I like it very much Çeviri Türkçe
302 parallel translation
I like it very much.
Bunu çok beğendim. Çok beğendim.
I like it very much.
Çok beğendim.
About this time in the evening, I like a drink, and I like it very much but there's one thing I don't like, I don't like drinking alone.
Akşam bu vakitlerde içmek hoşuma gider,... çok hoşuma gider, ama hiç hoşlanmadığım bir şey daha var,... yalnız başıma içmek.
I like it very much.
Evet, çok sevdim.
Ohh, I like it very much.
Ohh, çok hoşuma gidiyor.
Yes, I like it very much but...
Evet, çok sevdim ama...
Yes, I like it very much. But where is everybody?
Evet anne çok beğendim ama neden kimse yok?
I like it very much.
Bu hoşuma gitti.
- Oh, I do. I do. I like it very much, sir.
Evet, oldukça seviyorum, efendim.
I like it very much.
Evet, çok.
Really, I like it very much.
- Gerçekten çok beğendim!
I like it very much.
Çok güzel.
- I like it very much.
- Çok seviyorum.
I like it very much, and I think I can handle it.
Çok hoşuma gitti, sanırım üstesinden gelebilirim.
Yes. I like it very much.
Evet, çok severim.
- I personally like it very much.
- Ben şahsen çok beğendim.
- I'd like it very much, sir.
- Bunu çok isterim efendim.
I would very much like to see the body of that dimitrios, if it's possible.
- Buyurun. Mümkünse şu Dimitrios'un cesedini görmek isterim.
I'd like it very much.
Çok isterim.
And I like very much to add you girls to it.
Sizleri seve seve eklemek isterim.
I don't know whether I'd like it very much being seen around with an angel without any wings.
Kanatsız melekle ortalıkta görünmekten hoşlanacağımı sanmıyorum.
He was always looking at me, and it doesn't sound like very much, but he always carried a handkerchief I'd given him.
Sürekli bana bakıyordu, belki bu pek bir şey ifade etmez ama... yanında ona verdiğim bir mendili taşıyordu hep.
- I assure you that I like it. - Thank you very much.
Çok beğendim.
Your attitude may be old-fashioned, Doctor, but I like it, like it very much.
Davranışınız eski moda doktor ama benim çok hoşuma gitti.
I'd like to, very much. But how do I do it?
Çok isterim patron ama nasıl yapacağım ki?
I DON'T LIKE IT VERY MUCH, REALLY. PERHAPS THAT'S THE REASON.
Çok fazla hoşuma gitmiyor, belki de bu yüzdendir.
I wouldn't like it very much if you weren't.
Aksi pek hoşuma gitmezdi.
No, only recently. I like it very, much, though.
Bira içmeyi çok severim.
So I put it to you, Benson... that you'd very much like to see me gone.
Bu yüzden senden şüphelendim Benson. Ortadan kaybolmamı çok isterdin. Ölmemi yani.
How would you like me to show you how to make it? I'd like it very much.
Nasıl yapıldığını size göstermemi ister miydiniz acaba?
Now I believe it is time for another of those splendid little commercial messages which my uncouth brother detests so, but which I like very much.
Şimdi sanırım şu küçük muhteşem reklam mesajlarından bir başkasının zamanı, benim görgüsüz kardeşim bunlardan iğrense de ben onları çok seviyorum.
Please, Maude, I should like it very much if you would pour it for me.
Lütfen, Maude, bana da koyarsan çok memnun olurum.
There is a place I like very much, uh, but it's some distance.
Çok sevdiğim bir yer var, ama biraz uzak.
I'd like it very much.
Cidden çok isterim.
Mr. Hirsh, if you have a story, I'd very much like to see it.
Bay Hirsh, bir hikâyeniz varsa görmeyi çok isterim.
You know, nothing special, just sandwiches and milk. But I'd like it very much if you'd come up to the house.
Özel bir şey yok, sadece sandöviç ve süt ama eve gelmenizi isterim.
I'd like very much to take it.
Memnuniyetle kabul ettim.
I mean, I like it here very much, and I like everybody a lot.
Yani burayı çok seviyorum ve herkesi çok seviyorum.
Dr Warfield, I'm very sorry and... I like it here at the university very much.
Doktor Warfield, çok üzgünüm ve burayı yani üniversiteyi çok seviyorum.
I'd like it very much.
Hem de çok.
And while I was still being flabbergasted I was informed by my daughter, a very determined young woman much like her mother, that the marriage was on no matter what her mother and I might feel about it.
Böyle afallamış bir durumdayken kızım bana, kendisi çok kararlı bir genç kızdır aynı annesi gibi, bana annesi ve ben ne dersek diyelim, evleneceğini söyledi.
Well, Dee, the bank was there and I was there, and there wasn't very much of anybody else there and it just seemed like the thing to do.
Şey, Dee, banka oradaydı ben de oradaydım, ve orada başka pek kimse yoktu ve yapılması gereken şey gibi geldi.
And then the girls say, "why, yes, I'd like it very much."
Ve kız,... "neden olmasın çok sevinirim." der.
I'd Like it very much.
Güzel olur tabii.
It embarrasses me to tell you but I like you very much.
Bunu söylemeye utanıyorum ama senden çok hoşlanıyorum.
I should very much like to see your sister once. - Don't count on it!
Bir kez olsun görmeyi çok isterdim.
- I'd like it very much.
- Hem de çok.
Thank you very much I sure like it here.
Çok teşekkürler. Kesinlikle buradan çok hoşlandım.
I'd just finished a film for them and Vic seemed to like it very much.
Onlar için bir filmi henüz bitirmiştim ve Vic onu çok beğenmiş görünüyordu.
I never really did like it here very much.
Aslında burayı hiçbir zaman çok sevmedim.
I should like very much if you would hand me over the Pink Panther, if it is not too much trouble.
Çok hoşuma gidecektir... Pembe Panter'i bana verirsen zahmet olmazsa eğer.