I didn't mean that Çeviri Türkçe
3,084 parallel translation
I didn't mean it that way.
Öyle demek istemedim.
I mean, if this guy didn't then want to marry her, psychologically, what is that about?
Yani, eğer bu adam onunla evlenmek istemiyorsa psikolojik olarak nedeni ne olabilir?
- I didn't mean it like that.
- O anlamda söylemedim.
I know you didn't mean to steal that money.
Paramı çalmandan bahsetmiyorsun biliyorum.
I didn't mean that.
Bunu yapmak istememiştim.
No, I didn't mean it like that. ( crying )
Hayır, Ben Öyle Demek İstemedim.
I didn't mean for that to...
Böyle olsun istemedim.
Elena, I didn't mean any of that.
Elena, o konuda ciddi değildim.
Well, I didn't have a drink, if that's what you mean.
Eğer bunu kast ediyorsan, içki içmedim.
No, no. I didn't mean to imply that.
Yok yok, öyle demek istemedim.
We didn't date for that long, and I don't even know how much of it was actually real, but when you get nervous, you get mean and you get really pale, and then you start putting your hands
Uzun bir süre çıkmadık ve ne kadarının gerçek olduğunu bile bilmiyorum ama ne zaman endişelensen, kötü şeyler söylersin rengin atar ve Danny Zuko gibi ellerini saçlarının içinden geçirirsin.
When I learned that Tadashi was switched at birth, I didn't think it would mean so much to him.
Tadashi'nin doğumda değiştirildiğini öğrendiğimde onun için çok fazla fark etmez sanmıştım.
I mean, there's something interesting about that that I feel like we didn't get a chance to experience before.
Yani bence, bunda ilginç olan şey galiba daha önce böyle şeyler yapma imkanımız yoktu.
I begged him to understand that this thing with Roar didn't mean anything.
Roar'la olan şeyin bir anlamı olmadığını anlaması için ona yalvardım.
Ooh. Even I didn't mean for that joke to happen.
Bunu söylerken komik olacağını fark etmemiştim.
I tried to explain to Rowley's dad that I didn't mean to call 911... but he really wasn't interested in what I had to say.
Acili aramak istemediğimi anlatmaya çalıştım ama Rowley'nin babası pek dinlemek istemedi.
I didn't mean to do that.
Bunu yapmak istememiştim.
I don't know, I mean, I came back from 1947 married to a woman that... that I didn't know.
Bilmiyorum, yani 1947'den döndüğümde kendimi tanımadığın biriyle evli buldum.
I didn't mean that.
Ben bunu kastetmemiştim.
I'm sorry, she didn't mean that.
Özür dilerim, öyle demek istemedi.
No. I didn't mean that.
Öyle demek istemedim.
I mean, I knew everything that was gonna happen to me, more importantly, because I was... I was with you, and I just... I didn't...
Daha ziyade kendi başıma gelebilecek her şeyi biliyordum çünkü seninleydim ve bunu bilmek istemiyordum.
I mean, he told me that my dad didn't kill himself, that he was a hero...
Bana babamın kendini öldürmediğini ve bir kahraman olduğunu söyledi.
No, I didn't mean that.
Hayır, öyle demek istemedim.
I didn't mean that you were...
Senin şey olduğunu kast etmedim...
I didn't mean it like that, Malcolm, it...
Öyle demek istemedim Malcolm...
That time I threatened you, I didn't really mean it.
Seni tehdit ettiğimde, söylediklerimde ciddi değildim.
I mean, you didn't even tell me that you were screwing Tyler, so how could I trust you?
Bana Tyler ile yattığını bile söylememiştin, sana nasıl güvenebilirdim?
I mean it stood to reason that it was kids did the stealing, so I didn't report it.
Belli ki çocuklar çalmış bu yüzden polise bildirmedim.
I didn't mean it like that.
Yani, iyi derken bunu kastetmedim.
I didn't mean it that way.
Onu kastetmedim.
I didn't mean for you to hear that.
Onu duymanızı istememiştim.
I mean, it's a good job at that, but you didn't see an old fucker or whatever.
Ama - demek istediğim, bu güzel bir iş, ama sen hiçbir şey görmedin.
I mean, I stopped shopping at kmart because I found out that Kathy Ireland didn't design any of her signature socks.
Yani, Kmart alış verişi bıraktım çünkü Kathy Ireland'ın kendi markası çoraplarında hiçbirini tasarlamadığını öğrendim.
I didn't mean to scare you that much.
Seni bu kadar korkutmak istememiştim.
I'm sorry, I didn't mean to say it that way.
Seni sevdi mi? Pardon, Bunu bu şekilde söylemek istemedim.
No you think that I'm... I didn't mean to imply...
Sence ben... ben öyle demek...
I didn't mean any of that.
Öyle demek istemedim.
I mean, I just- - I didn't know that you were gonna be home today and I have this thing.
Yani ben senin bugün eve geleceğini bilmiyordum, bir işim vardı da.
It didn't occur to you that that might mean I don't want you involved in my cancer treatment?
Bunun, kanser tedavime müdahil olmanı istemediğim anlamına geliyor olabileceği hiç aklına gelmedi mi?
I don't think a customer whacked him over the head because he sold him a car they didn't want, if that's what you mean.
Ama kasdettiğiniz buysa, istemediği bir şey sattığı için bir müşterinin gidip de Carl'ın kafasını yardığını sanmıyorum.
I'm sorry. I didn't mean that.
Özür dilerim, böyle olsun istemedim.
I'm sorry, Senthil I didn't mean that
Özür dilerim, Senthil. Öyle demek istememistim.
It's great to spend time with my daughter, but I wish that didn't mean time away from you.
kızımla zaman geçirmen harika ama sizin uzakta olmanızı istemedim.
I mean, we both knew what that was, didn't we?
demek istediğim bunun ne olduğunu biliyoruz yoksa bilmiyor muyuz?
I so didn't mean that how it sounded.
Kesinlikle o anlamda demedim.
I'm sure you didn't mean that.
Eminim öyle demek istememişsindir.
I didn't mean that.
Yok komiserim öyle demek istemedim.
I mean, that didn't make me feel good.
Yani, bu beni iyi hissettirmedi.
Well, I didn't mean it like that.
Öyle bir şey değildi niyetim.
What do you mean? I guess it could be argued that... well, maybe I didn't leave Rosa's sister's bedroom as quickly as I should have.
Galiba tartıştığımız şey belki de Rosa'nın kardeşinin odasını terk etmem gereken sürede terk etmememdir.
i didn't 6296
i didn't ask 203
i didn't mean to 734
i didn't mean to upset you 69
i didn't mean to offend you 51
i didn't want to bother you 42
i didn't hear you 152
i didn't want to wake you 60
i didn't see you 162
i didn't realize 188
i didn't ask 203
i didn't mean to 734
i didn't mean to upset you 69
i didn't mean to offend you 51
i didn't want to bother you 42
i didn't hear you 152
i didn't want to wake you 60
i didn't see you 162
i didn't realize 188