I got to do something Çeviri Türkçe
721 parallel translation
I got to do something. I...
- Ama bir şeyler yapmam gerek.
I got to do something.
Bir şeyler yapmam lazım.
And I know Dr. Ranger's a big man, but I've got to do something.
Dr. Ranger'in önemli biri olduğunu da biliyorum,... ama bir şey yapmalıydım.
And do you think that after the way you've behaved... i suggest that if you want to get this thing straightened out and not wreck everything through... this trip, you've got to do something about this.
Kendi yaptıklarından sonra nasıl böyle konuşabiliyorsun? Her şeyi düzeltmen için sana bir şans veriyorum. Bu yolculuğa çıkana kadar her şey yolunda gidiyordu.
Well, I wasn't getting any pleasure out of it, but I've got to help you, Tommy, I've got to do something for you.
Ben de bundan hoşlanmıyorum, ama sana yardım etmem gerek, Tommy, senin için birşeyler yapmam gerek.
Get on your hats and coats. I got something for you to do.
Ceketlerinizi giyip şapkalarınızı takın.
I've got to do something.
Bir şeyler yapmam lazım.
McCoy's got an idea I had something to do with that express job.
McCoy, soygunla ilgimin olduğunu düşünüyor.
But I've got to do something.
Ama bişeyler yapmalıyım.
Mr. Manders, sir, there's something I got to do, something I forgot.
Bay Manders, yapmam gereken bir şey vardı, şimdi aklıma geldi.
I think there is, and it's got something to do with Shawn Regan.
Bence var ve bu Shawn Regan'la alakalı.
Because I've got something better to do.
Çünkü yapacak daha iyi bir şeyim var.
I'd give anything to have what you've got to be able to do one thing well and know it's worth something.
Kolunda altın bilezik var ben de öyle bir bileziğe sahip olabilmek için her şeyimi verirdim.
No, there's- - there's something I've got to do tonight.
Hayır, Bu akşam yapmam gereken işler var.
It's just something I've got to do.
Bu gerçek bir mektup değil Sadece yapmam gereken bir iş.
I've got something very important to do, Danny, but it's got to be a secret.
Yapmam gereken önemli bir iş var, Danny, ama sır olarak kalmalı.
I've got to do something quick to make it look like an accident.
Kaza gibi görünmesi için bir şeyler yapmalıyım.
I've got something else to do.
Yapacak başka bir işim daha var.
I'm trying to make do with something that doesn't belong on a submarine... and you can't install a new valve spring if you ain't got it.
Bakın, birincisi, ben bu işi bir denizaltıda asla bulunmayan parçalarla halletmeye çalışıyorum! İkincisi, eğer elinizde supap yayı yoksa değiştiremezsiniz!
I've got to do something about the way I look.
Görünümümü düzeltmem gerek.
I've got something else to do.
Benim başka yapacak şeylerim var.
I've got something to do first.
Yapacak işim vardı.
I've got something to do.
Yapmam gereken bir şey var.
I got something to do first. But when I do go, would you like to come with me?
Önce yapmam gereken bir şey var.
I've got something I have to do, but thanks.
Yapmam gereken işler var ama teşekkür ederim.
So in the meantime, I've got to do something with them.
Bu süre zarfında onlarla birlikteyim.
I've got something to do.
Benim işim var.
- Do you think she was on to something? - l don't know, but I've got to find out.
- Bir şeyin üzerinde olduğunu mu düşünüyorsun?
Look. I've got something I wish to do in private without people looking.
Kimsenin bana bakmadığı bir yerde, özel bir şey yapacağım.
All right! I agree - we've got to do something.
Katılıyorum - birşeyler yapmak zorundayız.
It's just that we got to do something... and then if I can, I'll come back.
Sadece yapmak zorunda olduğumuz bir şey var. Ve sonra, eğer yapabilirsem, geri geleceğim.
Why don't you go with us? I've got something to do.
Yapmam gereken bir şey var.
"We got to do something. " I got it! "
Bir şeyler yapmamız gerek.
I've got to do something.
Bir şey yapmalıyım.
You got something better to do? Yes, I have.
- Yapacak başka bir işin mi var?
You go ahead, I've got something to do.
Sen yemene devam et, benim biraz işim var.
I've got something else to do.
Yapacak başka işlerim var.
I've got to do something, quick.
Hemen bir şeyler yapmalıyım.
I was up at four this morning cleaning them as if I haven't got enough to do what with the between maid leaving and now your aunt asking me to heave bloomin'great boxes about like I was a navvy or something.
Onları yıkayabilmek için sabah saat 4'te kalktım. Zaten diğer hizmetçi ayrıIdığından beri işleri zor yetiştiriyorum. Bunlar yetmezmiş gibi bir de teyzenizin ağır bavullarını taşıyorum.
- I've got something to do.
- Yapacak işlerim var.
Like every other kind of government, it's got something to do with young men killing each other, I believe.
Her hükümette olduğu gibi... genç adamların birbirlerini öldürmesiyle bir ilgisi var herhalde.
I've just got to do something because I- -
Çünkü...
I've got something I want you to do for me.
Benim için yapmanı istediğim bir şey var.
You know, if you're going to do that piece, I've got something I'd like to show you.
Biliyor musunuz, eğer bu hikâyeyi devam ettirecekseniz size göstermek istediğim bir şey var.
Sure, I've got something I have to do myself.
Tabi, benim de yapacak işlerim var.
I got to move on but there's something important I got to do in Pinewood first.
Gitmeliyim fakat önce Pinewood'da yapmam gereken önemli bir iş var.
- You tell them I got something to do.
- İşim olduğunu söyle.
"You got something to do with death." Being real young, I believed him.
Ölümle ilgili bir şeyler var. " O zaman gençtim, inandım.
I got something important to do.
Yapmam gereken önemli birşey var.
- I've got something to do for the consul.
- Konsül için yapmam gereken bir iş var.
Martin's voice : i've got to do something.
bir şey yapmam gerekiyor.