I'm on duty Çeviri Türkçe
688 parallel translation
Oh, I'm on private duty now.
Ya, şimdi özel görevdeyim.
My name is Orloff, and I'm on duty as guard.
Adım Orloff ve muhafız olarak görev başındayım.
I'm on duty of a sort, you know.
Bir çeşit görevde olduğumu biliyorsunuz.
I'm afraid I can't. I'm on patrol duty.
Ben devriye nöbetindeyim.
- I am on duty.
- Görev başındayım.
This, my fine feathered friend, is the fire guard rota from Mr. Colpeper's house... and the dates that I've quoted to you are the nights that he was on duty.
Bu liste, benim pek şık arkadaşım Bay Colpeper'ın evinden aldığım yangın nöbeti çizelgesi ve sana alıntı yaptığım tarihler de onun nöbette olduğu geceler.
I'm on duty now. A nice thing if Mr. Saunders had happened to be looking through the window.
Bay Saunders pencereden bakıyorsa hapı yuttuk.
- Unfortunately, I'm on duty.
- Maalesef görevliyim.
I'm on duty, but I have to go.
Görevdeyim. Ama şimdi gitmem gerek. Polis memuruyum.
- I'm on duty till 6.
- Altıya kadar görevdeyim.
I shall be late on duty.
İşe geç kalacağım.
- I'm on duty, I'm afraid.
- Korkarım, görevdeyim.
I understand, Your Grace, from the men on duty outside that a large crowd awaits your leaving.
Dışarıda görev yapanların sayısından anladığım kadarıyla, zat-ı şerifleri çıkmanızı bekleyen büyük bir kalabalık var.
On duty I jump when you holler.
Görevde, ne dersen başım üstüne.
I'm not on duty.
- Beni o göndermedi.
Mr. Dowd, I take a bath every morning just before I go on duty.
Bay Dowd, işe başlamadan önce her sabah banyo yaparım.
Well, I'm sorry, but we're on duty now.
Üzgünüm ama şu an görevdeyiz.
I'm on duty all the rest of the week.
Hafta boyunca işteyim.
I was out with Bill. I've got to get dressed, I'm on early duty.
Hazırlanmalıyım, Erkenden işte olmam gerek.
He's on duty at the Fort, I guess.
Kalede nöbeti var sanırım.
It is when I'm on duty.
Çalışırken öyle.
I suppose you're still on duty, inspector.
Müfettiş bey, sanırım siz hala görevdesiniz.
Now it becomes my duty... to carry out the sentence which I have imposed on these men... for killing and stealing within the territory under my jurisdiction.
Görevim gereği... Yargılama alanım içindeki bölgede... Hırsızlık yapan ve adam öldüren bu kişilerin infazı...
Oh, I'm sure of that, but... I'm on duty.
Oh, bundan eminim, ama... görevliyim.
Sorry to interrupt, but I'm back on duty at 2 : 00 and you won't have time to cook my mackerel.
Yarıda kestiğim için özür dilerim, ama 2'de işe dönmem gerekiyor. ve bana uskumru pişirecek kadar vaktin olmayacak.
- Thanks, but I'm on duty.
- Teşekkürler ama görevdeyim.
I'm on duty.
Nöbetim var.
I'm on duty.
Nöbetçiyim.
Miss Conrad, I must ask you to keep out of the ward when I'm on duty.
Bayan Conrad koğuşta muayene yaptığım esnada burada olmamanızı rica edeceğim.
Thank you, no, sir, I'm on duty.
Görevdeyim.
Forgive me, but I'm on duty at the moment.
Affedersiniz ama şu an görevdeyim.
No, I'm on duty, and if the mayor should -
Olmaz. Görevdeyim, vali -
- I'm not on duty.
- Görevde değilim.
I've kept Shinjo on constant supply transport and guard duty.
Shinjo'yu sürekli olarak levazım işlerine ve nöbete veriyorum.
Tell the NCO on duty or Warrant Officer Hino that I'll do it alone.
Görevli astsubayla, Uzm. Çvş. Hino'ya söyle işi tek başıma yapacağım.
If we had been on scout duty, or supply or courier I would have taken you out of here.
Eğer devriye görevi yapsaydık, ya da levazım ya da istihbarat sizi oradan çıkarırdım.
- I'm on duty.
- Görevdeyim.
- Sorry, but I'm afraid I'm here on duty.
- Üzgünüm ama görevdeyim.
Mr. Gary, I'm placing you on detached duty.
Bay Gary, size görev veriyorum.
I'd like to, but I'm on duty Sunday.
Çok isterim, ama Pazar günü görevliyim.
I'm Mugnai, I'm with the operator on duty.
Ben görevli operatör Mugnai.
Throw him on the wagon. - I'm off duty.
- Ben çalışmıyorum ki.
I never drink when I'm on duty.
- Hayır. Görev başındayken asla içmem.
- No, thank you. I never drink whilst I'm on duty. You should know that.
- Görevdeyken asla içmem.
I'm on duty.
- Burada olmaz, Celia.
I'm still on duty.
Hâlâ vazife başındayım.
I'm on duty in half an hour.
Yarım saat içinde işimin başına dönmeliyim.
If you are about to suggest that by some manner or means there's been any dereliction of duty aboard this vessel I will see to it that the culprit hangs from the highest yardarm on the ship.
Herhangi bir şekilde birinin görevini ihmal ettiğini ima ediyorsanız, suçlunun en yüksek direğe asılmasını sağlarım.
Thank you so much, but I'm on duty right now.
Çok teşekkür ederim, ama şu anda mesaideyim.
- I'm on duty.
- Görevde olacağım.
And anyway, strictly speaking, I'm still on duty. Lift!
Ve her neyse, açıkça söylemem gerekirse, henüz görevdeyin.
i'm on it 1571
i'm on my way home 39
i'm on my way 1303
i'm only human 33
i'm only joking 44
i'm on vacation 71
i'm on fire 81
i'm onto you 39
i'm on my own 63
i'm on your side 301
i'm on my way home 39
i'm on my way 1303
i'm only human 33
i'm only joking 44
i'm on vacation 71
i'm on fire 81
i'm onto you 39
i'm on my own 63
i'm on your side 301