English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / I can't say i blame you

I can't say i blame you Çeviri Türkçe

110 parallel translation
That's a bit tough, but... I can't say I blame you.
Bu epey ağır oldu, ama seni suçladığımı söyleyemem.
I can't say I blame you.
Sana katlanamıyorum.
Well, I can't say that I blame you.
Sizi suçlayamam.
I can't say as I blame you.
Seni suçladığımı söyleyemem.
I can't say that I blame you, but I'm quite surprised.
Seni suçladığımı söyleyemem, ama çok şaşırdım.
Well, I can't say I blame you.
Sizi suçlayamam.
I can't say that I blame you.
Seni suçlayamam.
I must say I can't blame you.
Sizi suçlayamıyorum.
Rough as you look, though, I can't say as I blame him.
Yorgun gözüküyorsun boş yere seni suçlamışım.
I can't say I blame you.
Haklısınız.
Well, I can't say that I blame you.
Bunun için seni suçlayamam.
Well, I can't blame you, but I'll try to make it clearer.
Haksız sayılmazsın, daha açık anlatmaya çalışayım.
I know what wonderful mystery Daddy sees in you... and I can't say I blame him either.
Babam ve senin arandaki olan etkileşimi gayet iyi anlıyorum..... ve ben onu suçlayamam.
I can't say I blame you.
Seni suçladığımı söyleyemem.
Either you do something or they will, and I can't say I blame them.
Siz bir şeyler yapmazsanız onlar yapacak, ve haksız olduklarını da söyleyemem.
Can't say as I blame you.
Sizi suçladığımı söyleyemem.
Can't say I blame you.
Seni haksız bulmuyorum.
I can't say that I blame you none.
- Seni suçlayamam.
Can't say as I blame you for that.
Bunun için sizi suçlayamam.
I can't say I blame you. I'd trade it in, if I could.
Elimde olsaydı yüzümü değiştirirdim.
Can't say I blame you for not speaking up.
Neden yüksek sesle konuşmadığınızı anlayabiliyorum.
- Can't say I blame him. You know, I'm surprised the Decepticons, haven't tried to rescue him.
Bu anahtar senin için değil.
I can't say that Steven fully trusts him yet. You can't blame him.
Henüz Steven'ın ona tamamen güvendiğini söyleyemem.Onu suçlayamazsın.
- I can't say I blame you.
- Hayır, seni suçlayamam.
And I can't say I blame you.
Sizi suçladığım söylenemez.
Under the circumstances, I can't say as I blame you.
Bu şartlar altında, seni suçladığımı söyleyemem.
I can't say as I blame you.
Sana hak veriyorum.
Well, in a way, I can't say I blame you.
Peki ala, bu şekilde seni suçlayamam.
To tell you the truth, I can't say I blame them.
Doğruyu söylemek gerekirse, bunun için onları suçlayamam.
I can't say I blame you.
Seni suçlayamam.
I don't like the image that it conjures. I can't honestly say I blame you, Sam.
Seni suçladığımı söylesem yalan olur, Sam.
I can't say as I blame you, Sam.
Sana hak veriyorum, Sam.
- In this case, I happen to know Grandma, and I can't say I blame you.
Bu durumda, büyükanneni tanıyorum, Ve seni suçladığımı söyleyemem.
Well, can't say I blame you.
Seni suçladığımı söyleyemem.
Can't say I blame you none, either.
Hiç birinizi suçladığımı da söyleyemem.
Well, I can't say I blame you.
Sizi ayıpladığımı söyleyemem.
Can't say I blame you.
Seni suçladığımı söyleyemem.
I can't say that I blame you.
Sizi suçladığımı söyleyemem.
He's angry over you being here, and I can't say that I blame him.
Burada olmana kızdı. Ve onu suçlayamam.
And, given your experiences with them, I can't say I blame you.
Ve onlarla olan deneyimlerin göz önüne alındığında haksızsın diyemem.
No, I can't say I blame you.
Hayır seni suçlayamam.
Can't say that I blame you.
Seni suçladığımı söyleyemem.
Though I can't say I blame you.
Yine de sizi suçlayamam.
I'll tell you what, my mom? Can't say I really blame him.
Annem öyle bir kadındı ki, babamı suçladığım söylenemez.
Can't say that I blame you.
Ayıplamadığımı söyleyemem.
I can't say blame him... I gotta tell you, I think you're the prettiest girl I've ever seen.
Ben açıkçası senin gibi güzel bir kız olacağını sanmıyordum
- I can't say I blame you.
- Seni suçladığımı söyleyemem.
I can't say I blame you.
Seni suçlatığımı söyleyemem.
Can't say as I blame them, I mean, what are you gonna do?
Onları suçladığımı söyleyemem. Yani, sen ne yapacaksın?
You wanna let Harvey Morris steal your business, take away everything you've worked for, you know, that's your call, and under the circumstances, I can't say that I blame you.
Harvey Morris'in dükkanını, uğruna çalıştığın her şeyi... çalmasına izin verebilirsin, bu senin tercihin. Bu şartlar altında seni suçlayamam.
Look, I know how you feel about my dad, and I can't say I blame you.
Bak, babam hakkinda ne hissettigini biliyorum Ve seni suçlayamam.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]