I've heard all about you Çeviri Türkçe
131 parallel translation
The rumors of the relationship between you two were all over the place and everyone was talking about you two. So, I'll just relay the stories that I've heard from others.
İnsanların orada burada konuştuğunu görüp duyduğum dedikoduları sana anlatacağım.
Here I go over to Sereny Harper with all that rubbish about that dream, and, lo and behold, she found out from Joe you was over here and heard all the talk we had that night!
Kalkıp, bütün o aptalca rüya için Sereny Harper'e gidiyorum ve farkına varıyorum ki, Bayan Harper, Joe'dan senin o gece burada olduğunu ve bizim bütün konuşmalarımızı duyduğunu öğrenmiş!
Howdy. Gosh, I've heard about you and your pa all my life.
Vay canına, hayatım boyunca seni ve babanı çok duydum.
All my life I've heard about you.
Senin hakkında çok şey duydum.
I've heard all about you, John, and you're wrong, so wrong.
Hakkında her şeyi duydum John. Ama yanılıyorsun. Çok yanılıyorsun.
When I think of all the wonderful things that you know about... - that I've never even heard of...
Adını bile duymadığım bildiğiniz tüm harika şeyleri düşünüyorum da!
Oharu you naughty girl, I've heard all about you
Oharu, sen kötü bir kızsın. Daha önce ne yaptığını duydum.
All I ever heard about was Arthur - how well he was doing, what good reports you had.
Arthur hakkında duyduğum her şey ne kadar iyi olduğu ve senin onun hakkındaki iyi izlenimlerinle ilgiliydi.
I've heard all about you.
Sizi tanıyorum.
With all the talk there is about you, Gaston I've never heard it said you had any taste in clothes.
Hakkında söylenenleri düşündüğümde Gaston moda konusunda zevk sahibi olduğunu hiç duymadım.
I heard in the village below about all you've done to help the farmers.
Aşağıda köyde, çiftçiler için yaptığınız yardımları duydum.
I heard quite a bit about it today. So I wanted to tell you all about it...
Bugün çok şey duydum ve her şeyi anlatmak istedim.
I've already heard from Senpachi here... all about the little trap you contrived... so that the innocent Shimazo would be condemned to die.
Yaptığın bütün küçük tuzakları..... Senpachi'den öğrendim... Ve Shimazu gibi masum bir adamı nasıl ölüm döşeğinde bıraktığını.
As a matter of fact, I've heard a lot about you, not all of it bad either.
senin hakkında gerçekten çok duydum, fenada deil.
But all I've heard about you three... is your unsavory reputation
Ama siz üçünüz hakkında.... tüm duyduklarım nahoş bir tarzınız olduğu
I've heard all about you.
Sizin hakkınızda herşeyi duydum.
We've all heard about you, and I felt certain things.
Geleceğinizi hepimiz duyduk ve bazı şeyler de hissettim.
- I've heard all about you.
- Hakkınızda her şeyi duydum.
I've heard all the rumors and nicknames about you, Rachel.
Senin hakkındaki tüm dedikoduları ve takılan lakapları biliyorum, Rachel.
I've heard a lot about you... and it's all bad.
Senin hakkında çok şey duydum... ve hepsi de kötü.
I've heard all about you.
Senin hakkındaki her şeyi duydum.
I've heard so much about all you guys.
Şizin hakkınızda şok şey duydum.
I've heard all about you.
Senin hakkında her şeyi duydum.
Not just because of all the good things I've heard about you. But because... well, I'm the guy who's representing you... and your mom and dad and several people in town.
Sadece senin hakkında duyduğum onca güzel şey için değil... ama ayrıca... ben... seni, anne-babanı ve kasabadaki pek çok kişiyi... temsil eden adamım.
So you're the wild child I've heard all about.
Demek hakkında o kadar çok şey duyduğum çocuk sensin.
- I've heard all about you, Najara...
- Seninle ilgili herşeyi duydum, Najara.
I've heard all about you from Marge and Dickie.
Kingsley. Marge ve Dickie sizden söz etmişti.
I've heard all about you.
Seni çok anlattılar.
- I guess you've all heard the bad news about Justin.
- Sanırım hepiniz Justin'le ilgili kötü haberi duydunuz. - Ben duymadım.
I've heard all about you.
Hakkındaki her şeyi duydum.
I've heard all about you. - Marty Crane.
Hakkınızda çok şey duydum.
You've probably heard rumors about me, but I can assure you, they all stem from jealousy and envy
Büyük ihtimalle benim hakkımdaki söylentileri duymuşsunuzdur. Ama sizi temin ederim, bütün hepsi kıskançlıktan çıkarılmış şeylerdir.
Ever since you started working with Katie, I've heard so much about her. That's pretty much all you can talk about.
Hayır yok ama Katie'yle ilgilenmeye başladığından beri ağzından o kız dışında tek laf çıkmıyor sürekli ondan bahsediyorsun.
If you haven't heard by now I didn't get that patch I've been telling you about for all these years.
Belki duymuşsundur sana yıllardır bahsettiğim o kokartı kazanamadım.
Anything at all. I'm sure you've heard about the reappearance of Sean Sullivan.
- Tabi evde hissedin
I've heard all about you.
Hakkınızda çok şey duydum.
Oh, well, I've heard all about all of you guys.
Sizin hakkınızda çok şey duydum.
I heard all about it, your performance this evening, and there's a little task I would like you to perform for me, well within the requisite range of your charms.
- Bu akşamki performansını duydum. Ve benim için yapmanı istediğim başka bir küçük görev var.
Nina, I've heard all about you.
Nina, hakkındaki herşeyi duydum.
I've heard all about you.
hakkında çok şey duydum.
But personally, i've heard nothing but good things about all of you from...
Ben şahsen sizler hakkında hep iyi şeyler duyuyorum. - Ajan Howard, brifinge geçsek mi lütfen? Teşekkürler.
You're about all I have heard since I've been down here.
Buraya geldiğimden beri adından başka bir şey duymadım.
'Cause I heard this thing about this guy who was, uh, at the Burning Man festival, od'ing on X, and, uh, he wound up drinking all this water - you know what, just
Çünkü Burning Man festivalinde bir adamdan duymuştum, ecstacy aldıktan sonra çok fazla su içmiş ve -
I've heard all about you from sis.
Kardeşten sizinle ilgili her şeyi duydum.
I've heard all about you.
Senin hakkında çok şey duydum.
- I've heard all about you.
- Ben de senin hakkında çok şey duydum.
Francois, sadly, I heard about what you've been doing all these months.
Francois,... Bu kadar zaman neler yaptığını duydum.
As I heard the stuff that they was writing about, you know, I was just like, "Y'all not ready."
Ve yazdıkları sözleri duyar duymaz, bilirsiniz, henüz hazır olmadıklarını söyledim.
All I've heard about you, you put the patient above everything else.
Senin hakkındaki her şeyi duyduk. Hastayı her şeyin önünde tuttuğunu biliyoruz.
I heard all about you and your little lipstick fetish.
Senin ve küçük ruj fetişin hakkında her şeyi duydum.
I'm sure you've heard about it all.
Eminim ki hepsini duymuşsundur zaten.