I'orange Çeviri Türkçe
1,194 parallel translation
If you want to go to Orange, I'll drive you.
Seni Orange'a kadar bırakabilirim.
I'll squeeze you fresh orange juice every morning!
Sana her sabah taze portakal sıkarım!
I'll be happy as long as it doesn't taste like orange drink fermented under a radiator.
Tadı, kaloriferin altında ekşimiş portakal suyu gibi olmadığı sürece sorun yok.
Orange you glad I didn't say banana?
Portakal, size muzu memnun ettiğimi söylemedi mi?
The device I saw appeared to turn the sky orange.
Gördüğüm aygıt göğü turuncu yapıyordu.
What I gathered from the local folklore is that the ancient gods used it to make the sky orange,... to protect the people from the sun sickness.
Yerel kültürden edindiğime göre eski tanrılar bunu göğü turuncu yapmak için kullanıyorlarmış,... insanları güneş hastalığından korumak için.
- I happen to be attracted to orange breasts.
Turuncular. Turuncu oldukları için dikkatimi çekiyorlar.
- I'll get you some orange juice.
- Sana portakal suyu getireyim.
I mean, sodium burns yellow... and carbon burns orange, just like that.
Yani, sodyum sarı yanar... karbon ise turuncu, aynı bunun gibi.
I'm section leader for Orange 254.
Ben, Turuncu 254 bölüm başkanıyım.
- I'm orange.
Turuncuyum.
I read once where lice can cause orange hair. I never had head lice.
Bit olan yerde zamanla saçın turunculaştığını okumuştum.
Remember that time I went to the mall with you and I saw that orange sweater that really matched my blue skirt?
Hatırlıyor musun, birlikte alış verişe gitmiştik... ... mavi eteğime uyan turuncu bir kazak görmüştük.
I'm telling you it's the Orange Line.
Dediğim gibi Turuncu Hat.
Ok, I'll just have a bag of chips and a Fanta orange as well.
O zaman bir paket cips ve yanında Fanta alayım ben.
So I was just hoping to make amends by serving up a little Duck a I'Orange and an alfresco mea culpa.
Açık havada portakallı ördekle kendimi bağışlatabilirim dedim.
But while I was trying to get closer to see what else happened... one of those orange tents spotted me and alerted Kung Lao.
- Ama ne olduğunu anlamak için biraz daha yaklaştığımda... turuncu kıyafetlilerden bitanesi beni gördü ve Kung Lao'yu uyardı.
I hope it's not that one because I cannot wear orange.
Umarım o değildir..,... çünkü ben turuncu giyemem.
Come on I'll buy you kids an Orange smoothie.
— Haydi size portakal şekeri alayım. — Hey işte orada!
- Come on I'll buy you kids an Orange smoothie. Hey there he is. There's Charlie Manson.
— Bu Charlie Manson.
This is the F.B.I. equivalent of being made... to wear an orange jumpsuit and pick up trash by the side of the highway.
FBI'ın turuncu bir tulum giymeye zorlanıp yol kenarındaki çöpleri toplamasıyla aynı şey.
I ran over one of those orange cones, that's all.
Şu turuncu dubalardan birine çarptım, hepsi bu.
I piss orange.
Çişim turuncu renk.
Should I keep the teeth orange?
Dişleri turuncu kalsın mı?
I'll have an orange juice.
Ben bir portakal suyu alacağım.
- I'II have the duck a I'orange.
- Ben portakallı ördek alayım.
So, if someone sees me eat duck a I'orange... ... who knows what effect it'II have on my Iife?
Biri beni "duck a I'orange" yerken görürse kim bilir bu hayatımı nasıl etkiler.
I'd like the Big Barn Burger, Smiley Fries and an orange soda.
Büyük Ahıl Burger'inden, Gülümseyen patates ve portakal soda istiyorum.
I can stop at the butcher, pick up a couple of ducks and make my justly celebrated duck à I'orange.
Kasaba uğrayıp birkaç ördek alır ve meşhur portakallı ördeğimi yaparım.
Frasier's making duck à I'orange and I'm bringing the wine.
- Frasier, portakallı ördek -, yapacak. Ben de şarap götüreceğim.
Butcher shop was closed, so here I am with my spices and everything I need to make my duck à I'orange, all I've got is the I'orange.
Kasap kapalıydı. Baharatlarımı getirdim. Portakallı ördek yapmak için her şeyim var ama portakal elimde kaldı.
What do you think, these things are born à I'orange?
O şeylerin portakallı doğduğunu mu sanıyorsun?
You know, I could use a glass of orange juice.
Bir bardak portakal suyu içeceğim.
I HOPE THEY HAVE ORANGE. HEY, IT'S A PARTY, ISN'T IT?
Şahane bir parti, değil mi?
I'm picking up an orange.
Portakal alıyorum.
I can smell those orange guys.
O turuncu adamların kokusunu alabiliyorum.
I'II have a Spanish omelet, hash browns, more coffee and orange juice.
İspanyol omleti, kavrulmuş pirinç, bir kahve ve portakal suyu.
My name is Orange J. I'm down with Massive Genius.
Adım Orange J. Massive Genius'un adamıyım.
'I went to the crater's edge. 'On the way I scuffed up some orange-looking material,'and the excitement started.'
O yüzden kraterin yanına gittim ve yolda turuncu görünümlü bir maddeyi ayağımla sürüyerek kazıdım.
'How can there be orange soil here? '
Ay'da nasıI turuncu toprak olabilir ki?
Faith, I told you I look like a fuckin'orange!
Faith, söylemiştim bir portakal gibi görünüyorum!
I must say I prefer a hamburger, whether it's in 21 in New York City or Carl's Jr. in Orange County.
Hamburgeri tercih ederim. İster New York'ta 21'de ister California'da Carl's Jr.'da olsun.
I've got Swiss vanilla, chocolate fudge. Banana-strawberry and my favourite orange-pineappIe.
Vanilyalı, karamelalı... muzlu çilekli ve portakallı ananaslı kokteyl var.
If this is a red I want to know what's orange?
Bu kızılsa turuncu ne renk oluyor acaba?
Listen up, I don't care if you're black, green, blue, white, or orange,
BENi DiNLEYiN, SiZiN SiYAH, YESiL, MAVi, BEYAZ YADA TURUNCU OLMANIZ UMURUMDA BiLE DEGiL,
I want you to find out why the full moon looks orange sometimes when it rises.
Bana Ay'ın neden bazen portakala benzediğini öğrenmeni istiyorum.
Thanks, dear, but I prefer orange juice.
Daha iyi misin?
I eat the remains of sweet-lime and orange.
Ben tatlı ıhlamur ve portakal yiyorum.
Do they ever serve anything like chicken I'orange or tuna tapenade?
Hiç portakallı ördek ya da balık gibi bir şey verdiler mi?
Chicken I'orange, seafood salad, souffle.
Portakallı ördek, deniz ürünleri salatası ve sufle.
You're that chicken I'orange guy.
Sen tavuk reklamındaki adamsın.