I don't know how he does it Çeviri Türkçe
46 parallel translation
Gunner Thorgerson alive, I don't know how he does it.
Gunner Thorgerson yaşıyor. Bunu nasıl başarıyor bilmiyorum.
I don't know how he does it without fingers.
Onu parmaksız nasıl yapıyordu, bilmiyorum.
I don't know how he does it, I really don't.
Bunu nasıl yapıyor bilmiyorum, gerçekten.
I don't know how he does it.
Nasıl yaptığını bilemiyorum.
No, I don't think he does know how it is.
Hayır, bildiğini sanmıyorum.
Fucker! What to say? Man, I don't know how he does it.
Ben de bilmiyorum nasıI dinliyor.
Yes, I don't know how he does it myself sometimes.
Evet, ben de bazen nasıl yapıyor bilemiyorum.
Well, it she's never met him how does she know he's perfect for her? Oh, I don't know
Onu hiç görmediyse, mükemmel olduğunu nereden biliyor?
- I don't know how he does it.
Anlamıyorum, bunu nasıl beceriyor.
I don't know how he does it.
Sadece bunu nasıl yaptığını bilmiyorum.
I don't know how he does it.
Zamanı iki saatle kaçırdı. - Harikaydı. - Bunu nasıl yapıyor?
I don't know how he does it all.
Bunların hepsini nasıl yapıyor anlamıyorum.
I don't know how he does it.
Ne yaptığını bilmiyorum.
Honestly, I don't know how he does it.
Doğrusu bunu nasıl yaptığını ben de bilmiyorum.
I don't know how he does it.
Bunu nasıl yaptığını bilmiyorum.
And then Leo comes down, and I don't know how he does it but he makes me feel like I have the power to do anything.
Ve sonra Leo aşağı gelir, ve o bunu nasıl bilmiyorum Ama bana gibi bir şey yapmak gücüne sahip hissettiriyor.
I don't know how he does it, but there's no tack before he moves and after he moves, there's a tack.
Nasıl yaptığını bilmiyorum. O hareket etmeden önce raptiye yok o kımıldadıktan sonra raptiye var!
Mark was the only survivor he does not like to talk about it i know he was devastated but... how do you get over something like that i don't know if i ever do
Mark tek kurtulandı. Bunun hakkında konuşmayı sevmiyor Harap olduğunu biliyorum ama...
Man, I don't know how he does it.
Bunu nasıl yapıyor, bilmiyorum.
I don't know how he does it. Half a can makes me nuts.
Nasıl başarıyor bilmiyorum ama bana günde yarım kutu bile yetiyor.
I don't know how he does it.
Nasıl becerdiğini anlayamıyorum.
I don't know how he does it.
Nasıl yaptığını anlamıyorum.
I don't know how he does it Joe but he gets results.
Nasıl yaptığını bilmiyorum Joe ama sonuca ulaşıyor.
I don't know how he does it.
Bunu nasıl yapıyor, bilmiyorum.
I don't know how he does it. Sometimes when Monk's not around, I'll catch the other cops doing it.
Bazen Monk etrafta yokken diğer polisleri böyle yaparken yakalıyorum ellerini böyle yapıyorlar, sonra böyle, şuna dokunayım.
I don't know how he does it.
- Nerden bileyim?
It's a trick, Your Eminence, but I don't know how he does it.
Oyun yapıyor Hazretleri. Ama nasıl yaptığını bilmiyorum.
Look, I don't know how he does what he does and I don't give a damn, but up there in Alaska, it's completely insulate.
- Bak neyi nasıl yaptığı umurumda bile değil, hem de hiç. Fakat Alaska'daki o yer, tamamen kapatılmış bir yer.
I don't know how he does it.
Bunu nasıl yapıyor bilmiyorum.
I don't know how he does it.
Ne bileyim ne zamandır.
I don't know how he does it.
Neden yapıyor bilmiyorum.
This guy, I don't know how he does it.
Bu herif, Nereden buluyor bilmiyorum ama.
♪ How do you think he does it? ♪ ♪ I don't know ♪
* Bilmiyorum nasıl yaptığını * * Bilmiyorum *
I don't know how he does it.
Nasıl yaptığını bilmiyorum.
"I don't know how he does it, but then he lowered himself back down."
"Nasıl yaptığını bilmiyorum, ama sonra aşağıya eğildi."
I don't know how he does it, but it's real.
Nasıl yapıyor bilmiyorum, ama bu gerçek.
He can play with that baby for hours. I don't know how he does it.
O bebekle nasıl saatlerce oynayabiliyor, bilmiyorum.
I know, and I don't know how it works or what it does, but he goes to work every day, and he's fine.
Biliyorum ve nasıl etki ettiğini veya ne yaptığını bilmiyorum, ama her gün işe gidiyor ve iyi durumda.
I don't know how he does it.
Nasıl yapıyor bilmiyorum.
I-I don't know how he does it, but there's... there's nothing I can do, Bets.
Ne yaptığını bilmiyorum ama elimden bir şey gelmez Bets.
- Oh, campaigning. - 24 / 7. I don't know how he does it.
- Nasıl yapıyor bilmem ama 7 / 24 kampanya ile uğraşıyor.