I do Çeviri Türkçe
531,534 parallel translation
I do not.
Benim yok.
Because I do need to know where that wand is hidden.
Çünkü o asanın nerede olduğunu bilmem gerekiyor.
I don't know what I know... but I know I must do this.
Ne bildiğimi ben de bilmiyorum. Ama bunu yapmam gerektiğini biliyorum.
It may not always seem apparent at the time, but everything I do is for you, to keep you safe.
Her zaman öyleymiş gibi görünmese bile ben ne yaparsam yapayım sizi güvende tutmak için yapıyorum.
I suppose I do have an affinity for the darker things in life.
Yaşamın içindeki karanlık şeylere eğilimliyim sanırım.
Oh. Or you and I do.
Ya da senin ve benim var.
- Of course I do.
- Tabii ki seviyorum.
I do if it interferes with the work that he does here.
Yaptığı işi burada aksatırsa evet.
I don't think Dembe did, but everything is pointing towards that, so... you know, there's no telling what Mr. Reddington might do.
Dembe'nin yaptığını sanmıyorum ama her şey buna işaret ediyor... Bay Red'in neler yapabileceğini kestirmek zor.
You know as much as I do.
Sen de benim bildiğim kadarını biliyorsun.
You know that I do more than make calculations.
Sen benim hesaplamalardan fazlasını yaptığımı biliyorsun.
How I do miss Imperial hallways.
İmparatorluk koridorlarını nasıl özlemişim.
I do not feel alone.
Kendimi yalnız hissetmiyorum.
I don't know what to do.
Ne yapacağımı bilmiyorum.
I do not require glory, only results for my Emperor.
Ben şan peşinde değilim, sadece İmparatorum için sonuç istiyorum.
I do.
Biliyorum.
I make no apologies for who I am, or what I do.
Kim olduğum ya da ne yaptığım için özür dilemem ben.
I do background checks before first dates.
İlk buluşmalardan önce geçmişlerini araştırırım.
I don't think that's actually going to do anything.
Onun bir işe yarayacağını sanmıyorum.
No, I do.
Evet, zorundayım.
I'm sorry I had to do this, Father.
Bunu yapmam gerektiği için üzgünüm, baba.
I trust you'll do what's right for him, what's right for our family.
Onun için doğrusunu yapacağına güveniyorum. Ailemiz için...
I'm doing what I have to do to save my son.
Oğlumu kurtarmak için gerekeni yapıyorum.
What I can do, no mere human can.
Benim yapabildiklerimi başka hiçbir insan yapamaz.
I'm going to do a lot more than just scare you.
Ben sana korkutmaktan daha fazlasını yapacağım.
You can do what you want to me, I won't talk.
Bana istediğini yapabilirsin, konuşmayacağım.
I would do anything for you, son.
Senin için her şeyi yaparım, oğlum.
And if I have to kill his own fairy godmother to protect him, then that's exactly what I'll do.
Ve onu korumam için peri annesini öldürmem şartsa tam olarak öyle yapacağım.
- What do you think I'm doin'? !
- Ne yapıyorum sanıyorsun?
Aw, I just do those things to show how much I love you.
O şeyleri, seni ne kadar sevdiğimi göstermek için yaptım.
Oh, my God, why do I love her? !
Tanrım, onu neden seviyorum?
I'm not gonna do that.
Bunu yapmayacağım.
Dr. Gallup said all I had to do was kill a guy she wanted dead.
Gallup, tek yapmam gerekenin istediği bir adamı öldürmem olduğunu söyledi.
There's one last thing I must do.
Yapmam gereken son bir şey var.
- I didn't do anything.
- Ben bir şey yapmadım.
And I must insist on your help to do so.
Ve bulmak için yardımını ısrar etmeliyim.
She said I'd do what exactly?
Tam olarak ne yapacağımı da söyledi mi?
I've spent my life in the Senate trying to do good, to preserve the rights of the people.
Hayatımı senatoda güzel şeyler yapmak için harcadım halkın haklarını korumaya çalıştım.
I will have you know, anything you can do, I can do better.
Senin yaptığın her şeyi, benim daha iyi yapabileceğimi sana göstereceğim.
I really do.
Gerçekten isterim.
I didn't do any of this.
Bunların hiçbirini ben yapmadım.
As long as you do exactly as I say.
Sen benim dediklerimi yaptığın sürece.
But when I saw innocents harmed and knew I had the power to do something about it, I couldn't just watch it all burn down around me!
Ama masumların zarar gördüğünü gördüğümde ve bunun hakkında bir şey yapacak gücün bende olduğunu bildiğimde etrafımdaki her şeyin yanıp gitmesine seyirci kalamadım!
I promise you, we will do our best to negotiate fair treatment for the prisoners.
Mahkûmlar için adil muamele müzakereleri yapmak için elimizden geleni yapacağımıza sana söz veririm.
I would do anything to protect your baby.
Bebeğinizi korumak için her şeyi yapardım.
I will do everything in my power to keep her safe.
Onu güvende tutmak için elimden gelen her şeyi yapacağım. Ve annesini de.
And what do I have that you could possibly want?
Peki senin isteyebileceğin benim elimden ne gelir ki?
You'll have a chance to do that, right after I search your vehicle.
Memur hanım, açıklayabilirim. Aracınızı aradıktan sonra bunu yapmak için bir şansınız olacak.
I sympathize, I do.
Durumunuzu anlıyorum. Gerçekten.
I do.
Evet.
I'm going to do what I should have done years ago.
Yıllar önce yapmam gereken şeyi yapacağım.
i don't care how long it takes 27
i don 542
i don't think so 6892
i don't speak russian 17
i don't know 71756
i don't care 5140
i don't smoke 209
i don't understand 6275
i don't 12020
i don't understand what you mean 21
i don 542
i don't think so 6892
i don't speak russian 17
i don't know 71756
i don't care 5140
i don't smoke 209
i don't understand 6275
i don't 12020
i don't understand what you mean 21