'm not quaking in my stylish-yet-affordable boots, but there's something unnatural going on.
Tamam, stil-sahibi-ama-ucuz-ayakkabılarımın içinde korkudan titremiyorum ama kesinlikle doğa-üstü bir durum var.
I guess I'm just not there yet.
Sanırım o seviyeye gelemedim daha hala.
There's no point dwelling on the whole thing, but in some ways she's still my girlfriend, and i don't feel i need anybody new just yet- - not while everything's so fresh.
Bu konuyu kurcalamanın anlamı yok. Ama bazı açılardan, o hâlâ benim sevgilim. Henüz yeni birine ihtiyacım olduğunu hissetmiyorum.
Not yet. I'll take it in there when I'm done.
Bitince ben mutfağa götürürüm.
Whether or not you bring me back to Em City is ultimately irrelevant, and yet I'm drawn there.
Beni Em City'ye alman ya da almaman tamamen konu dışı, ama yine de orası beni çekiyor.
I entered not 20 paces behind her... and yet she weren't there.
20 adım arkasından da ben girdim... ama orada değildi.
But I need to get the matches and they're not in there yet.
Evet ama kibritleri de almam gerekiyor henüz onları koymadım.
I'm not even half way there yet
Daha yarısını bile yapmadım.
Not yet, but Chloe and Adam are getting there. And I can help them.
Henüz değil, ama Chloe ve Adam uğraşıyorlar ve onlara yardım edebilirim.
We're not there yet, but I'm confident.
Henüz bulamadık, ama bulacağımızdan eminim.
- I'm not quite there yet.
- Henüz o noktaya gelmedim.
There's someone I like, but the timing's not right yet.
Hoşlandığım biri var ama şu an doğru zaman değil.
There come a time when I used to be but not quite yet
Benim de yok olacağım sonunda. Ama henüz değil.
Well, I'm not exactly quaking in my stylish yet affordable boots, but there's definitely something unnatural going on here.
İnsanlar tepki veriyor, deliriyorlar.
I'm not there yet.
Henüz oraya gelmedim.
i'm not sure 2759
i'm not 8792
i'm not perfect 83
i'm not good enough 20
i'm not gay 270
i'm not lying 421
i'm not talking to you 216
i'm not hungry 746
i'm not interested 449
i'm not crazy 409
i'm not 8792
i'm not perfect 83
i'm not good enough 20
i'm not gay 270
i'm not lying 421
i'm not talking to you 216
i'm not hungry 746
i'm not interested 449
i'm not crazy 409
i'm not gonna lie 224
i'm not lying to you 65
i'm not ready 311
i'm not stupid 389
i'm not angry 208
i'm not afraid anymore 37
i'm not leaving 338
i'm not here 238
i'm not going to make it 18
i'm not saying that 218
i'm not lying to you 65
i'm not ready 311
i'm not stupid 389
i'm not angry 208
i'm not afraid anymore 37
i'm not leaving 338
i'm not here 238
i'm not going to make it 18
i'm not saying that 218