I've never heard of him Çeviri Türkçe
153 parallel translation
I've never had that pleasure, but of course I've heard of him.
O zevke nail olmadım ama elbette onu duymuştum.
- No, I've never heard of him.
- Hayır, hiç duymadım.
I've heard of him, but I never happened to meet him.
Onu duymuştum, fakat asla onunla karşılaşmadım.
- Never heard of him, but I've read every Holmes story since they started in July'91.
- Hiç duymadım. Ama başladığı 91 temmuzundan beri tüm Sherlock Holmes hikayelerini okudum. - Baskerviller'ların lanetini okuyor musunuz?
I've never heard of him.
İlginç. Hiç adını duymadım.
I've never heard of any man enduring the shame of publicly admitting that his wife was cheating on him.
Bir erkeğin açıkça karısının onu aldattığını kabullendiğini ve utancına dayandığını görmedim.
I've never heard of him.
- Hiç duymadım.
I've heard of him, but I've never met him.
Adını duydum ama hiç tanışmadım.
No, I've never heard of him.
Hayır, hiç duymadım.
I've heard of him but never met him.
- Adını duydum. Hiç tanışmadım.
- I'm afraid I've never heard of him.
- Hiç duymadım.
I've heard of him but never met him
İsmini işitmiştim ancak kendisiyle hiç tanışmadım.
- I've never heard of him.
- Adını hiç duymadım.
I'm sure you've never heard of him.
Onun adını daha önce duymamışsınızdır.
I've never even heard of him.
Onu hiç duymadım.
But I've never even heard of him.
Fakat onu tanımıyorum..
I've never heard of him.
Kimin nesidir bilmem.
I said I've never heard of him
Hiç duymadığımı söyledim
I've never heard of him.
- Korkarım onu hiç duymadım.
Well, I've never heard of him, but it could be legit.
Adını hiç duymadım ama bir tür oyun olabilir.
I've never heard of him.
Dahaönce duymadım hiç.
I've never heard of him.
Adını hiç duymadım.
- I've never heard of him.
- Hiç duymadım.
I've never heard of him.
O'nu tanımıyorum.
I said suppose George go into town tonight and you never heard of him no more.
Tut ki George bu gece kasabaya gitti ve bir daha ondan haber çıkmadı.
If he's so rich, how come I've never heard of him?
Eğer o kadar zenginse ben neden hiç adını duymadım?
I've never heard him speak of you until this morning.
Bu sabaha kadar sesin hakkında konuştuğunu hiç duymamıştım.
Well, I've never heard of him.
Adını daha önce hiç duymadım.
I never heard of him.
Söze'nin yürüttüğü bütün işler hakkında, kesin ve net bilgilere sahipti. " Adını hiç duymadım.
I just don't want you to act like you've never heard of him.
Onu tanımıyormuş gibi davranmanı istemiyorum.
Yeah, but I've never heard of him in Constitutional law.
Doğrudur ama Anayasa hukuku davalarında adını hiç duymadım.
I've never heard of him.
Hiç duymadım.
I've never even heard of him.
Bu ismi hiç duymadım.
You've never heard of him? - I'm not familiar. - And the tape confirms... that he is or was recently in Florence.
- Yakınlarda Floransa'da olduğunu... bant doğruluyor.
I've never heard of him.
Daha önce duymadım.
- I've never heard of him, mate.
- Onu hiç duymadım.
I never saw him, I never heard of him.
Onu hiç görmedim ve duymadım.
/ I've never heard of him either.
Onu ben de duymadım.
I've never heard of him.
Daha önce duymadım hiç.
- How come I've never heard of him?
- Onu adını neden daha önce duymamıştım?
" I know you've never heard of him,
"Biliyorum onu hiç duymadınız",
- I've never heard of him.
- Onu hiç duymamıştım.
He's been in a lot of fires... but I've never, never heard him talk about quitting.
Daha önce bir sürü ateş söndürmüştü ama onun hiç ayrılmaktan bahsettiğini duymamıştım.
- I've never heard of him.
- Onu hiç duymadım.
No, I've never heard of him, mate.
Hayır, hiç duymadım arkadaşım.
I've never heard of him.
Hiç duymadım. Ne?
Like I said before, I've never heard of him, so I couldn't really tell you.
Daha önce söylediğim gibi, Onu tanımıyorum, yani size bir şey söyleyemem.
I've never heard of him.
Hiç duymamıştım
No, I've never heard of him, although... you know, just a preliminary look at his work...
Hayır, hiç duymadım, ise de... bilirsin, yaptığı çalışmaya kabataslak bir bakarsak...
I've never heard of him.
Adını hiç duymadım
I've never heard of him, though.
Ben hiç duymamış olsam da.