I feel sorry for you Çeviri Türkçe
822 parallel translation
I feel sorry for you, General Yen.
Sizin için üzülüyorum, General Yen.
I feel sorry for you.
Senin için üzülüyorum.
I feel sorry for you.
Sana acıyorum.
- I feel sorry for you.
- Senin için üzülüyorum.
I feel sorry for you, but I repeat :
Sizin için üzülüyorum ama tekrar ediyorum :
I feel sorry for you, Joe.
Senin için üzülüyorum, Joe.
I ain't gonna hit you back because I feel sorry for you.
Seninle dövüşmeyeceğim çünkü senin için üzülüyorum.
I feel sorry for you, young man.
Senin için üzgünüm, delikanlı.
- I feel sorry for you Sasha.
- Merhaba okul çocuğu. - Selam.
You know, I feel sorry for you Montana.
Senin için üzüldüğümü bil Montana.
- I feel sorry for you.
- Sizin için üzülüyorum.
I feel sorry for you, though.
Senin için her ne kadar üzülsem de.
EVER SINCE I WAS FOUR YEARS OLD. I FEEL SORRY FOR YOU, I REALLY DO.
Sadece ihtiyaç duyduğum şeyleri sağlamaya devam etmeni istiyorum.
That's why I feel sorry for you.
Bu yüzden senin için üzülüyorum.
- No! You're a beast, a coward. I feel sorry for you.
Korkaksın sen, sana acıyorum.
I feel sorry for you.
Senin için üzüldüm.
- I feel sorry for you.
- Sana acıdım.
I don't know why you feel sorry for anybody like me.
Benim gibi bir adam için üzülmeye değmez.
If you feel sorry for me, I must decline.
Bana bunu fakirliğime acıdığın için önerdiysen, beni kırmış olursun.
I feel rather sorry for him, don't you?
Onun için üzülüyorum. Sen üzülmüyor musun?
I suppose you feel sorry for him.
Sanırım onun için üzülüyorsun.
I might have felt sorry for you and let you crawl out, but a lot of things have happened to me since then, and I don't feel the same about you anymore.
Senin için üzülebilirdim ve dalkavukluk etmene izin verebilirdim. Fakat o zamandan beri başıma bir sürü şey geldi. Ve artık senin hakkında o şekilde düşünmüyorum.
Well, boss, I feel pretty sorry for you, walking around without a breeder's guide.
Patron, dogrusu sana çok acidim, bir soy rehberin bile yok.
I feel very sorry for you.
Sizin için çok üzgünüm.
I don't feel sorry for you, not a bit.
Senin için biraz bile üzülmüyorum.
I do not want you to feel sorry for me.
Benim yüzümden üzülmenizi istemem.
If you hadn't made me hate you more than I thought I could possibly hate anybody... I think I should feel sorry for you.
Hiç kimseden edemeyeceğim kadar senden nefret etmeseydim sanırım sana acırdım.
You know, all the same, I feel kind of sorry for Mr. Kane.
Biliyor musunuz, ben Bay Kane'e acıyorum.
You know, Jeeter, I feel just about as sorry for what Dude done as anything I ever seen in my life.
Jeeter, Dude'un yaptıkları için çok üzgünüm.
Mom, I know you feel sorry for me.
Anne, benim için üzüldüğünü biliyorum.
- You know, I feel sorry for Jerry.
- Biliyor musun, Jerry için üzlüyorum.
I feel terribly sorry for you.
Ama senin için çok üzülüyorum.
I know. Of course, he would come here and feel so miserable and sorry for you.
Tabii, buraya gelip, çok perişan bir halde, senden özür dilerdi.
I don't feel sorry for myself, the way you said.
Dediğiniz gibi mahcup hissetmiyorum kendimi.
- I feel very sorry for you.
- Senin için çok üzülüyorum.
I feel real sorry for you.
Gerçekten sizin adınıza çok üzgünüm.
! I came home just to see you, you bring me here, and now, you feel sorry for me!
Sırf seni görmek için eve geldim ve sen de beni buraya getirdin şimdi de üzgünsün!
Jonathan I feel desperately sorry for you.
Jonathan senin için çok üzülüyorum.
Then why do I somehow feel sorry for you?
Peki ozaman neden senin için üzülüyorum?
I do feel sorry for you.
Senin için üzülüyorum.
Yeah, I sure feel sorry for you, Gunnison.
Evet, sana çok acıyorum Gunnison.
"I'll make you boys feel sorry for the day..."
"Doğduğunuz güne pişman..."
I feel so sorry for you.
Senin için gerçekten çok üzülüyorum.
- I don't want you to feel sorry for me.
- Bana acimani istemiyorum.
Then I'll weep and say, "Do you really feel sorry for me?"
Sonra ağlayıp diyeceğim ki, "Benim için gerçekten üzgün müsün?"
I'm not going to be shot in the belly because you feel sorry for yourself.
Karnımdan bir mermi yersem çok üzülürsün.
You know, I feel sorry for that nice Mr Vole.
Biliyor musunuz, o iyi adam için üzülüyorum.
I feel sorry for him. - Oh, sure! - Really, I do.
Hey, you guys ain't bein'fair to Ackerman.
I'm trying to make you feel sorry for her.
Onun için üzülmenizi sağlamaya çalışıyorum.
I like persons because I feel sorry for them, you know?
Kişileri seviyorum çünkü onlara acıyorum.
I feel really sorry for you!
Çok zavallısın! Ben bir...