I'm trying to save you Çeviri Türkçe
219 parallel translation
I am only trying to save my hair for you.
Sadece senin için saçımı korumaya çalışıyorum.
I'm trying to save you.
Hiç kimse. Hayatını kurtarmaya çalışıyorum.
I'm trying to save you.
- Seni korumaya çalışıyorum.
For trying to save my poke, I'll give you a coupla hundred.
- Cüzdanımda biriktirip sakladığım paradan, sana birkaç yüz dolar vereyim.
I'm trying desperately to save some money. You know, I told you.
Ümitsizce para biriktirmeye çalışıyorum.
Now, listen to me. I'm trying to help you, to save your life and the lives of millions like you.
Yardım etmeye çalışıyorum, hayatını kurtarmaya, milyonların hayatını.
You're worried about your ship, captain. I'm trying to save a world.
Gemin için endişeleniyorsun, bense bir dünyayı kurtarmaya çalışıyorum.
You've been trying to save my life, I realise that.
Hayatımı kurtarmaya çalıştın.
What I am trying to teach you may save your life.
Sana öğretmeye çalıştığım şey hayatını kurtarabilir.
I'm surprised at you, trying to save a few dollars with cheap metal handles...
Ucuz metaller koyarak bir kaç dolar kar etmeye çalışmanız beni şaşırttı.
Can't you see that I'm trying to save you?
Seni kurtarmaya çalıştığımı görmüyor musun?
I'm trying to save you from yourself.
Seni, senden korumaya çalışıyorum.
Oh, I understand, you're trying to save Ciro.
- Oh, anladım, Ciro'yu korumak istiyorsun.
- I'm trying to save you!
- Sizi kurtarmaya çalışıyorum!
I got to make it look like I'm trying to save you.
Seni kurtarmak için uğraştığımı sanmalı.
And now, I'm trying to save the child, you are preventing me.
Şimdi de kurtarmaya çalışıyorum çocuğu, bana engel oluyorsunuz.
I'm trying to save you and your family's life.
Senin ve ailenin hayatını kurtarmaya çalışıyorum.
Now I'm just trying to save you from a mistaken perspective.
Şimdi sizi sadece yanlış bir perspektiften kurtarmaya çalışıyorum.
Jerry, I realize you're trying to save money, but we are building an office for 12,000 people.
Jerry tasarruf etmeye çalışıyorsun, farkındayım. Ama 12 bin kişilik bir işyerinden söz ediyoruz.
I'm trying to save you $ 50.
Seni 50 $'lık harcamadan kurtarmaya çalışıyorum.
I told you, a fire had broken out and I was trying to save the school.
Sana söyledim, bir yangın çıktı ve okulu kurtarmaya çalıştım.
Now, I'd like to show you a pair of animals that we're trying to save from extinction.
Şimdi size yok olmaktan kurtarmaya çalıştığımız bir çift hayvan göstereceğim.
Potts. What? I'm just trying to save you, all you boys.
Potts, ben sadece sizi kurtarmaya çalışıyorum.
Hey, you know how I'm always trying to save the planet?
Hey, gezegeni kurtarmayı ne kadar istediğimi bilirsin.
I thought you were trying to save him not incriminate him.
Sanırım bunları onu suçlamak için almadın.
If you've paid any attention to office gossip, you're right to avoid me. I'm trying to save you from wasting your time.
Doktor ifadenize göre Bay Wiggins karısı ve Bay Forsythe arasındaki ilişkiyi öğrenince morali bozulmuştu değil mi?
Do you think that i'm not trying to save her life?
Onu kurtarmaya çalışmadığımı mı düşünüyorsunuz?
I don't know whose ass you're trying to save, Beechum's or yours.
Kimi kurtarmaya çalıştığını bilmiyorum. Beechum'ı mı, kendini mi?
I'm trying to save you.
Seni kurtarmaya çalışıyorum.
Excuse me, I'm just trying to save you guys from wasting your entire Harvard reading week over this Traf-O-Data simulator while everyone else is out getting drunk or laid.
Pardon ama, ben sizi kurtarmaya çalışıyorum koca Harvard okuma haftasını boşa harcıyorsunuz. Bu Traf-O-Data simülatörü yüzünden. Dışarıda herkes sarhoş oluyor ya da düzüşüyor...
I'm trying to save someone's life here, do you understand?
Ben burda hayat kurtarıyorum tamam mı?
- Look, I was trying to save you.
- Bak, seni kurtarmaya çalıştım.
What I'm trying to teach you may save your worthless life, maybe.
Sana öğretmek istediğim şeyler belki değersiz yaşamını kurtarabilir.
I'm only trying to save you.
Sadece seni kurtarmak istiyorum.
I'm trying to save you.
Ben seni kurtarmaya çalışıyorum.
Yes I am... it's just not you I'm trying to save.
Evet öyleyim, ama kurtarmaya çalıştığım şey siz değilsiniz.
Danny, I'm trying to save you.
Danny seni kurtarmaya çalışıyorum.
- Nothing stolen. I'm trying to save... what's mine What are you trying to get away with?
Ne çaldığın için kaçıyorsun?
I'm not trying to save you, or recreate with you.
Seni kurtarmaya ya da yeniden yaratmaya çabalamıyorum.
I'm just trying to save you from yourself, Niles. I see.
Seni kendinden kurtarmaya çalışıyorum Niles.
It's what I've been trying to tell you. Dylan, to save you from what you are about to do.
Seni yapmakta olduğun şeylerden korumak için sana söylemeye çalıştığım şey buydu Dylan.
I'm here to save you, whatever you may think. I think you're trying to keep this information from ever seeing the light of day, just like you did once before, Agent Doggett ; that's what I think.
Bence bu bilgilerin ortaya, çıkmasını önlemeye çalışıyorsun tıpkı önce yaptığın gibi, Ajan Doggett, böyle düşünüyorum.
I was jumping up trying to save you.
Ben atlayıp seni kurtarmaya çalıştım.
You know I have risked my life trying to save you. And you still don't give me any respect. Respect?
Seni kurtarmak için hayatımı tehlikeye attım yine de bana hiç saygı duymuyorsun
- I'm trying to save you.
- Seni kurtarmaya çalışıyorum.
I tried to be a nice guy, I'm trying to save your life, and you have a terrible weekend on my account.
İyi bir insan olmaya çalışıyordum, hayatınızı kurtarmak istedim ve benim yüzümden çok kötü bir hafta sonu geçirdiniz.
I appreciate what you're trying to tell me, Malcolm... but I was hoping... you'd be able to save your heroics for another time.
Malcolm, anlatmaya çalıştığın şeyi takdir ediyorum ama umarım kahramanlık hevesini, bir daha ki sefere saklayabilirsin.
You're the person I was trying to save
Sen kurtarmaya çalıştığım kişisin.
What if we'd been deep-fried trying to save the world again and... And I didn't have the chance to tell you.
Ya dünyayı kurtarmaya çalışırken kızartma olsaydık ve sana söyleme fırsatım olmasaydı.
And I'm trying to save his life... and you guys are not helping me.
Ve ben hayatını kurtarmaya çalışıyorum... ve siz ikiniz bana yardımcı olmuyorsunuz.
The code blue team is in there trying to save his life, and I cannot allow you...
Mavi kod ( kalp durması, solunum durması vs. hâli ) takımı onun durumuyla şu an ilgileniyor, o yüzden sizi içeri alamam.