I don't think so either Çeviri Türkçe
77 parallel translation
I don't think so either.
Bence de.
- I don't think so either.
- Ben de öyle düşünmüştüm.
- I don't think so either.
- Bence de düşünmüyordur.
I don't think so, either.
Bence de öyle.
- I don't think so either.
- Hiç sanmıyorum.
I don't think so either.
Ben de sanmıyorum.
No, I don't think so, either.
Al.
I don't think so much of his brother, either.
Ağabeyi hakkında da çok iyi şeyler düşünmüyorum.
I don't think so either.
Ben de öyle düşünüyorum.
Well, I don't think so either.
Ben de aynı şeyi düşünüyorum.
We were shorter. I don't think so either.
- O uzun değildi, biz daha kısaydık.
I don't think so, either.
onlardan biri olduğunu sanmıyorum. Belki de köye gitmek için başka bir yol bulabiliriz.
If so, and I don't want to be mean, - I don't think you make the grade either.
Eğer öyleysem ki kaba olmak istemiyorum ama bana göre de hiç aşama katetmiyorsun.
I don't think so, but they're not advertising its existence, either.
Öyle zannetmiyorum, ancak warlığını da reklamlara vermiyorlar.
I don't think what you said was so nice either.
Söylediklerinin pek kibar şeyler olduğunu sanmıyorum.
Come on. - I don't think so either.
- Bence de öyle.
I don't think so either.
Ben de hiç sanmıyorum.
So I don't think I need you either.
Yani sanırım, benim de sana ihtiyacım yok.
I don't think so either!
Ben de sanmıyorum!
According to your definition of a child, I don't think I'm that either. So what in the world are you, Kino?
Dinle, Kino.
Make me think you don't care about being in the commercial so that maybe I won't, either.
Senin reklamla ilgilenmediğini düşünmemi istiyorsun, böylece ben de ilgilenmeyeceğim.
I don't think so either.
Ben de.
I don't think so either.
- Ben de sanmıyorum.
I don't think so, either.
Bende pek sanmıyorum.
Well, I agree it's not super spiritual or anything, but I don't think it's so terrible either.
Tamam, pek iyi bir şey değil ama çok kötü birşey de değil.
I don't think so either.
Bence de öyle.
I don't think you're into Weight Watchers, so either you're the lead in a community theater group or have converted to an extremely underfunded religion.
Sanırım burası kilo verme merkezi değil, ya da bir devlet tiyatrosu grubunun başı da olamazsın, ya da pek maddi destek görmeyen yeni bir dine de dönmüş olamazsın.
I don't think so, either.
Evet, ben de pek sanmıyorum.
No, I don't think so either.
Hayır tabii ki değilsin.
I don't think so either.
Bence de, pek olası görünmüyor.
No, I don't think so either.
Hayır, ben de.
I don't think you think so either.
Senin de sandığını sanmıyorum.
No, I don't think so either.
Hiç anlatmadım.
Yeah, I don't think so, either.
Bence de değil.
This doesn't make sense to me, and I don't think it makes sense to you, either, and it's starting to give me the creeps, so, will you please let me take you away from here?
Bu bana pek mantıklı gelmiyor ve sana pek geldiğini sanmıyorum ve bu durum tüylerimi ürpertmeye başladı ve bırakta seni burdan bir süreliğine uzak tutayım
I don't think so either.
Bence de değil.
I don't think so either.
Ben de öyle düşünmüyorum.
You know what? I don't think so, either.
Aslında biliyor musun, ben de öyle düşünüyorum.
I don't think so, either.
Ben de sanmıyorum.
I don't think it'll change me that much, either, being away from him, so...
Bunun beni çok değiştireceğini de sanmıyorum, onunla olsam da...
I don't think so, either.
Bende öyle düşünüyorum.
I don't think so either, but I don't really know what else I can do.
Ben de ama başka ne yapabilirim, bilmiyorum.
Either they had scuba gear... I don't think so... or this stuff was built when the ocean levels were lower, and that was over 14,000 years ago, and 14,000 years ago, according to mainstream archeology, we were just dwelling in caves, hunter-gatherers.
Ya sualtı dalgış kıyafetleri vardı... ki zannetmiyorum... veya bunlar su seviyesi daha alçakken yapıldı, yani 14,000 yıldan daha önce, ve de 14,000 yıl öncesinde ise, başlıca arkeologlara göre bizler hala mağara koyuklarında yaşayan, avcı, toplayıcı lardık.
No, I'm not, I don't think so. - I don't think so, either.
Hayır, yemedim, hiç sanmıyorum.
Now, the blood wasn't a match to either one of the drivers, but the unknown male was thought to be a passenger on one of the buses. I don't think so.
Kan iki sürücüyle de uyuşmadı ama kimliği belirsiz erkeğin otobüslerden birindeki bir yolcu olduğu düşünülmüş.
So, I don't think of it that way either.
O yüzden, ben de öyle düşünmüyorum.
Yeah, I don't think so, either.
Ben de öyle düşünüyorum.
I really appreciate everything you're trying to do, but, um... I'm just not part of this world, and I don't really think I wanna be, either, so just tell Nate I had to go.
Yapmaya çalıştığın her şeyi takdir ediyorum ama ben bu dünyanın bir parçası değilim ve gerçekten olmak istediğimi de sanmıyorum ayrıca bu yüzden Nate'e gitmek zorunda olduğumu söyle lütfen.
I'm starting to think I don't want you in either, so why don't you do us all a favor, g-bag?
İkisinde de seni istemediğimi düşünmeye başladım. Neden hepimize bir iyilik yapmıyorsun, pezevenk?
- I don't think so either.
- Zaten giyemem herhalde.
I mean, your friends won't talk to you about birthday plans, so you think they've either forgotten or they just don't care, and then when you try to set something up, suddenly everybody's busy.
Doğum günün hakkında arkadaşların konuşmaz. Sen de unuttular ya da umurlarında değilsin sanırsın. Bir şeyler ayarlamaya çalışırsın ama birden herkes meşgul olur.