I got you a little something Çeviri Türkçe
184 parallel translation
I got you a little something.
Sana küçük bir hediye aldım.
I got you a little something.
Sana bir şey aldım.
Well, I got you a little something, too.
Ben de sana küçük bir şey aldım.
I got you a little something for the show.
Sana bir şey aldım. Bilirsin, şov için işte.
But I got you a little something.
Ama Ben sana ufak bir şey aldım.
I got you a little something.
Sana bir şeyler aldım.
I got you a little something.
Sana küçük bir şey getirdim.
Listen, I know you're crazed right now, but I also remembered that your birthday is coming up on Friday, and well, I got you a little something.
Biliyorum, işin başından aşkın. Ama cuma günü doğum günüm olduğunu hatırladım. Sana küçük bir şey aldım.
Oh, I got you a little something just to say thanks for being so nice.
Bu kadar iyi olduğun için sana bir teşekkür hediyesi aldım.
I got you a little something too.
Ben de sana bir şey aldım.
You know, actually, I forgot... I got you a little something.
Sana bir şey almıştım onu vermeyi unutmuşum.
Oh, I almost forgot. I got you a little something right here.
Az kalsın unutuyordum, sana bir şey aldım.
So I, I got you a little something, you know, for today.
Sana kucuk bir sey aldim, bugun icin.
- I got you a little something.
- Sana küçük bir şey aldım.
And I knew you were going to do great, so I got you a little something.
Bunu biliyordum,... -... bu yüzden sana bir şey getirdim.
- So I got you a little something, you know, for saving my butt. - Oh.
Yani beni kurtardigin icin kucuk bir sey diyelim.
I've got something for you from a little man in Jermyn Street.
Senin için özel bir şeyim var. Jermyn Caddesinde bir adamdan aldım.
I got a little something for you. Oh!
Sana küçük bir şey aldım.
You're gonna have a little discomfort in your face and scalp for a couple of days, but I've got something that's gonna help you.
Yüzünde ve kafa derinde bir kaç gün rahatsızlık hissedeceksin fakat sana yardımcı olacak bir şey vereceğim.
I've got something that's a little boring to tell you, if you don't mind.
Sana söylemeye çekindiğim bir şey var, Eğer sakıncası yoksa.
Yes, I've given it a lot of thought and I've come up with all the little details, you know. Now if I can just think of the main points, we got something.
Küçük detayları bir sonuca bağladım ve ana noktaları da halledersem, her şey tamam olacak.
And we've got the parakeet. You know what I need now, a little something soft, little and soft.
Ve şu papağanı da, bir de şöyle küçük ve yumuşak bir şey.
I got a little business to take care of and then I can drop you at a train station or something, but hey, I ain't driving to no mall.
Halletmem gereken ufak bir iş var. Sonra sizi bir tren istasyonuna falan bırakırım. Ama alışveriş merkezine falan götüremem.
I hear you got something for me. A little present.
Benim için birşeyin varmış, küçük bir hediye.
Now, I - I want to read this. I think I've got something for you a little racier, in the back room.
Arka odada senin için biraz daha müstehcen bir şey var.
I got a little something for you. "
Benim de sana vermem gereken bir şey var. "
Dad, before we go, I got a little something for you.
Baba, gitmeden önce, sana, ufak bir şey vereceğim.
Have you got some kind of a thickening agent? Something I can put in there and give me a little bit more, you know, volume, huh?
Elinde bir şeyler yok mu, hani şöyle saçlarımı arttıracak bir şeyler?
'Cause if something was bothering you... I got a little present here to cheer you up.
Çünkü canını sıkan bir şey varsa... seni mutlu edicek küçük bir sürprizim var.
I got it a little more heavy, you know, direct than Robert did or something.
Bunu Robert'ın yaptığından daha ağır ve doğrudan bir iş olarak görüyordum.
With all due respect, unless you've got something a little bigger in your torpedo tubes, I'm not turning around, but I'm certainly willing to discuss this issue with you. No discussion!
Tüm saygımla, eğer daha büyük torpidolarınız yoksa, geriye dönmüyorum, fakat bu meseleyi sizinle tatışmaya razıyım.
I know we said that we weren't going to exchange gifts but, uh... I got you... a little something.
Birbirimize hediye almayacağımızı söylediğimi biliyorum fakat sana küçük bir şey aldım.
I've got a little something special for you.
Senin için özel bir şeylerim var.
Guys, I got a little something here for you.
Sizin için küçük bir şey.
And you guys, I've got to say, I'm sorry if I was a little weird after the last time we went out. I guess I was just nervous or something.
Geçen sefer tuhaf davrandıysam üzgünüm, sanırım biraz gergindim.
I got a little something for you.
Senin için ufak bir şeyim var.
Ok, now, Nathaniel, I just got you a little something'cause I didn't really have a lot of time.
Bak Nathaniel fazla zamanım olmadığı için sana ufak bir şey aldım.
Gatbot, I got a little something special for you.
Gatbot, senin için özel bir görevim var.
All of a sudden, we couldn't see clear, you got the lights on us but I see this tall, dark figure go over and there's this intense little something going on, and all of a sudden, he's pummeled.
Her şey çok aniydi, tam olarak göremedik, Tepemizde ışıklar vardı ama uzun ve karanlık bir figürün o ufaklığın üstüne gittiğini gördüm bir şey oluyordu, her şey çok çabuktu, yumruklandı.
Let me see what you got. What you gonna do? I was thinking something a little more sexy, maybe in the hips.
Kalçalarımla seksi bir şeyler yapmayı düşünüyordum.
I don't wanna embarrass you there, big Jack, but... you've got a little something on your face.
Seni utandırmak istemem Koca Jack ama... yüzünde küçük bir şey var.
I got a little something for you.
Senin için küçük bir şeyim var.
Now I've got a little something for you.
Şimdi senin için bir şeyler söyleyeceğim.
Hey, I've got a little something you might be interested in.
Elimde ilgini çekebilecek küçük bir şey var.
I got a little something for the Tigers here to express my... my gratitude and, well, just a big thank you for all the hard work.
Bunca emek verdiğiniz için... tüm Tigers oyuncularına küçük birer hediye vermek istiyorum. - Bravo!
I got a little something. We got you a present for all your hard work.
Çok çalıştığın için sana bir hediye aldık.
And I actually got you a little something.
Ben de sana küçük bir şey aldım.
- Hey birthday boy, I got a little something for you.
- Üzüldün mü? Merak etme. Hadi bakalım, doğum günü çocuğu.
It's a little something I got you cos... I wanna apologize for the terrible way that I've treated you.
Senin için ufak bir şey aldım, çünkü sana o şekilde davrandığım için beni affetmeni istiyorum.
I just got you guys a little something. Uh-uh.
Siz çocuklar için bir şeyim var.
I got a little something for you.
Senin için küçük birşeyim var