I need you to tell me Çeviri Türkçe
1,593 parallel translation
I know this can be hard to talk about, but I need you to tell me what happened, so I can know how to charge him, you see?
Teşekkür ederim. Bak. Bunu konuşmamnın zor olduğunu biliyorum.
I need you to tell me whether you saw the same thing in your flash-forward as this guy claims he saw in his.
Bayıldığın zaman, bu adamın gördüğünü iddia ettiğiyle aynı şeyi görüp görmediğini söylemeni istiyorum.
- I need you to tell me the truth.
- Bana doğruyu söylemelisiniz...
I need you to tell me what you know.
- Bildiğin şeyi bana söyleyeceksin.
- I need you to tell me my red flags.
Bana kötü yanlarımı söylemeni istiyorum.
I need you to tell me i'm great, and make me-
O yüzden bana, harika olduğumu söylemen gerek ve bunu bana, gerçekten hissettirmelisin.
But I need you to tell me where that gun came from.
Ama bu silahın nereden geldiğini söylemen gerek.
I need you to tell me what you know about the man we call "the Observer."
Gözlemci dediğimiz hakkında neler biliyorsun anlatmanı istiyorum.
So, Casey... I need you to tell me where you were two nights ago, say between 10 : 00 at night, 2 : 00 in the morning.
Casey... 2 gece önce saat 22-02 arasında nerede olduğunu öğrenmem gerekiyor.
Listen, I need you to tell me where you hid everything.
Bak, her şeyi nereye sakladığını bilmem gerekiyor.
I need you to tell me, Matt, is your mom sick?
Bana söylemen gerek Matt, annen hasta mı?
I know you can't save him, but I need you to tell me he's gonna be alive when she's born.
Onu kurtaramayacağınızı biliyorum ama kızımız doğduğunda sağ olacağını söylemelisiniz.
I need you to tell me where all this is coming from.
Bunun nereden çıktığını söylemeni istiyorum.
I need you to tell me where you found it.
Bana onu nereden bulduğunu söylemen gerek.
- And I need you to tell me the truth.
Bana doğruyu söylemeni istiyorum. Bu da ne şimdi?
I need you to tell me everything you know.
Bana bildiğin herşeyi anlatmalısın.
I need you to tell me everything you know.
Bana bildiğin her şeyi anlatmalısın.
Okay, I need you to tell me something.
Tamam, bana bir şeyi söylemeni istiyorum.
Now i need you to tell me you can identify these cops.
Şimdi, gördüğün polisleri tanımlayabilir misin, söyle bana.
- OK, I need you to tell me
- Tamam, önce bana
And I know this must be really hard for you. But I just need my daddy to hold me and tell me that it's gonna be okay.
Bunun senin için çok zor oluğunu biliyorum ama babamın bana sarılmasına ve her şeyin iyi olacağını söylemesine ihtiyacım var.
I just need you to tell her you'll watch out, so she'll leave me alone.
Sadece ona bana göz kulak olacağını söylersen beni rahat bırakır.
'Cause I assume, as a friend, you would tell me if there's anything I need to know.
Çünkü arkadaşın olarak, eğer bilmem gereken bir şey varsa, bana söylersin diye düşünüyorum.
I need you to do this for me, but I can't tell you why, " okay?
Bunu benim için yapman gerek, ama nedenini söyleyemem.
Oh, I feel likeI want to vomit, and the deep breaths are notcutting it, so please, you need to tell me the end.
Oh, kusacakmış gibi hissediyorum, ve derin nefes almak işe yaramıyor, lütfen, şu hikayenin sonunu anlat bana.
So you need me to tell you again what I saw. Yes.
Yani, tekrar size ne gördüğümü anlatmam gerek.
Rachel, if i'm gonna have any chance of stopping charles from doing anything stupid, you need to tell me everything you know about him.
Rachel, eğer ki Charles aptalca bir şey yapmadan onu durdurmamın bir yolu varsa hemen şimdi, ne biliyorsan anlatmaya başla.
Because I assume, as a friend, you'd tell me anything I need to know.
Çünkü arkadaşın olarak, eğer bilmem gereken bir şey varsa, bana söylersin diye düşünüyorum.
- I need for you to tell me that i'm great.
Bana harika olduğumu söylemene ihtiyacım var.
I need you to look at him and tell me if it's the same man that broke into your hotel room last night.
Senden ona bakmanı ve bana o gece otel odanıza giren kişiyle aynı kişi olup olmadığını söylemeni istiyorum.
I used to host a political talk show in my panties. But that's all in the past now. You guys really don't need to tell me all this.
İç çamaşırımla siyasi tartışma programı sunuyordum ama o günler geçmişte kaldı.
I won't need you or anybody to tell me when that is. I'll know. 'Cause I'll be dead.
Senin veya başkasının bunu söylemesine gerek yok çünkü biliyorum ki o zaman ölmüş olurum.
You can either cooperate and tell me what I need to know or I can call the State Department and inform them that you have a piece artwork that's at the center of our murder investigation.
Ya bana yardımcı olur bilmem gerekenleri anlatırsınız ya da Dışişleri Bakanlığı'nı arayıp elinizde cinayet soruşturmamızla yakından ilgili bir sanat ürünü olduğunu söylerim.
I don't need you to tell me.
Bunu söylemene gerek yok.
That's gonna run tomorrow unless you can tell me what I need to know today.
Bana bilmek istediklerimi söylemezsen bunu yarın gazetede göreceksin.
Tell me everything I need to know about you.
Hakkında bilmem gereken her şeyi anlat. Sana kim bakıyor?
I need you to be my friend now and tell me the truth.
Şimdi de benim arkadaşım olmanı istiyorum ve bana gerçeği anlat.
But if you don't tell me what I need to know,
Bilmek istediğim şeyi bana söylemezsen öleceksin!
I need you to listen, because when you wake up, you're gonna call your boss and you're gonna tell him that Roy Miller, that's me, has the battery and escaped with the girl.
Beni dinle, çünkü uyandığında patronunu arayacaksın ve ona pilin Roy Miller'da olduğunu, bu ben oluyorum ve kızı alıp kaçtığını söyleyeceksin.
I mean, you don't need to tell me.
Bana anlatman gerekmiyor.
If there's something you need to tell me before we go down this road if I'm gonna have a surprise in the delivery room I would just appreciate it that you erase any and all- -
Bu yola tamamen baş koymadan önce söylemen gereken bir şey varsa doğumhanede bir sürprizle karşılaşacaksam şimdiye kadar olan her şeyi silip...
And I don't need you to tell me that it's wrong, because I know that.
Yanlış olduğunu söylemene gerek yok çünkü biliyorum.
Look, when you tell me you love me, I need to be able to trust that.
Bak, bana beni sevdiğini söylediğinde buna güvenebilmem gerek.
I need to tell you the code in case anything happens to me.
Kodu anlatmak gerekiyor. - dibi takdirde bir şey olmak bana.
I need you to calm down and tell me what happened.
Biraz sakinleşip bana neler olduğunu anlatabilir misiniz?
I just need you to tell me what you saw tonight.
Sadece dün gece ne gördüğünü bana söylemen gerek.
I don't need you to tell me the consequences.
Sonuçlarını bana anlatmana lüzum yok.
Chloe, you need to tell me why you shot Jack.
Chloe, Jack'i neden vurduğunu söylemelisin bana.
You don't need to tell me what I have to do.
Bana, ne yapacağımı söylemene gerek yok.
Or you need to tell me why I can't.
Yoksa neden göremeyeceğimi açıklamak zorundasınız.
I need your info to schedule an appointment, Marcela. Tell me where you live.
Kaydını yapabilmem için adres bilgine ihtiyacım var, Marcela.