I don't know how to do this Çeviri Türkçe
244 parallel translation
I know how you feel. Anything to strike back at me, but don't do it this way.
Nasıl hissettiğinizi anlıyorum.Bana misilleme yapmak için her şeyi denediğinizi, ama böyle olmaz..
Maybe I don't know how to read or write, but this I do know — I've made tons of money, and what's become of it?
Okuma yazma bilmiyor olabilirim ama şunu biliyorum ki - tonlarca para topladım, peki hepsi nereye gitti?
I don't know how you'll solve this or what good is going to come of it but whatever you do, Vic, I wish you all the happiness in the book.
Bu işi nasıl halledeceğini veya sonunda ne olacağını bilmiyorum ama her ne yaparsan Vic, sana sonsuz mutluluklar diliyorum.
You say i don't want to be the best but you're wrong. Do you know how many hours, how many years, how much of myself i've put into this game?
Roger, 3 sene oldu.
I don't know how you could bring yourself to do this to me, Tom Witherspoon, after all the business I've given to you over the years.
Yıllardan beri sana bu kadar iş verdikten sonra bunu bana nasıl yaptın anlamıyorum.
I don't know how to do this.
Nasıl yapacağımı bile bilmiyorum.
Well, I don't know how to do this.
- Nasıl takılacağını bilmiyorum.
- I don't know how to do this.
- Nasıl oynandığını bilmiyorum.
Colby, I don't know how to play this game, so where do I stand for the corner kick?
Colby, bu oyun nasıl oynanır bilmiyorum, yani korner atılırken nerede duracağım?
I don't know how to do this sort of thing.
- Bu tür şeyleri yapmayı bilmiyorum.
I don't know how to do this stuff.
Bunu yapmayı bilmiyorum.
- I don't know how to do this.
- Nasıl yapılacağını bilmiyorum.
I don't know how to do this.
Nasıl yapacağımı bilmiyorum.
- I don't know how to do this.
Nasıl yapacağımı bilmiyorum ki.
I don't know how to do most of this mission.
Bu işin büyük kısmını nasıl halledeceğimizi bilmiyorum.
I don't know how to do this.
Bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum.
Look, I don't know exactly how to do this, but...
Bak, bunu nasıl yapacağımı tam olarak bilmiyorum ama...
The press says I don't know how to do this stuff?
Basın bir de bu işi bilmediğimi mi söylüyor?
I don't know how to do this.
Nasıl yapabileceğimi bilmiyorum.
Hell, I don't know how to do this.
Kahretsin, nasıl yapacağımı bilmiyorum.
If I killed Nate, how do you know I don't want to do this?
Nate'i öldürdüysem neden bunu yapmak istemeyeyim?
I don't suppose you know how to drive this thing, do you?
Bu şeyi kullanmayı bilmiyorsunuz değil mi?
Dad, I don't know how to tell you this... and I was gonna wait for a while to do it, but...
Baba, bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.. .. ve bir süre bekleyecektim, ama..
I don't know how to do this.
Ne yapacağımı bilmiyorum.
I don't know how much time I have left to do this for you.
Sana hizmet etmek için ne kadar zamanım kaldığını bilmiyorum.
When I give you this, you still don't know how to do it.
Bunu size verdiğim zaman, bunun nasıl olduğunu bilemezsiniz.
Look, uh, I don't know how to do this... without seeming unduly hurtful... which I'm not inclined to be... but, uh... I think I oughta tell you bluntly what I think of your new work.
Seni kırmadan bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ki bunu yapmak istemem ama sanırım senin kitabın hakkındaki fikirlerimi dobra dobra söylemeliyim.
I don't know how the world has seeped to this but I do know one thing :
Dünyanın buna nasıI gireceğini bilmiyorum ancak bildiğim tek bir şey var :
I don't know how to do this.
Bunu nasıl yaparım bilmiyorum.
I'm in this cell. I don't know where l am or how I even got here... I swear to God, do not play this with me.
Hücredeyim. Nerede olduğumu ve buraya nasıl geldiğimi bilmiyorum. Herkes öyle tuhaf...
How you think I feel, you laid up with this thug-ass nigga you don't know, who wants to kick me out so he can do whatever.
İstediğini yapabiImek için beni kapı dıŞarı etmek isteyen... bu tanımadığın zenciyIe yaŞarken ben ne hissediyorum, biIiyor musun?
I don't know how I'll feel tomorrow or next week or next year but I'm absolutely certain that giving you this is the right thing to do.
Yarın, önümüzdeki hafta ya da gelecek sene ne hissedeceğimi de bilmiyorum. Ama bu parayı sana vermemin doğru olduğundan kesinlikle eminim.
I don't know how to do this.
Nasıl yapacağımı bilemiyorum?
I don't know how to do this.
Bunun üstesinden nasıl geleceğimi bilmiyorum.
I think it's okay if we don't know how to do this next part.
Sonraki aşamada ne yapacağımızı bilmememizin sakıncası yok.
You guys don't know how important this is to Whispered. I do know.
Whisper'ların ne kadar önemli olduğunu hiç anlamıyorsunuz.
I don't know how you could do this to all of us.
Bize bunu nasıl yaptın anlamıyorum.
I don't know how to do this.
Bunu başka nasıl yapabilirim?
Sydney, I don't know how to do this without Diane.
Sydney, Diane'siz nasıl yaşayacağımı bilmiyorum.
I mean, uh... you know, you see how much thought I put into this Chinese idea, and you don't want anything to do with it. You just dismiss it out of hand.
Bu Çin yemeği fikrini ne kadar düşündüğümü görüyorsun ama hiç önemsemiyorsun.
- I don't know how to do this, alright?
Ne yapacağımı bilemedim, tamam mı?
I just don't know how you could do this to me.
Bunu bana nasıl yapabildin anlamıyorum.
Look, you don't call me back, so I don't know how to do this.
Bak beni aramazsan bunu nasıl yaparım bilmiyorum.
Look, I don't know how to do this... but you're gonna need to come home now.
Bak, nasıl yapacağımı bilmiyorum. Hemen eve dönmelisin.
But I don't know how to do this sort of thing.
Ama bu şeylerin nasıl yapıldığını bilmiyorum.
I- - I don't know how to do this by myself.
Bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum.
I really don't know how to do this.
Bunu nasıl yapacağımı bilemiyorum.
I don't know how I could have prevented this or what to do next.
- Seninkiler de öyle! Sana bir söz verdim ve sözümü tutuyorum!
I don't know how many governments around the world are in on this, but I do know we are being lied to and the truth is being covered up.
Dünya üzerinde kaç hükümet bundan haberdar, bilmiyorum, ama bildiğim birşey var ki, kandırıldık ve gerçek saklanıyor.
- I don't know how to do this.
- Nasıl yapacağımı bilmiyorum.
Look, I don't know how else to say this, but none of you are capable of understanding this on the same level that I do.
Bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum, ama hiçbiriniz bunu benim anlayabildiğim seviyede anlama yeteneğine sahip değilsiniz.