I'm sorry to say this Çeviri Türkçe
245 parallel translation
I'm sorry to say this, but it's become apparent that you're lacking in certain leadership qualities.
Bunu söylediğim için üzgünüm ancak belirli liderlik özelliklerinden yoksun olduğun belli oluyor.
I say, I'm most frightfully sorry to worry you again like this...
Sizi tekrar rahatsız ettiğim için üzgünüm, diyorum...
I'm sorry to say, the Council of Ministers decided unanimously against this issue.
Bakanlar Kurulu, üzülerek bildiririm bu konuyu oy birliğiyle reddetmişlerdir.
I'm sorry to say this, but for strategic reasons, your area will suffer heavy casualties.
Bunu söylediğim için üzgünüm ama stratejik nedenlerden dolayı bölgenizin ağır kayıplar vermesi gerekecek.
- I'm sorry to hear you say this.
- Bunu duyduğuma üzüldüm.
Give him my regards, and say I'm sorry to have been unable to see him on this trip.
Selamlarımı iletin, ve ona eşlik edemeyeceğim için ne kadar üzgün olduğumu da.
George this drive has been magnificent... but I'm sorry to say I have to slow you down.
George, şu ana kadar muhteşem ilerledin ; ama ne yazık ki seni yavaşlatmak zorundayım.
I'd particularly like to say A very personal and sincere sorry to you, m'lord For my appalling behavior throughout this trial.
Lordum, sizden bizzat ve samimi bir özür dilerim dava süresince yakışıksız davranışım için.
Well, I'm sorry to say this, sir, but this makes it even more important that we find some way... to substantiate your story that you were at the stadium at the time of the crime.
Aslında, söylemek zor ama olay sırasında locanızda olduğunuza dair bir kanıt daha elde etmiş oluyoruz.
I'm sorry to have got you into this Don't say that
Buna sebep olduğum için üzgünüm senin kabahatin değil
I'm sorry to say this to you but I believe you are largely responsible for her present state of mind.
Bunu size söylemekten esef duyuyorum... ama bence onun şu durumunun sorumlusu büyük oranda sizsiniz.
Please be on time, and I'm sorry to say this, but I'm cooking- -
Lütfen vaktinde gel, çok umursadığımdan değil ama biliyorsun yemek pişirdiğim şey...
I'm sorry to have to say this :
Bunu söylediğim için üzgünüm :
Sweetheart, the only bird that's gonna be in my hand, and I'm very sorry to say this, is a steering wheel from 4 : 00 to midnight.
Söylemesi acı olsa da avucumdaki tek kuş bir direksiyon olacak.
- Well, I'm sorry to have to say this. But I have to tell you, I don't have faith in yourjudgment.
Bunu söylemek zorunda kaldığım için üzgünüm Bayan Long sakın kişisel olarak algılamayın ama sizin kararınıza güvenmiyorum.
I'm not a religious man, I'm sorry to say, but if God has seen fit to bless you with this gift, you should use it.
Pek dindar biri olduğumu söyleyemem, yine de şunu diyebilirim ki eğer Tanrı seni bu yetenekle kutsamayı uygun görmüşse, onu kullanman gerekir.
I'm sorry to say this, Roundfield, but our records indicate Brewster still has a substantial amount of money.
- Üzgünüm, Roundfield,... ama bizim kayıtlarımıza göre Brewster hala büyük ölçüde bir paraya sahip. - Gerçekten mi?
Therefore, I'm sorry to say that if we're to examine this new offer responsibly, as the Board of Directors of Parrish Communications, we must do so without its chairman.
Bu nedenle, bunu söylediğim için üzgünüm. Bu yeni teklifi değerlendireceksek, bunu Parrish İletişim'in yönetim kurulu başkanı olmaksızın yapmamız gerekiyor.
This may not be the right time to say this, but I'm sorry, but I won't be coming back after Christmas.
Bunun için doğru bir zaman olduğunu sanmıyorum ama korkarım yılbaşından sonra buraya dönmeyeceğim.
I'm sorry to say this but... those who are most worthy of love are never made happy by it.
Bunu söylediğim için üzgünüm ama... aşkı en çok hak edenler aşkta mutluluğu asla bulamazlar.
Peg, I'm sorry, but this time I just have to say...
Hayatta olmaz, asla. Peg, üzgünüm, Ama bu kez söylemek zorundayım- -
Papa, I'm sorry to say this.
Baba bunu söylediğim için özür dilerim.
Safe journey. Can't say I'm sorry to be getting out of this place for a while.
Bir süreliğine buradan uzaklaştığıma üzüldüğümü söyleyemeyeceğim.
I'm sorry to say this, but I've got this rotten feeling that everyone's been screwing me ever since I got here.
Bunu söylediğim için üzgünüm, ama, buraya ayak bastığımdan beri, sanki herkes beni kandırıyormuş... gibi içimde rahatsız edici bir his vardı.
Dr. Nix, I'm sorry to say we've had a few other disappearances from this park.
Dr Nix, üzülerek söylemeliyim, bu parkta birkaç kayıp olayı daha yaşandı.
- Oh, well, let's just say I'm sorry for the whole marriage up to this point.
- Oh, şey, tüm evliliğimiz boyunca yaptığım her şey için özür dilerim.
I DON'T KNOW ANYTHING ABOUT YOU, AND QUITE FRANKLY... I'M SORRY- - I'M SORRY TO SAY THIS,
Hakkında hiçbir şey bilmiyorum... ve açıkça... kusura bakma- - bunu söylediğim için kusura bakma... ama sana güvenmiyorum.
Well, I'm sorry to say I have met him, but I've never seen this man before in my life.
Peki ala, onunla tanıştığımı söylediğim için üzgünüm, ama bu adamı daha önce, hayatımda hiç görmedim.
I just wanted to come out here and say that I'm very sorry about all this... but ifyou and Abby don't come to the party -
Buraya sadece tüm bunlardan dolayı çok üzgün olduğumu söylemeye geldim ama eğer sen ve abby partiye gelmezseniz -
Therefore, I'm sorry to say that if we're to examine this new offer responsibly, as the Board of Directors of Parrish Communications, we must do so without its Chairman.
Bu nedenle, bunu söylediğim için üzgünüm. Bu yeni teklifi değerlendireceksek, bunu Parrish İletişim'in yönetim kurulu başkanı olmaksızın yapmamız gerekiyor.
I'm sorry to say this, but you have forced this ugliness.
Bunu bu odada söylemek zorunda kaldığım için üzgünüm Sayın Yargıç, ama bu çirkinliğe siz zorladınız.
It is my medical responsibility, which, I'm sorry to say, also requires me to report this to the Captain.
Bu benim tıbbi sorumluluğum, ki bunu söylediğim için üzgünüm, aynı zamanda bunu Kaptana bildirmeliyim.
I'm sorry to say this.
Bunu söylediğim için üzgünüm.
- I'm sorry. I have to say this.
Bunu sana söylemeliydim.
I'm sorry I have to be the one to say this, but it's fucking bullshit.
Bunu söylemek zorunda olduğum için üzgünüm ama bu berbat birşey.
Listen, Patty. I have to say this now, I am sorry, but I don't want to lead you on.
Dinle Patty, bunu şimdi söylemek zorundayım.
I can't say I'm sorry to see this shore leave come to an end.
İznin sonuna geldiğime üzgün olduğumu söylemem.
Now I'll have to say, "Sorry, I lost them because I'm this old-guy geek and I'm completely uncool in this world in which you seem to thrive you perfect distillation of human evolution."
Şimdi diyeceğim ki, "Onları kaybettiğim için üzgünüm çünkü ben yaşlı bir eziğim ve insan evriminin bir harikası olan senin dünyanda bir hiçim."
- Yeah, well, sorry about th e hassle, but I mean, you know like I say, I got to check to make sure you guys do have paperwork for this vehicle and all that.
- Tabii, kesinlikle. - Doğru. Sanırım her şey yolunda.
This is just a note to say that I'm sorry. For all of it.
Bu sadece her şey için üzgün olduğumu söylemek için bir not.
Dear Penny... this is just a note to say that I'm sorry... for all of it.
Sevgili Penny... Bu sadece her şey için üzgün olduğumu söylemek için bir not.
Mr. Guzman, I'm really sorry to have to say this... but you should probably spend your time helping somebody else.
Bay Guzman, Bu söylemek zorunda olduğum için üzgünüm... ama zamanınızı başkalarına yardımcı olmak için harcamalısınız.
I'm sorry to say this to you, Mr. Doyle.
Söylemek istemezdim ama, Bay Doyle.
You know, I'm kinda sorry to say this, but... this has been really fun.
Bilirsin, Bunu söylediğim için üzgünüm, ama... gerçekten eğlenceliydi.
I'm really sorry to say this But we became uncomfortable around you
Bunu söylediğim için gerçekten üzgünüm ama artık senin yanında rahatsız oluyorum.
AII you need to say is "I'm sorry" and we can forget about this.
Tek yapman gereken "özür dilerim" demek sonra bu olayı unutabiliriz.
Let me say in advance, I'm sorry to make this such a public display.
Doğrusunu istersen bunu herkesin önünde yapmak zorunda kaldığım için üzgünüm.
I'm offering the lovely Sandy a chance to drop this and say she's sorry.
Sevgili Sandy'ye bu davadan vazgeçip özür dileme şansı veriyorum.
I'm sorry I have to say this now, but I think you might want another partner.
Maalesef söylemek zorundayım, başka bir ortak edinmek isteyebilirsin.
I'm sorry to have to say this, but mother is still in great danger.
Bunu söylemekten dolayı üzgünüm, ama anneniz hala büyük tehlike altında.
I'm sorry I have to say this, Barbara, but I love you.
Bunu söylemek zorunda olduğum için özür dilerim, Barbara, ama seni seviyorum.