I need more than that Çeviri Türkçe
361 parallel translation
There are a thousand things I need more than that
Ondan evvel ihtiyacım olan binlerce şey var.
I would, it's just that... I need more than that. I need $ 25,000.
Çekerim de... bana daha fazlası lazım.
I need more than that.
Bundan daha fazlasına ihtiyacım var.
[Crying] But I need more than that.
Ama bundan fazlasını istiyorum.
I can see past breasts now, Steve. - I need more than that.
Artık daha fazlasını istiyorum.
Now, would you believe it, that was 45 years ago... and every time I get a few dollars ahead... There's always somebody that seems to need it more than you do.
Şimdi, inanır mısın, 45 yıI önceydi o, ne zaman elime biraz para geçse... hep senden daha fazla ihtiyacı olan birileri oluyor.
I need that more than anything else.
Bunu her şeyden çok istiyorum.
I don't need a crack like that any more than I need your dough.
Ne böyle bir şakaya ne de senin parana ihtiyacım var.
I need more time than that.
Daha fazla zamana ihtiyacım var.
To say a thing like that now, without any reason, when I need you more than ever.
Sana her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğum bir anda.. .. sebepsiz yere böyle birşey söylemen.
And though it is with some regret that I finally satisfy the greed of my relatives I nevertheless do devise and bequeath that my entire estate be divided equally between my fourth cousin, George Crossfield in order that he no longer need borrow from his clients'funds my niece, Rosamund Shane in order that she may support her husband in the style to which he would like to be accustomed to my nephew, Hector Enderby, in order that he may be able to afford to hunt every day, rather than once a week thereby providing more opportunity for breaking his neck and finally, my sister, Cora Lansquenet out of gratitude that she stayed out of the country for 30 years and didn't bother me.
".. her ne kadar akrabalarımın aç gözlerini doyurmak beni üzüyorsa da, bütün mal varlığımın aşağıda ismi bulunanlar arasında eşit olarak dağıtılmasını vasiyet ediyorum : Kuzenim, George Crossfield'e, artık müşterilerinin fonlarından ödünç almaktan vazgeçsin diye. Yeğenim, Rosamund Shane'e, kocasının pek heves ettiği zevk ve sefa alemini kolayca sağlaması için.
I'd need more than that to live with the smell.
Bana bundan fazlasının gerektiğini söyle.
I need more than one day to make a decision like that.
Böyle bir karar için bir gün yetmez.
It's just that I'm... as devastated as you are. I need you now more than ever.
Oh, fakat Bay Jennings, siz zaten bana öyle yardımcı oldunuz ki, acaba bana biraz da çevreyi göstermenizin bir sakıncası var mı?
- I really need more than that.
-... fazlasına ihtiyacım var.
What is it that I could need or or use more than money?
Neymiş o paradan daha çok ihtiyacım olan?
I need that more than anything to write things down.
Her şeyden çok bir şeyleri yazmaya ihtiyacım var.
I feel it will need a little more than that.
Bence, bundan fazlasına ihtiyaç olacak.
What I'm trying to say is that I was wrong and I hope you forgive me, because we need you in that cockpit now more than ever.
Şunu demek istiyorum, ben yanıldım ve umarım beni affedersin çünkü o kokpitte sana her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
I'll need more than that, sir.
Bundan daha fazlası gerekli efendim.
I need more notice than that.
O kadar zamanım yok.
But I'm going to need more than your opinion to make that stick.
Ama bunu inandırıcı kılmam için düşüncenden fazlasına ihtiyacım olacak.
Look, all I'm saying is that he may need more attention than we can give him.
Bak, asıl söylemek istediğim, onun bizim verebildiğimizden... daha fazla ilgiye ihtiyacı var.
It occurred to me in there that I didn't need to create any more paranoia than we all ready have here.
Mevcut olandan daha fazla paranoya yaratmamam gerektiğini fark ettim.
Need I remind you that while your grandfather's father was no more than a pirate... my great-grandfather was chancellor to our king?
Senin büyükbabanın babası bir korsanken benim büyük büyükbabamın kralımıza danışman olduğunu hatırlatmama gerek var mı?
I'm afraid we're gonna need more than that.
Daha fazla yardıma ihtiyacımız olacak.
There are people who really are sick and need that bed more than I do.
O yatağa benden daha fazla ihtiyacı olan gerçekten hasta insanlar var.
I need a little bit more of a quote than that.
Bundan daha fazla bir detaya ihtiyacım var.
Which is why I'm gonna have to remind him that he needs us a hell of a lot more than we need him.
Bu yüzden neden ona bunları hatırlatıpta ihtiyacamız olduğu halde onu daha fazla cehenneme atayım
- Scully, I need more time than that. - Mulder...
Scully, daha fazla zaman lazım.
I learned that I need people more than I thought.
İnsanlara ihtiyacım olduğunu senden öğrendim.
- I was explaining that in order for us to pursue this we'll need more than an article in a newspaper.
Ben de, Bay Dees'e, bu davanın peşinden gitmek için, bir gazete kupüründen fazlasının olması gerektiğini söylüyordum.
I'll need more words than that, ma'am.
Biraz daha açarsanız sevinirim hanımefendi.
I need way more cash than that!
Bundan çok daha fazla nakit'e ihtiyacım var!
I'm going to need that more than you will.
Buna senden daha çok ihtiyacım olacak.
By the time we were playing at blood brothers... I understood that there was something different flowing through my veins... and I'd need more than a drop... if I was going to get anywhere.
Kan kardeşi olma oyunu oynadığımızda damarlarımda farklı bir şey aktığını ve eğer bir yerlere varacaksam bir damladan daha fazlasına ihtiyacım olacağını anladım.
I need you a lot more than I ever have, because you're my only brother that I have got.
- Sana herzamankinden fazla ihtiyacım var. Çünkü sen sahip olduğum tek kardeşimsin, bunu sakın unutma.
I'm gonna need more than 20 seconds for that.
Bunun için 20 saniyeden Fazlasına ihtiyacım var.
Look, I know that your head must be spinning right now, and.... Maybe one of the things you're thinking is how unfair it is that right now, when you need to talk to someone most you're kind of stuck here with little more than a semi-stranger.
Bak, şu anda başının döndüğünü biliyorum, ve... ve bilmiyorum, şu anda belki de hiçbirşeyin adil olmadığını düşünüyorsun ve en çokbiriyle konuşmayı istediğin anda burada daha yeni tanıdığın biriyle oturuyorsun.
- The promo meeting ran long and after that there was traffic all the way up I-95 and I know that Ann Landers said... that you're never supposed to give more than one excuse when you're explaining yourself to somebody, but that is the truth Mitch, and I really need you to believe me.
- Promo toplantısı uzun sürdü ve ondan sonra trafik vardı bütün I-95 yolu boyunca ve Biliyorum Ann Landers... hiçbir zaman kendinizi anlatırken hiçbir zaman birden fazla özür belirtmeyin dedi, ama bunlar doğrular Mitch, ve gerçekten bana inanmana ihtiyacım var.
I think we need more concrete ideas than that.
Ama bize daha iyi çözümler lazım.
But before I plunge my people into a conflict that will kill millions of loyal Romulan citizens I need something more concrete than the self-serving argument of a Starfleet officer.
Ama milyonlarca sadık Romulan vatandaşının ölümüne sebebiyet vermeden önce, bir Yıldız Filosu subayının kendine hizmet eden argümanından daha gerçekçi bir sebep bulmam gerek.
Look, I'm making coq au vin, and I need that bottle more than you do.
Bakın, Coq au vin yapıyorum, o şişeye sizden daha çok ihtiyacım var.
I think you need more than that.
Okula gideceksin. Bence bundan daha fazlasına ihtiyacın olacak.
- I'm gonna need a little more than that.
- Bundan biraz daha fazlasına ihtiyacım olacak.
- Uh...'cause? I'm gonna need a little more than that.
Bundan daha fazlası lazım.
No,'cause I need to feel like I'm more than that.
Yo, çünkü daha fazlası olduğumu bilmeye ihtiyacım var.
I need a proof that'd show me that you love me more than anything or anyone!
Beni dünyadaki her şeyden ya da herkesten daha çok sevdiğini gösteren bir kanıt gerek.
I need a little more than that.
Biraz daha fazlasını söylemelisin.
I came to salvage the one relationship that I need more than any other.
Buraya daha çok ihtiyacım olan ilişkiyi kurmaya geldim. Bu da bizim ilişkimiz.
My emotions are much more complex than that I need time to heal.
Duygularım bundan daha karışık. İyileşmeye ihtiyacım var.