I didn't mean to hurt her Çeviri Türkçe
61 parallel translation
I didn't mean to hurt her.
Niyetim onu kırmak değildi.
I didn't mean to hurt her feelings.
Ben onun duygulaırnı incitmek istemedim.
I didn't mean to hurt her.
Onu incitmek istemedim.
It's easy to do, but I didn't mean to hurt your feelings.
Bunu yapmak her ne kadar kolay olsa da kasıtlı değildi.
I never wanted t - I didn't mean to hurt her.
Ben ona... zarar vermek istememiştim.
I DIDN'T MEAN TO HURT HER.
Niyetim onu incitmek değildi.
- "I didn't mean to hurt her, she made me lose my mind".
"Onu incitmek istememiştim ama o karı beni delirtti."
I didn't mean to hurt her.
Kıza kötülük etmek istemedim.
I didn't mean to hurt her.
Onu yaralamak istemedim.
I didn't mean to hurt her, Dad.
Onu incitmek istemedim, baba.
- I didn't mean to hurt her feelings.
- Onu üzmek istemedim.
I didn't mean to hurt her, man. I Ioved her.
Onun canını yakmak istemedim, ona aşıktım.
I didn't mean to hurt her, I swear.
Ona zarar vermek istememiştim. Yemin ederim.
Didn't mean to hurt her, I didn't.
Ona zarar vermek istememiştim. Asla!
I didn't mean to hurt her.
Onu incitmek istememiştim.
I didn't mean to hurt her.
Niyetim ona zarar vermek değildi.
That must have hurt your feelings. I didn't mean to push her so hard, honest.
- O kadar sert itmek istememiştim.
I didn't mean to hurt her.
Ona zarar vermek istememiştim.
I didn't mean to hurt her.
Ona zarar vermek istemedim.
I didn't mean to hurt her.
Onun canını yakmak istemedim.
I didn't mean to hurt her.
Onu yaralamak istememiştim.
I didn't mean to hurt her.
- Onu üzmek istemedim.
I didn't mean to hurt her.
Onu kırmak istemedim.
I didn't mean to hurt her.
Onu bana neden vermeyeceksiniz?
Please. Please, I didn't mean to hurt her.
Ona zarar vermek istemedim.
I didn't want to see her get hurt, but then I looked at her young and shiny face not beaten down yet by busted dryers and mean bosses with guns...
Onun yine incinmesini istemiyordum ama onun genç ve parlak yüzüne baktım henüz pinti patronların eline düşüp de feleğin çemberinden geçmemişti.
Oh, don't worry. This whole place is going to go up like a torch. - I didn't mean to hurt her.
Merak etme, burası cehenneme dönecek.
I didn't mean to hurt her feelings.
Onu incitmek istememiştim.
I just told her that you didn't mean to hurt me.
Niyetinin beni incitmek olmadığını söyledim.
I didn't mean to hurt her.
- Onu incitmek istemedim.
I didn't-I didn't mean to hurt her.
Ben... Ben ona zarar vermek istememiştim.
I didn't mean to hurt her. I didn't, but...
Ona zarar vermek istemedim.
I didn't mean to hurt her.
Onu incitmek değildi niyetim.
I'm sure you didn't mean to hurt her.
Zarar vermek istemedin.
As for Anne-Marie... I didn't mean to hurt her.
Anne-Marie de öyle ona zarar vermek gibi bir niyetim yoktu.
I don't know. I didn't mean to hurt her.
Ona zarar vermek istemedim.
I didn't mean to hurt her, Franky.
Onu incitmek istemedim Franky.
I didn't mean to hurt her, Mr. Donovan, I swear.
Ona zarar vermek istememiştim Bay Donovan, yemin ederim.
I didn't mean to hurt her.
- Onu incitmek istememiştim.
I keep on talking. I tell her how at first I was very angry at my mother for abandoning me with my horrible father but in the end I realized it wasn't her fault. That she loved me very much and that she didn't mean to hurt me.
Annem beni, iğrenç babamın yanına bıraktığında başlarda ona ne kadar sinirlendiğimi, ama sonrasında bunun annemin suçu olmadığını anladığımı, onun beni çok sevdiğini ve asla beni incitmek istemediğini söyledim.
- What have you done to her? - What? I didn't mean to hurt her.
Ona ne yaptın?
I didn't mean to hurt her.
- Ona zarar vermek istemedim.
I didn't mean for her to get hurt.
Barb incinsin diye demedim.
Maybe if I can set it straight, somehow let her know that I didn't mean to hurt her, let her know how much I cared.
Düzeltebilirsem bu durumu her nasıl olacaksa onu kırmak istemediğimi, ona çok önem verdiğimi söyleyin.
So I lied about my age. I mean, I guess it didn't hurt that you had a younger boyfriend to make everything seem real, right?
Herhalde her şeyi daha gerçekçi gösteren genç bir erkek arkadaşının olması pek de canını sıkmadı, değil mı?
I didn't mean to hurt her.
Onu üzmek istemedim.
I didn't mean to hurt her.
Niyetim canını yakmak değildi.