English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / I couldn't stand it

I couldn't stand it Çeviri Türkçe

237 parallel translation
The fact that your heart suddenly stopped beating... I couldn't stand the fact that it was because me.
Kalbinin birden durmasının nedeninin ben olduğum düşüncesine dayanamadım.
I couldn't stand it.
Onunla değil.
- Oh, I couldn't stand it myself.
Kendim de dayanacak durumda değildim.
I couldn't stand it here. I'd die.
Burada kalamam. Ölürüm burada.
I couldn't stand it any longer.
Daha fazla dayanamadım.
I couldn't stand it.
Dayanamadım.
I couldn't stand it.
Buna dayanamam.
Then when I - I was singing Lilli's aria... and he reached for the knife, I - I couldn't stand it.
Lilli'nin aryasını söylüyordum... bıçağını çıkarttı,... Kıpırdayamadım.
I couldn't stand it anymore.
Daha fazla dayanamadığım için.
It's like making me see you die twice, I couldn't stand it.
Bu senin iki kere öldüğünü görmek gibi, buna dayanamam.
If you don't, it'll mean trouble. I couldn't stand it.
Yoksa, başınız derde girer.
I couldn't stand it.
Dayanamam.
And you think I couldn't stand up to it if it did?
- Öyle olursa ayakta kalamayacağımı mı düşünüyorsun
I couldn't stand it if you didn't.
Bilmen gerek. Bilmezsen buna dayanamam.
- I couldn't stand to think of it.
- Düşünmek bile istemiyorum.
Then it was just as if I couldn't stand the sight of you.
Sonra görüntüne bile tahammül edememeye başladım.
But when I found out you was gone... I got to thinking you was going to him... and I couldn't stand it.
Ama gittiğini öğrendiğim zaman Ona gittiğinden o kadar emindim ki.
I couldn't stand it up there, Ma.
Orada duramadım, Anne.
I couldn't stand it.
Buna katlanamazdım.
I couldn't stand it any longer.
Buna daha fazla dayanamazdım.
Because I couldn't stand it any longer.
Çünkü daha fazla dayanamazdım.
I couldn't stand it any longer.
Artık katlanamıyordum.
I couldn't stand it if you died.
Eğer ölürsen dayanamam.
Jealous, I couldn't even stand it.
Tahammül edemeyecek kadar kıskanıyordum.
WELL, GET HER TO WRITE A NOTE, YOU KNOW. "I JUST COULDN'T STAND IT NO MORE. SIGNED, MRS. WILBERFORCE." AND THEN SOMEBODY GOES DOWN AND HANGS HER.
Ona, "Artık daha fazla dayanamadım, Bayan Wilberforce" şeklinde not yazdırırız, sonra da birimiz gidip onu asarız.
I couldn't stand it!
Dayanamadım!
I just couldn't stand the "nurse's evening off" aspect of it.
Ben "hemşirenin izin akşamı" yönüne dayanamadım sadece.
It couldn't be her, and I have told you I cannot stand the sight of a dead body.
Onun cesedi olamazdı, ve ölü bir bedenin görüntüsüne dayanamayacağımı size söylemiştim.
Now I'm not here complainin'about 20 of your brave men who beat three of my boys till they couldn't stand. Maybe they had it comin'. Anyways, they're full growed and can take their licking's.
Buraya üç oğlumu ayakta duramayacak hale gelinceye kadar döven 20 cesur adamını şikayet etmek için gelmedim.
I couldn't stand it.
Dayanamadım işte.
Personally, I couldn't stand it.
Şahsen, Ben ıstırap çekmezdim.
- For a while, but I couldn't stand it.
- Bir süre için, ama dayanamadım.
I couldn't stand it.
Mahcup oluyorum.
- I couldn't stand it any longer.
- Artık dayanamıyorum.
Uh, I couldn't stand the thought of it.
Buna katılamam.
I couldn't stand it, Tony. The things he said.
Dayanamadım Tony, söylediği şeye.
I just couldn't stand it.
Sadece dayanamadım.
finally I couldn't stand it any longer, so I wrote to her father.
Sonunda daha fazla dayanamaylp babasma mektup yazdlm.
Honey, you used to be so attractive, I couldn't stand it.
Evet sen. Heavenly sahilde tek başına ne yapıyor?
About a month ago I, uh, couldn't stand it any longer, so I took Mark and came here and got a job doing the only thing I've ever really been trained for :
Bir ay önce, artık dayanamadım ve Mark'ı da aldım ve buraya geldim. Yapabildiğim tek iş olan piyano çalmaya başladım.
I was so lonely, I couldn't stand it.
Çok yalnızdım, ayakta duramıyordum.
I just couldn't stand it!
Hiç dayanamam!
I couldn't stand it.
Başka bir oyuna katlanamam.
I couldn't stand it any more.
Artık dayanamıyordum. Çıkmalıydım.
I couldn't stand it any longer, that's why I left.
Daha fazla katlanamadım, bu yüzden terkettim. Senin yüzünden.
I couldn't stand it.
Dayanamıyorum.
When it got so I couldn't stand to listen to her anymore — Screaming, you know?
Bir yerden sonra çığlıklarını duymaya katlanamaz olmuştum.
I suppose his conscience just couldn't stand it any longer.
Sanıyorum ki vicdanı bunu daha fazla kaldıramadı.
And I couldn't stand it.
Ve buna dayanamıyorum.
I couldn't stand it!
Buna katlanamadım!
I couldn't stand it.
Buna dayanamıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]