I don't know what you're saying Çeviri Türkçe
249 parallel translation
Honey, I don't know what you're saying this for but I know you don't mean it.
Canım, neden böyle yapıyorsun bilmiyorum ama söylediklerinde ciddi değilsin.
I don't know what you're saying.
Ne dediğini anlamıyorum.
Young man, I don't quite know what you're saying, but I know I don't like it.
Genç adam, söylediklerini tam olarak anlamıyorum, fakat hoşlanmadığımı biliyorum. Beni geri götür!
I don't know what you're saying.
Ben... neden bahsettiğinizi anlamıyorum.
- I don't know what you're saying.
- Ne dediğini bilmiyorum.
I don't know what you're saying, but whatever it is, the answer is no.
Ne söylediğini anlamıyorum. Ama her neyse cevabım hayır.
- I don't know what you're saying.
- Ne bahsettiğinizi anlamıyorum efendim.
Don't you know what I was saying? You're not listening to me.
Ne diyordum ben, biliyor musun?
You don't give a gas, do you? No, I really don't know what you're saying.
Gazla bayıltmıyorsunuz, değil mi?
I know what you're really saying even when you don't say it.
Sen ağzını açmasan da ben aslında ne söyleyeceğini biliyorum.
I don't know, Miss, if you appreciate... the seriousness of what you're saying.
Söylediğiniz şeyin ne denli ciddi olduğunun farkında mısınız, bilmiyorum hanımefendi.
Well, I don't know what you're saying.
Ne demek istediğini pek anlamış değilim.
- I don't know what you're saying.
- Ne söylediğini anlamıyorum. - Hadi ama.
No. I don't know what you're saying,
Hayır, ne dediğini anlamıyorum,
Shel, you're very excited. I don't know what you're saying.
Shel, çok heyecanlısın.
I don't know what you're saying.
Neden söz ettiğini bilmiyorum.
- I don't know what you're saying.
- Ne söylediğin hakkında fikrim yok.
I don't even know what you're saying.
Ne dediğinizi bile anlamadım.
I don't think you know what you're saying no to when you say no to Fernando Portacarrero.
Sanırım Fernando Portacarrero'a hayır derken neye hayır dediğinin farkında değilsin.
No. I really don't know what you're saying.
Hayır, ne dediğini anlamıyorum.
No, Harvey, I don't know what you're saying, but I'm sure it's disgusting.
Hayır, Harvey, ne diyorsun bilmiyorum ama eminim iğrençtir.
You think I don't know what they're saying when I walk down the street? "There goes Minnifield the cuckold."
Sokakta yürürken arkamdan söylenenleri bilmiyor muyum? "Boynuzlu Minnifield."
I don't know what you're saying.
Neden bahsettiğini anlamıyorum.
I suppose I could tell you I just saw fresh paw prints out there which make me think they're already thinking about feasting in here, but I don't want to answer you because when you question me, you are saying to me that I don't know what I'm doing.
Sanırım söyleyebilirim ki dışarda taze pençe izleri gördüm bu da bana burada ziyafet düşündüklerini söylüyor, ama sana yanıt vermek te istemiyorum çünkü beni sorguladığında, bana ne yaptığımı bilmediğimi söylemiş oluyorsun.
Yeah, I know what you're saying, man. I just don't know what to tell you.
Ne dediğini biliyorum, sadece sana ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
- I know what you're saying, and I don't think it's a good idea.
- Ne dediğini biliyorum ve bence iyi bir fikir değil.
Oh, I don't know what you're saying.
Neden bahsediyorsunuz bilmiyorum bile.
I don't even know what you're saying.
Neden bahsettiğini bile anlayamıyorum.
- I don't know what you're saying.
- Ne söylediğini anlamıyorum.
I can't even talk to you. I don't know what you're saying.
Seninle konusamiyorum bile neden bahsettigini bilmiyorum.
- I don't know what you're saying.
- Ne oluyor da ne demek?
I don't even know what you're saying.
- Ne söylediğini anlamıyorum.
I don't know what you're saying.
Ne söylediğini bilmiyorum.
I don't know what you're saying.
- Omerlu? Ne dediğini anlamıyorum.
I hear what you're saying, but I gotta tell you, Richie-boy... I don't think you know what you're talking about.
Ne dediğini duyuyorum, ama sana söylemeliyim, Richie ağzından çıkanı kulağın duymuyor.
I'm not saying you don't know what you're talking about, but I don't know what you're talking about.
Neden bahsettiğini bilmiyorsun demiyorum ama neden bahsettiğini bilmiyorum.
I don't know what you're saying, but that's what's going on, yeah.
Ne dediğinizi anlamadım, ama öyle oluyor, evet.
Look, I know what you're saying, but you don't know what you're talking about.
Bak, ne dediğini biliyorum ama ne dediğinden haberin yok.
You think I'm stupid... that I don't know what you're saying?
Beni aptal mı sanıyorsun ne dediğini anlamayacak kadar?
I don't know what you're saying.
- Özür dilerim, anlamadım. - Karım.
I don't know what you're saying.
Anlamıyorum. Ne dediğini anlamıyorum.
You're really cute, but I don't know what you're saying.
Çok şekersin ama ne dediğini bilmiyorsun.
I don't know what you're saying.
Söylediklerinden bir şey anlamıyorum.
You usually mumble, I don't know what you're saying.
Junior, şu an Annie'yi buraya getiriyor.
I don't know what you're saying.
Neden bahsettiğini bilmiyorum.
I don't know what you're saying.
Ne dediğini bile bilmiyorum.
I don't know what the fuck you're saying... but keep going.
Ne dediğini anlamıyorum... ama devam et.
You know, I don't believe a word of what you're saying.
Söylediklerinin bir kelimesine bile inanmıyorum.
Okay, dad, I hear what you're saying, but I honestly don't know if I can give it up.
Pekala baba, ne söylediğini anladım, fakat bunu bırakabilir miyim bilmiyorum.
I don't know what you're saying now.
Şu an neden bahsettiğini bilmiyorum.
"I don't know what you're saying, but you talk too much."
- Mühendis ne diyor? - Kırılma gerilimi her dakika artıyor.