I don't know how to tell you Çeviri Türkçe
415 parallel translation
I don't know how to tell you.
- Hadi söyle!
I don't know quite how to tell you but here in Red Gap I am considered important.
NasıI söyleyeceğimi bilemiyorum... ama burada, Red Gap'te önemli biri olarak görülüyorum.
Mr. Brewster, I don't know how to quite tell you...
Bay Brewster, tam olarak nasıl desem bilmiyorum...
I know, Doctor, that in addition to all this, I'm supposed to be supervisor here... but I don't have to tell you how many patients we have here and nurses to take care of them.
Tüm bunların yanı sıra burayı idare etmekle görevli olduğumu biliyorum Doktor Bey ama ne kadar hastamız ve onlarla ilgilenecek ne kadar hemşiremiz olduğunu size söylememe gerek yok.
I don't know exactly how to tell you this, Mr. Stevenson.
Size bunu nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum, Bay Stevenson.
Gabey, I don't know how to tell you this but... Ivy, what is it?
Gabey, sana nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum ama... lvy, sorun ne?
Vern, I don't know how to tell you this.
Vern, Bunu sana nasıl anlatacağımı bilmiyorum.
Irving... I don't know just how to tell you this, but...
Irving... Bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama...
I don't know how to tell you.
Sana nasıl anlatacağımı bilmiyorum.
My dear Franz, I have been fighting with myself for several days now because I have to tell you something very sad, and I don't know how to tell you best.
Sevgili Franz, günlerdir kendimle mücadele ediyorum söyleyeceklerim üzücü olacak ama nasıl söyleyeceğimi de bilmiyorum.
If I knew anything, I would be very happy to tell you, but how can I tell you if I don't know?
Bildiğim bir şey olsaydı, size memnuniyetle anlatırdım. Ama bilmiyorsam nasıl anlatabilirim?
I don't know how else to tell you. You haven't been honest with me!
Sana nasıl anlatayım bilmiyorum..
I just don't know how to tell you.
Anlatamam işte.
I DON'T KNOW HOW TO BEGIN TO TELL YOU THIS.
Nereden başlayacağımı bile bilmiyorum.
I'll tell you. You don't know how to make love anymore!
Diyorum ki artık sevişmeyi bilmiyorsunuz, evet bilmiyorsunuz!
I don't know how to tell you this.
Bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum.
Anne, I don't know how to tell you
Anne, nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.
Look, if you don't know how to tell him, when he calls I'll talk to him.
Bak, ona nasıl söyleyeceğini bilmiyorsan, aradığında onunla ben konuşurum. Ben konuşurum.
I know you. so don't tell me how to behave.
Seni tanıyorum, bana nasıl davranacağımı söyleme.
I don't know how to tell you this.
Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.
I don't know how to tell you.
Size nasıl söyleceğimi bilmiyorum.
I don't know how to tell you this, but I'm fresh out of pins.
Nasıl söylesem? Ama broşlar taze bitti.
I can't tell you now because I don't know how it's going to end.
Şu an sana bir şey söyleyemem çünkü nasıl biteceğini bilmiyorum.
Congressman, Mrs. Dunphy... I don't know how to tell you- - lt's quite all right.
Bay ve Bayan Dunphy, nasıl özür dileyeceğimi bilmiyorum... Sorun değil.
Well, I don't know how serious this is, Jim, and I don't quite know how to tell you. Well, go ahead. - But in all the confusion, I...
Şey, bunun ne kadar ciddi olduğunu, ve size nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum, ama o karmaşada, ben...
I don't know how to tell you this, kid.
Sana bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum, çocuğum.
To tell you the truth, I don't quite know how to begin this letter to you.
Doğrusunu söylemek gerekirse, bu mektuba nasıl başlayacağımı pek bilmiyorum.
Ladies, I don't exactly know how to tell you this because I didn't know it was gonna come to this.
Hanımlar, bunu size nasıl söyleyeceğimi tam olarak bilmiyorum çünkü işin buralara geleceğini bilmiyordum.
I'll tell you everything, but I don't know how to
Sana herşeyi anlatacaktım, ama nasıl yapacağımı bilemedim.
I have to tell you something and I don't know how to break it.
Sana bir şey söylemeliyim. Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.
I don't know how to tell you this...
Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum...
Colonel, I just don't know how to tell you.
Albay, Sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.
I really don't know what to say to you, Walter, that would tell you how contemptible I think you are.
Ne söyleyeceğimi bilmiyorum Walter. Ne kadar aşağılık biri olduğunu söylediğimi varsay.
I'm gonna tell him how old I am, my parents don't know I'm out... and you tried to rape me.
Kaç yaşında olduğumu, ailemin dışarda gezdiğimi bilmediğini... ve bana tecavüz etmeye kalkıştığını söyleyeceğim.
I don't know how I can help you gentlemen, but I will tell you everything you wish to know.
Size nasıl yardımcı olabilirim bilmiyorum ama bilmek istediğiniz her şeyi size söylerim.
I don't know how to tell you this, but I been meanin'to... you can't sing.
Sana bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama hep söylemek istedim şarkı söyleyemiyorsun.
I gotta tell you, I don't know how to hot wire a car.
Şunu söylemeliyim. Araba nasıl çalınır, bilmiyorum.
I don't know how to tell you... so I'll just tell you.
Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. O yüzden hemen söyleyeceğim.
My God, Emily, I don't know how to tell you this.
Aman Tanrım Emily, bunu nasıI söyleyeceğimi bilemiyorum.
Um... I just don't know how to tell you.
Hım, sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.
I don't know how to tell you this.
Bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.
I just... I don't know how to tell you this, but...
Ben... size nasıl söylesem bilmiyorum ama...
I don't know. Maybe she's going to tell you how to have sex.
- Belki sana seks yapmayı anlatır.
You don't know how rotten I felt to be the one to tell you.
Sana söylemenin ne berbat bir duygu olduğunu bilmiyorsun.
How can you tell me not to go if you don't know where I'm going, huh?
How can you tell me not to go if you don't know where I'm going?
- I don't know how to tell you.
- Nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum.
- Oh, God, I don't know how to tell you... - What?
- Tanrı'm, sana nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum.
I don't know how to tell you, except, I guess, just straight out.
Sana nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum. Sanırım en doğrusu dobra dobra söylemek.
I don't know how to tell you this, but I don't approve of you.
Bunu size nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum, ama sizi uygun bulmuyorum.
" I don't know how to tell you what I want to tell you...
" Söylemek istediklerimi sana nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum...
Now, I don't know how to tell you this so I'm going to have to come straight out with it.
Bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum, bu yüzden direkt söyleyeceğim.