I need you to leave Çeviri Türkçe
626 parallel translation
- But I need you to leave.
- Ama gitmeni istiyorum.
I need you to leave it on the table so I can pretend to steal it in front of the girl.
Ama parayı sehpaya bırakmanı istiyorum ki kızın önünde çalıyor gibi yapabileyim.
I need you to leave me alone for a while.
Beni bir süreliğine yalnız bırakman lazım.
I need you to leave this house.
Evi terketmenizi istiyorum. Ron kontorlünü biraz kaybetmeye...
I need you to leave Jamaica.
Jamaika'dan ayrılman gerek.
- And I need you to leave town.
Şehirden ayrılman gerekiyor.
I'll need you to leave now, Miss Anderson.
- Şimdi gitmenizi istiyorum, sağ olun, Bayan Anderson.
I'm gonna leave you one, just one because you're going to need it, pal.
Sana bir tane bırakacağım, sadece bir tane çünkü ona ihtiyacın olacak dostum.
"Do I understand you're going to leave me?" "Now when I need you most?"
"Sana en çok ihtiyacım olan zamanda beni bırakacağını biliyordum."
I'll leave it just in case you need to wash up.
Temizlenirsin diye bırakayım her ihtimale karşı.
If he fails to take my hand, or if he doesn't leave you, Then you're the winner. That way he'll be yours, and I won't need him.
Elimi tutmazsa, benimle kalmazsa siz kazandınız demektir.
Oh I'm going to bed early tonight too, so would you like me to leave my door open in case you need me?
Bu akşam ben de erken yatacağım, benden bir isteğin olur diye kapımı açık bırakayım mı?
Well, there's no need for you to leave just because I'm leaving.
Ben de faturamı alabilir miyim, lütfen?
I need for you to leave me alone with her, Don Ramiro.
Onunla yalnız kalmam gerek Bay Ramiro.
Madam, I'm sensible to your predicament and you need have no concern about my wages, I can willingly forego them but it is out of the question for me to leave Her Ladyship in her present state.
Madam, içinde bulunduğunuz ruh halini anlıyorum. Maaşım konusunda tasalanmanıza da gerek yok, bundan seve seve vazgeçerim. Ama Leydi Hazretlerini şu halde bırakmam söz konusu olamaz.
What I need from you is your promise to leave me alone.
Senden beni rahat bırakmanı istiyorum.
So, I'm going to be in Amsterdam for a little while, so if you need me, when you hear the beep just leave a message.
Bir süreliğine Amsterdam'da olacağım, beni aradığınızda, lütfen bip sesinden sonra mesaj bırakın.
But, I need to ask you to leave out all the filth.
Senden rica ediyorum, Katerina pis konuları geç. Küçük detayları kastediyorum.
Nothing. Listen Michele, if you've got things to do, if you need to see somebody, I can leave at any moment, there's a train every hour.
Hiçbir şey.
I understand, but you need to leave.
Anlıyorum ama artık bırakmalısın.
Well, why don't we leave your bike here... and I'll get you to where you need to be double-quick on the back of mine?
Peki, neden bisikletini burada bırakmıyoruz ve ben seni gideceğin yere iki kat hızlı götürmüyorum?
" Because that's what you need to do to prove I'm not gonna leave you.
"Çünkü, bu seni bırakmayacağımın kanıtı olarak ihtiyacın olan şey."
I think you need to leave.
- Sanırım gitsen iyi olacak.
I need you to leave the neighborhood.
Bu akşamki yemeği kusursuz yapacak küçücük bir şey. Komşuluğu bırakman lazım.
- But you know what, you really do need to leave. - Tina, you've got... the prettiest eyes I've seen in about five to ten.
- Tina, 5'ten 10'a kadar gördüğüm... en tatlı gözlere sahipsin.
I got a couple thousand bucks, Mike, if you need to leave town.
Birkaç bin dolarım var. Eğer buradan gitmen gerekirse...
- Oh, I do. What you need to... you need to tell those people to leave instead of putting up with their lies.
Yalanlarına katlanmaktansa o insanlara gitmelerini söylemelisin.
So I'm not asking. I'm telling you, you need to leave.
O yüzden rica etmiyorum, söylüyorum, gitmeniz gerek.
Men will leave their wives for you and I need Ernie to forget about his wife, so...
Siz de ona inanmadınız? - İnanmadım. Baskın için alınan izin belgesi kardeşi ile ilgiliydi...
Why do you need to leave Ridgefield?
Ridgefield'i neden terk etmek gereksin ki?
And I need to write this closing argument so I need for you to leave now.
Şu kapanış konuşmasını hazırlamalıyım. Artık gitmeni istiyorum.
I may need to talk to you, so you let me know if you're gonna leave town.
Ama tekrar görüşmemiz gerekebilir, şehirden ayrılacak olursan haberim olsun.
I am gonna hate myself for this, but I need to ask you for a favor... that will leave me forever indebted to you.
Bunun için kendimden nefret ediyorum, Ama, senden bir iyilik istemem gerekiyor... Bu yüzden sana ömür boyu borçlu kalacağım.
I'm sorry. you need to leave.
Özür dilerim, gitmen gerek.
Edith, I need to go over a few more things with you before we leave.
Edith, ayrılmadan önce seninle birkaç konuyu daha gözden geçirmeliyiz.
I need it to get in because of tight security but I can leave it downstairs for you.
İçeri girmek için ona ihtiyacım var. Oldukça sıkı güvenlik önlemleri var. Ama onu senin için alt kata bırakabilirim.
- Then I need to ask you to leave.
- O zaman gitmenizi isteyeceğim.
I'll leave the door open a little in case you need to see me'bout anything!
Bir şey hakkında beni görmek isteyebilirsin diye kapımı hafif aralık bırakacağım.
- Maybe she'll leave with you... but what I have to say you don't need to hear.
- Belki seninle de çıkar ama ama senin duymanı gerektirmeyen birkaç şey söylemem lazım ona.
Look, I just need someone to be nice to me for five minutes... and then I swear I'll leave you alone, OK?
Bak, sadece bana beş dakikalığına nazik davrancak birilerine ihtiyacım var sonra yemin ederim seni yalnız bırakacağım, tamam mı?
If you tell me what I need to know, Commendatore... it might be convenient for me to leave Florence without my meal.
Sorularıma cevap verirseniz, Komiser... Floransa'dan akşam yemeğimi yemeden ayrılmam daha uygun olabilir.
That means you're no threat to me, Jon. But I do need you to leave this room.
Bunun anlamı, bana karşı bir tehdit oluşturmuyorsun John, fakat senden bu odayı terk etmeni isteyeceğim.
- Dean, I really need you to leave.
- Dean, gitmeni istiyorum.
Before we leave, there's something I need to talk to you about.
Gitmeden önce, konuşmak istediğim bir şey var..
A wonderful girl loves me, but I need to know if it's me she loves or just what you worms have made of me. So I'm asking you to leave.
Harika bir kız beni seviyor, ama sevdiği ben miyim yoksa siz kurtların bana yaptığı halim mi bilmem gerekiyor.
I will take you wherever you need to go. I'll take you there. I'll leave you there.
Nereye gitmek istiyorsan seni oraya götürüp bırakacağım.
I need to leave, but I want you to go home and stay there.
Gitmem gerekiyor, ama eve gidip orada kalmanı istiyorum.
Cordelia, I hate to leave you, but we need to get some footage before dark.
Cordelia, seni bırakmak istemem ama hava kararmadan çekim yapmalıyız.
Megan, I need you to breathe and calm down and stop crying, so we can leave now.
Megan, nefes alıp, sakinleşip... ağlamayı kesmelisin ki gidelim. Tamam mı?
And all you need to know now is that if I'm not allowed to leave, everything you've worked to accomplish will be lost.
Ve bilmen gereken tek şey, buradan çıkmama izin verilmezse başarmak için uğraştığınız her şeyin yok olacağı.
- I have to ask you to leave. - I need to know...
Gitmenizi istemek zorundayım.