I didn't mean to say that Çeviri Türkçe
121 parallel translation
Sorry, I didn't mean to say that.
Üzgünüm, öyle demek istemedim.
I didn't mean to say that.
Böyle söylemek istemedim.
I didn't mean to say that, but you're all wrong about the book.
Öyle demek istemedim. Ama kitap hakkında yanılıyorsunuz.
Oh, I didn't mean to say that!
Öyle demek istemedim!
I didn't mean to say that. I meant to be nice and say, "What a convenient location," and such.
Kibarca ne kadar münasip bir semt olduğunu söylemek istemiştim.
I'm sorry... but merely for the purposes of clarification... when you said you didn't... did you mean you didn't say you wanted to see me... or that you didn't, in fact, want to see me?
Afedersiniz, sadece olayı açıklığa kavuşturmak adına soruyorum, istemedim dediğinizde beni görmek istediğinizi söylemediğinizi mi kastettiniz yoksa beni gerçekten görmek istemediniz mi?
I didn't mean to say that the Enterprise should be hauling garbage.
Enterprise'ın bir çöp şilebi olması gerektiğini söylemiyorum.
I didn't mean to say that.
Öyle demek istememiştim.
I didn't mean to say that.
Öyle söylemek istemedim.
I didn't mean to say that.
Böyle demek istemedim.
I mean, I didn't mean to say that.
Yani, öyle demek istemedim.
I didn't mean to say that.
Öyle demek istemedim, özür dilerim.
I didn't mean to say that.
Öyle demek istemedim.
- No, I didn't mean to say that, and, Michael, I can talk for myself.
- Hayır bunu demek istemedim... ve Michael, kendi adıma konuşabilirim.
- No, I didn't mean to say that... and, Michael, I can talk for myself.
- Hayır bunu demek istemedim... ve Michael, kendi adıma konuşabilirim.
I didn't mean to say that...
Ben öyle demek istemedim.
I didn't mean to say that the Enterprise should be hauling garbage.
Az önce, "Atılgan hurdalığa çıkarılmalı" derken yanlış söyledim.
I just want to say that I'm.... I didn't mean to shoot that guy, Cliff.
Bilmenizi isterim ki Cliff'e ateş etmek istemedim.
I didn't mean to say that.
Bunu demek istememiştim.
I didn't mean to say that you didn't.
Özür dilerim. Senin anlamadığını kastetmedim.
But when i got to college, i mean, You didn't-you didn't hear me say, " hey, look at me! I'm the guy that got beat up every day!
Ama üniversiteye gittiğimde "Hey bana bakın, ben her gün dayak yiyen çocuğum." demedim.
And I really didn't mean to say that in a "Bond. James Bond" kind of way. Um...
Aslında Bond, James Bond tarzında söylemek istemedim ama...
I'm so sorry. I didn't mean to say that.
Çok üzgünüm Öyle demek istememiştim.
I didn't mean to say... my mug tells you that?
Bunu kastetmemiştim. Ağzım yüzünden mi böyle düşündün?
I didn't mean to say that.
O anlamda demedim.
I'm sorry, I can't I didn't mean to say all that
Özür dilerim, ben ben bütün bunları söylemek istemedim.
- I didn't mean to say that.
- Öyle demek istemedim.
Hey, Sara, I didn't mean to say that, okay?
Hey, Sara, öyle demek istemedim, tamam mı?
I didn't mean to say that you were old or anything.
Yaşlı olduğunu ima etmek istememiştim.
I didn't mean to say that, aren't you just getting excessive here?
Öyle demek istemedim ama sen de haddini aşmıyor musun?
This is wrong. I didn't mean to say that.
Böyle bir şeyi kastetmedim.
So if you think that I didn't say goodbye to you because you don't mean as much to me as everybody else, you're wrong.
Eğer benim için diğerleri kadar değerli olmadığından... ... sana veda etmediğimi sanıyorsan yanılıyorsun.
I didn't mean to say that, sir.
- Öyle demek istemedim, efendim.
I just wanted to say that, um... and I didn't mean anything by it... but... I was the one who told Taylor you had I.D.'d the body.
Söylemek isterim ki... yani başka niyetim yoktu ama cesedin kimliğini belirlediğinizi Taylor'a söyleyen bendim.
I - I didn't mean to say that, sir.
Öyle demek istemedim efendim.
I didn't mean to say it like... as if I was gonna say that!
Öyle söylemek istemediğimi söylemek isterdim ama!
I mean, I thought it was something that the doctors say might happen because they have to, But I didn't think that it would really happen.
Yani, sadece doktorlarin söylemek zorunda olduklari için söylediklerini sandim ama gerçekten olabilecegini düsünmemistim.
I mean, if you didn't want to go with me... why wouldn't you just say that? Why saddle yourself with weekend shifts?
Madem benimle gelmek istemiyordun neden bunu bana söylemek yerine haftasonu vardiyalarını üstlendin?
Oh, i didn't mean to say it like that.
Öyle demek istememiştim.
I mean, what happened between you and mama... that was so bad, you didn't speak to us... or come around us for almost seven years? It wasn't my fault. I tried calling, sending gifts.
Peki, 2030 yılında başka neler normal olarak sayılacak?
I didn't mean to say it like that.
Yanlış anlama yani.
No, I didn't mean to say it like that.
Hayır, öyle demek istemedim.
- I didn't mean to say it like that.
- Böyle söylemek istememiştim.
I'm sorry. I didn't mean to say it like that.
Affedersin, bunu söylemek istemedim.
l`m sorry, I didn`t mean to say that
Ben özür dilerim, onu demek istemedim.
I mean, even if they Admitted involvement, All they'd have to do Is say that owen didn't Have to do it.
Katıldıklarını kabul etseler bile, hepsi Owen'ın yapmak zorunda olmadığını söyledi.
I didn't mean to say that out loud.
Bunu sesli söylemek istememiştim.
I didn't mean to say that my mom made me go out with you.
Annemin seninle çıkmam için zorladığını kastetmemiştim.
I didn't mean to say that it was or that it would be...
Öyledir veya öyle olabilir anlamında dememiş...
Peter, I didn't mean to say that... really.
Peter, bunu demek istemedim.
I didn't mean to say that.
Böyle demek istememiştim.