I have to leave now Çeviri Türkçe
355 parallel translation
- Oh, I have to leave now, but Miss Judd will stay on.
- Şimdi gitmek zorundayım ama Bayan Judd kalıp devam edecek.
What a shame that I have to leave now, but my wife will keep you company.
Ben şu an, ne yazık ki ayrılmak zorundayım. Ancak, eşim sana eşlik edecektir.
I have to leave now!
Gitmeliyim!
I have to leave now, to avoid traffic.
Trafik sıkışmadan gitmeliyim.
- I have to leave now.
- Hemen gitmem gerekiyor.
- But I have to leave now.
- Ama şimdi gitmek zorundayım.
- I have to leave now.
- Seni şimdi bırakmalıyım.
I have to leave now.
Gitmek zorundayım.
- Have I your permission to leave now?
- Artık gitmeme müsaade eder misiniz?
Now, I'm sorry to leave... your two smiling, happy faces, but I have business to attend to.
Üzgünüm gitmem gerek sizin güler yüzlerinize rağmen, işime geri dönmeliyim.
But now I have to leave.
- Gitmem lazım.
I always knew you'd have to leave someday... but now that it's come, I just can't bear it.
Bir gün gitmek zorunda kalacağını hep biliyordum ama şimdi o gün geldi ve ben buna dayanamam.
I have to leave you now.
Senden burada ayrılmam lazım.
So far, Aleta, I have said nothing to your nursing the Viking but now that he's recovering, I demand that you leave the nursing to the servants.
Bugüne kadar bu vikingle ilgilendiğin için bişey demedim. Ama iyileşmeye başladığına göre bu görevi hizmetkarlara devretmeni istiyorum.
I have to leave right now.
Ben şimdi gidiyorum.
It's the only chance I've ever had and I'm going up there to get it, even if I have to crawl, now will you leave me alone?
Dünyada elime geçen tek şans bu ve oraya çıkıp o parayı alacağım, sürüne sürüne de olsa, şimdi beni yalnız bırakacak mısın?
I'm afraid we have to leave you now, Miss Prescott.
Korkarım gitmek zorundayız Bayan Prescott.
Now, I have one or two commissions for you to perform after we leave.
Ayrılmadan önce senden birkaç şey isteyeceğim.
Now I must leave you, I still have to...
- Şimdi sizi biraz yalnız bırakacağım.
Now I have to leave, I have several things to do.
Artık gitmeliyim. Yapacak birkaç işim var.
I have ridden all the way from Boston to see Madeline, and I do not intend to leave without seeing her. Now, if...
Boston'dan buraya Madeline'i görmek için at sürdüm ve onu görmeden gitmeye niyetim yok.
I shall have to leave you now, Mrs. AppIeby.
$ imdi sizden ayrllmallylm, Bayan Appleby.
Well, I'll have to leave you now, I'm afraid, inspector, to go and pack.
Artık gitmem gerek, Bavulumu hazırlamalıyım.
Now, I've... been in Bologna for some time, but, I'll have to leave.
Şimdi bir süredir Bologna'dayım, ama yakında ayrılacağım.
I'll have to leave now.
Şimdi gitmek zorundayım.
Now, mind you, my partner Bill and I, we have to leave today, but when we get back,
Şimdi eğer izin verirsen ben ve ortağım Bill... Bugün ayrılmalıyız, fakat geri döndüğümüzde,
Captain, I've seen the look before, and if something isn't done, sooner or later, I'm gonna have to hurt him. Tell him to leave me alone. And that wouldn't be good for him right now.
Kaptan, o bakışı daha önce de gördüm ve bir an önce bir şey yapılmazsa, er ya da geç onu üzeceğim, beni rahat bırakmasını söyleyeceğim ve bu da şu an onun için hiç iyi olmaz.
I have to leave you now But I have to tell you something.
Şimdi seni bırakmak zorundayım ama sana bir şey söylemem gerek.
I have to leave you now. I must go and get ready.
Şimdi gidip hazırlanmalıyım.
I have to leave you now.
Artık gitmeliyim.
I'm afraid you'll have to leave now.
Üzgünüm ama hemen burdan ayrılman gerekir.
- You see, for some time now... Freyja and I have been planning to leave the island.
- Uzun zamandır,... ben ve Freyja, adadan ayrılmayı planlıyorduk.
I'm gonna have to leave in a minute now.
Bir dakikaya kadar gitmem gerek.
Had I not taken leave now, my folks would have stopped talking to me.
Emekli olmasaydım, evdekiler benimle konuşmayacaktı artık.
Things have kind of come to a head lately, but then again, I have been wanting to leave the world of banking for some time now.
Sorunlar çıkar ve biter. Bankacılık dünyasından ayrılmak istiyordum, şimdi...
I have to leave you now.
Şimdi gitmeliyim.
Now, go, go Leave me be, I have much to think about
Beni yalnız bırak, düşünecek çok şeyim var.
I'll leave you to take care of the rest You two can have some experience I've got to leave now
Bundan sonrasını size bırakıyorum biraz tecrübe kazanmanız iyi olur şimdi gideceğim
Well, Captain, I'm afraid you'll have to leave us now.
Şişt!
I'm going to have to leave right now.
Hemen gitmem gerekiyor.
I'm afraid you'll have to leave now.
Korkarım gitmek zorunda kalacaksınız şimdi.
I'm sorry, you folks are gonna have to leave now.
Üzgünüm ama gitmeniz gerek.
Do you understand me, Jerry? Now, you can find a way to leave quietly and gracef ully or I'm just gonna have to find...
Ya sessiz bir şekilde gitmenin yolunu bulursun yoksa bunu... yapmanın başka bir yolunu bulacağım.
I have to talk to you, but I can't leave here now.
Sizinle konuşmam lazım ama şu anda buradan ayrılamıyorum.
I have to leave you now, or it will be bad for everyone.
Senden şimdi ayrılmalıyım, yoksa herkes için kötü olacak.
Well, Captain, I'm afraid you'll have to leave us now.
Yüzbaşı, korkarım ki, ayrılmanız gerekiyor.
I'm sorry, but you'll have to leave now.
Üzgünüm, şimdi gitmeniz gerekiyor.
I have told you to leave first, now it's you tailing me!
İlk ayrılmanı söylemiştim, şimdi sen bana söylüyorsun!
I'm gonna have to ask you to leave now.
Şimdi senden gitmeni rica ediyorum.
What a pity, now that I having fun I have to leave, Cardinal.
ne merhamet, bu beni eğlendirdi gitmeliyim, Cardinal.
So now I'm supposed to just leave my dad's fate in the hands of a man who may have had something to do with my mom's murder.
Babamın kaderini, annemin cinayetiyle alâkası olabilecek bir adamın ellerine mi bırakayım yani?